banner564

Proje üretilmeli

KKTC’nin en uzun süreli Maliye Bakanı Salih Coşar’a göre, atıl vaziyetteki inşaatlar acilen ekonomiye kazandırılmalı

Proje üretilmeli
banner598

Çiğdem AYDIN

   Kuzey Kıbrıs’ın en uzun süreli Maliye Bakanlarından Salih Coşar’ın, aynı zamanda başarılı bir eğitimci olduğunu bilmeyen yoktur. Coşar ‘Hocaların hocası’ olarak ün yaptığı için, Maliye bakanlığı döneminde sendikalarla herhangi bir sorun yaşamadı.

   Eşel-Mobil’i başlatan ve halen bu sistemi savunan Coşar’a göre, piyasada ciddi anlamda bir durgunluk var. Ekonominin önünü açacak önlemlerin acilen alınması gerektiğini söyleyen Coşar “bunlardan biri atıl vaziyetteki yarım inşaatlardır ve hükümet bu konuda ivedilikle bir proje üretmelidir”dedi.

   Coşar, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:

   Soru: Siyasete ne zaman başladınız, ne zaman ara verdiniz?..

   Yanıt: Ben merkez sağda her zaman siyasette bulunanlardanım.1959 yılından bu yana siyasetin içerisindeyim.1975 yılından sonra Lefkoşa Kaymakamı oldum. İlk Kaymakam benim. 1977 yılında İçişleri müsteşarı oldum. 1981-82 yılında UBP’den Lefkoşa milletvekili oldum daha sonra Ekonomi ve Maliye Bakanlığı yaptım. (1983 Necat Konuk hükümeti). 1985 yılından 1990 yılına kadar Milli Eğitim Gençlik ve Spor  Bakanlığı yaptım. 1992-1994 yılına kadar da tekrar  Ekonomi ve Maliye Bakanlığı yaptım ama her zaman Devlet hazinesi  bana bağlıydı. 1994’te yeni hükümet kuruldu ve biz o dönemde muhalefete düştük. 1995 yılının Ocak ayında ben yine Ekonomi ve Maliye Bakanı oldum 1996 yılına kadar. 1996-1998 yıllarında ise Ekonomi alındı ve Maliye Bakanı olarak görevimi sürdürdüm.1999-2001 yılına kadar Cumhuriyet Meclisi Başkan Yardımcılığı görevini sürdürdüm.2001 yılından 2004 yılına kadar da Ekonomi’den Sorumlu Devlet Bakanı oldum.Daha sonra politikadan ayrıldım.

 

Ünlü matematik hocası

 

   Soru: Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?..

   Yanıt: Benim ilk mesleğim öğretmenliktir.1960’lı yıllarda  matematik öğretmenliği yaptım. Öğretmen kolejenin de öğretmenlik yaptım.Yani ben hocaların hocası idim. İşte bu nedenle de benim her zaman öğretmen sendikaları ile aram iyi olmuştur ve beni her zaman desteklemişlerdir.Şimdi emekliyim.

   Soru: Ekonomik durumunuz nasıl?. Nasıl geçiniyorsunuz?. Ne kadar maaş alıyorsunuz?..

   Yanıt: Ekonomik durumum iyidir. Her zaman iyi idi. Bir emekli ne kadar maaş alıyorsa o kadar maaş alıyorum.

   Soru: Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?. Kimlerdir? Ne iş yapıyorlar?..

   Yanıt: Eşimle birlikte yaşıyorum şu anda. Bizim de yaş ilerlerdiği çin bakmakla yükümlü olduğumuz atalarımız göçtü. Çocuklar da evlendi kendilerini kurtardı geriye eşim ve ben kaldık.

 

Bypass oldu

 

   Soru: Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?. Yaşadıysanız ne tür sorunlar?..

   Yanıt: 2006 yılında bypass ameliyatı oldum İstanbul’da. Şimdi çok şükür iyiyim. Başka ciddi bir sorun yaşamadım.

   Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?. Arayıp, soran oluyor mu?..

   Yanıt: Ben hiç bir zaman böyle sorunlar yaşamadım. Uzun süre politikadaydım. Uzun süre yönetici kadrolarında çalıştım ve her sektörle ilişkilerim her zaman iyi olmuştur. Çeşitli makamlarda oturan bir çok insan bugün benim öğrencimdir. Bu anlamda da bakıldığı zaman benim dostlarım hiç eksilmedi aksine günden güne de arttı.

 

Siyasette yenilik yok

 

   Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?. Yanlışlar nedir?. Neler yapılmalı?..

   Yanıt: Bugünde dün de parlementoya baktığım zaman görüyorum ki siyaset yapan aynı siyasi partilerdir.Yeni bir şey yoktur. Bana göre iki önemli kanı vardır. Birincisi hükümet icranın uygulamasına bakması lazımdır. Ekonomide daralma olduğu malum. Hemen her sektöreden şikayetler geliyor, iç talep azalmıştır.Bugün bildiğiniz gibi kur satışları vardır.Yapılan kur anlaşması iç talebi kısmıştır.İç talep kısılınca ithalat da azalıyor. Kurlardaki artış ithalatı frenler, ihracaatı teşvik eder ama bir gerçek vardır ki; ithalatı artıramıyor.

   Kur artışları enflasyon yaratır enflasyon yüksekliği için alım gücü azalıyor bizler ise buna göre hayat pahalılığı tahsisatı (eşel mobil)vermiyoruz. Eşel Mobil 1982 tılından beri uygulanıyordu ve bugüne kadar da devam etmesi gerekiyordu. Bizim memlekkete iç talebi artırmanın yolu budur.

   2006 yılında inşaatlar başladı 2008 yılından sonra bu inşaatlar durdu binlerce yarı buçuk inşaatl vardır. Bunlarla ilgili ivedi politika üretilerek ekonomiye kazandırılmalıdır.Bugün Eğitim ve Turizm sektörlerinin iki lokomotif sektörün de canlandırılması için yeni projeler üretilmelidir. Ancak o zaman ekonomik açıdan rahatlayacağız.

   Eski bir eğitimci olarak bir parantez açmak isterim. Bugünkü siyasetin yanlışları ile ilgili bir “And” konusu geçmiştir eğitim şuurasında ve Bakan bu toplantıyı terk edip sizin gazeteniz aracılığı ile de bunun kabul edilemez olduğunu kamuoyuna duyurmuştur. Peki sorarım okullara bunu Eğitim Bakanlığı olarak kabul etmeyeceklerini belirten bir genelge gönderdi mi? Eğer genelge gönderdi ise tebrik ederim ama göndermediyse bu bir yanlıştı ve sözünün belgesi yoktur demektir.

   Şu bilinmelidir ki bugün ABD’de (Amerika Birleşik Devletleri) Devlet okullarında çocuklar sağ ellerini kalplerine koyarak “and” okurlar ve buna mecburdurlar bunu yapmayan ceza alır.

 

Rumlar değişmez

 

   Soru: Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..

   Yanıt: Bana göre KKTC çözümün kendisidir. Biz KKTC’yi kurduk. Solu da sağı da “evet” dedi. Eller kalktı o parlementoda.  Fotoğrafına bakarsanız göreceksiniz ki o fotoğrafta sol görüşlü arkadaşların parmakları da vardır.

   Görüşme sürecine baktığım zaman ortada bir şey yok. 1948 yılından bugüne kadar 16 kez Kıbrıs konusu masaya kondu iki toplumun liderleri de tam 16 kez bu konuyu tartıştılar ama Rumlar her zaman masadan kalktı. Tam 16 kez masadan kalkan taraf onlar oldu.

   Londra ve Zürih Antlaşmaları sonrasında 1960 Kıbrıs Cumhuriyeti kuruldu ve sadece üç yıl yaşadı.Şimdi gündemde olan Federasyondur. Oysa bizim Cumhuriyet Meclisimizde Konfederasyon onaylanmıştır. Meclis tutanaklarına baksınlar daha sonra federasyona dönüldü.

   KKTC kurulurken kapı açık tutuldu daha sonra Annan Planı referandumu ile perçinlendi.Türk tarafı şimdiye kadar iki kesimlilik konusunu savundu daimi sapmalar aracılığı ile bu konu güvence altına alınabilir mi?

   Avrupa Birliği üyesi nasıl olacağız, AB’de dört temel özgürlük vardır bunlar bize uyar mı? Bunlar hep tartışılmalıdır. Kıbrıs Türk kurucu devletletinde ikamet edenler gidip Rum kurucu devletinde ikamet edebilir mi? Rum bunu kabul eder mi? Bence etmez. Şu anki görüşmelerde ortada daha önceki planlar gibi (Annan Planı) bir plan yoktur. Geneli tartışıyorlar şu anda.

   Müzakerecimizin yaptığı açıklamalardan birinde güney müzakerecisinin ifadesinde geçmişte yapılan yakınlaştırmaların devam ettirilmesi isteniyor. Bizde maalesef bugün kişi olarak,makam sahipleri,iş adamları dernekleri, din işleri sorumluları güneyi ziyaret ederek Rum cemaatinin kültürünü değiştireceği iddiasındalar. Bu kesimler bana göre Rumu tanımıyor. Rumlar hiçbir zaman, hiçbir dönem eşitliği kabul etmediler ve etmeyecekler de.1974 yılından sonra bu ülkeye gelen nüfusumuzu da kabul etmeyecekler burada doğan ve evlenenleri belki!

   Federasyona bile evet dediklerinde, biz küçük bir devlet, küçük bir topluluk olarak kalacağız. Bizler Türk olarak bu ülkenin taşında toprağında harcımız vardır ve bugüne kadar esneklik gösterdik ama yurt bütünlüğünü sağlamayamadık. Sebepler inançsızlık ve kararsızlıklarımız olarak tartışılabilir.

 

Kuzeydeki Rum mülkleri satın alınmalı

 

   Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..

   Yanıt: Annan Planını Rum tarafı kabul etmiyor. İkinci harekattan sonra kuzeyde yaşayan Rumların bir koridor  açılarak güneye gönderildiği biliniyor. Bir rapora göre bunların sayısı 190 bin. Bugün 170 bin diyen de var 160 bin diyen de. Bunların kuzeye yerleşmesi konusunda çeşitli görüşler vardır. AKEL’in genel sekreteri Andros Kiprianu “bize geri vereceğiniz yerlere bizler 100 bin Rum yerleştireceğiz ve geri kalan 70 bin kişi de bizler AB üyesi olduğumuz için geri gelmek isteyenler gelecek” diye beyanat verdi. Peki Annan Planı da aynı değil miydi? Kuzey Kıbrıs yüzde 37’den yüzde 28.2’ye düşürülmemiş miydi?

   Şimdi verdikleri beyanatlara bakıyorum bu rakamları yüzde 25’e hatta yüzde 18’lere düşürmeye çalışıyorlar. Özel mülk kime aittir politikasına göre burada hareket etmek yanlıştır. Çünkü aradan yarım asır geçmiştir ve bizden yüzde 37’sini tuttuğumuz bölgeden yüzde 15’ini geri istiyorlar. Türkiye açılan davalarla bu yerler satın almalıdır. Bizlere kalacak olan bölgelerde Rum malı fazla olmakla beraber elimizde kalmalıdır.Ve satmak isteyenlerden de satın almalıyız.Bana göre bu kapsamdan baktığımda çözüme hazır değiliz.

 

Toprak ve garantiler

 

   Soru: Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..

   Yanıt: Toprak ve Garanti konusu. Kurulacak Cumhuriyetin meclisinde biz azınlıkta olacağız. Egemenlik ve eşitlik ise ayrı bir sorun. Onlar nüfus olarak bizden daha kalabalık ve 7’ye 3 bakanlık teklifleri vardır. 1983 yılında Kıbrıs Türk halkı kendi kararını kendisi vermiştir. Benim self determinasyon hakkım vardır. Kimse bunu gözardı ederek konuşmasın.

   Kırım, Kosova, Güney Sudan, İskoçya, Katar, Kebek self determinasyon haklarını kullanmışlardır.Yani dünyada bunun örnekleri vardır. Karadağ mesela bunlar hep Avrupa Birliğine üye oluyor. Bosna- Hersek de ayrılmak istiyor, biz aradan geçen bu kadar zamandan sonra AB’ye üye olabiliriz. Yan yana da olabiliriz. Geçici bir dönem olarak da konfederasyon kurulabilir. Nüfus ve Toprak miktarımıza göre Kıbrıs Türkü olarak aksi halde Ermenilerin düştüğü duruma düşeriz.

   Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..      

   Yanıt: Hiçbir şey yapmayacağım.

 

 

Güncelleme Tarihi: 12 Nisan 2014, 10:13
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner471

banner474