Çiğdem AYDIN
Geçmiş dönemde Meclis Başkan Yardımcılığı görevinde bulunan Dr.Mustafa Yektaoğlu, Kıbrıs Türk siyasetinin yetersizliğine dikkat çekti. Siyasetin toplumsallaşması ve Kıbrıslı Türklerin siyasette özne olması gerektiğini söyleyen Yektaoğlu “bu da siyaset üretmekle, irade koymak, mücadele etmekle olur. Ama özne olmadığımız için de siyaseti değiştirebilmek mümkün hale gelmedi” dedi.
Mustafa Yektaoğlu, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru:Siyasete ne zaman ve nasıl başladınız?
Yanıt: Siyasete 1970 yılında , 18-19 yaşlarımda Türkiye’de yüksek öğrenim yıllarında başladım. Hiçbir zaman ara vermedim. Siyaset yapmak için ille de milletvekili , bakan vs... olmak gerekmiyor. Ne yazık ki ülkemizde egemen siyaset genellikle hep tepeden siyaset anlamına gelmiştir. Bunu aşmanın yolu doğrudan demokrasi ve çoğulculuk çerçevesi içinde siyaseti toplumsallaştırmaktır.
Milletvekili veya Meclis Başkan yardımcısı olmadan önce siyaset yapıyordum ölene kadar da bilgim ve görügüm çerçevesinde siyaset yapmaya devam edeceğim. Çünkü siyaset benim için bir araçtır ve siyaseti kendim için değil toplum için yapıyorum. Bu benim hayat şeklim.
2005 yılında Cumhuriyetci Türk Partisi(CTP) miletvekili olunca doktorluğu bıraktım. Sadece Meclis’te yoğun çalışmalardan dolayı değil, ikisini birden yürütmeyi etik bulmadığım için 2005 -2009 ve 2009- 2013 dönemlerinde doktorluk yapmadım. Ve 2013 yılında 8 yıllık sosyal sigortalardan ve 19 yıllık da kamu hizmetlerinden emekli oldum. Şu anda CTP Parti meclisindeyim.
Siyaset öncesi doktorluk
Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şu anda ne yapıyorsunuz?
Yanıt: Milletvekili olmadan önce 1978 yılından beri doktorluk yapıyordum. Sekiz yıl Almanya’da hem ihtisas yaptım hem de Üroloji Uzmanı olarak çalıştım. 2005 yılına kadar da doktor olarak Kıbrıs’ta hizmet verdim. Almanya’da 8 yıl doktorluk yaptım fakat Almanya ve KKTC arasında bir tanınmışlık hukuku olmadığı için oradaki hizmetlerim emekliliğimde sayılmadı.Şimdi siyasi çalışmalarım var elbette, CTP parti meclisinde bulunuyorum. Ayrıca Doğal Kaynaklar ve Enerji komitelerinde başkanım. Ayrıca Gönyeli seçim komitesinde görevliyim.
Doktorluk yapmıyorum. Ama Uluslararası Kıbrıs Üniversitesi Sağlık Bilimleri Fakültesinde yarı zamanlı tıp dersleri veriyorum. Gücüm, enerjim öğretim üyesi olarak yettikçe de çalışmaya devam edeceğim. Bir kenera çekilip emeklilik yaşamak istemiyorum.
Soru:Ekonomik durumunuz nasıl?. Nasıl geçiniyorsunuz?
Yanıt: Yani geçinebiliyorum part tıme öğretim görevlisiyim ve emekliyim.
Soru:Biraz da ailenizden bahsedelim.Eşiniz ve çocuklarınız ne yapıyor ? Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?
Yanıt: Eşim İngilizce öğretmenidir. Lefkoşa Türk Lisesinde. İki yıl sonra emekli olacak. 3 kızım var, ikisi Almanya’da, biri İngiltere’de yüksek öğrenim, master, doktora yaptılar. İkisi Doğu Akdeniz Üniversitesi’nde (DAÜ) biri Yakın Doğu Üniversitesi’nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor.
Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?
Yanıt: Hayır yaşamadım. Düzenli ve hareketli bir hayatım var herhalde buna bağlayabilirim.
Dostların sayısı arttı
Soru:Meclis Başkan vekilliğinden ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı olan ilgisi değişti mi? Arayıp soran oluyor mu ?
Yanıt: Gerek çocukluk, gerekse gençlik yıllarımda birçok arkadaşım, dostum vardı. Yüksekörenimde iken arkadaşlıklarım ve dostluklarım arttı. Ülkemizin birçok bölgesinden hastalarım olduğu için onlar ve aileleri hep dostlarım oldular. Halkın içerisinde de çok fazla insan tanıyorum ve çok fazla dostlarım vardır. Milletvekilliği ve Meclis Başkanlığı yaparken başta partide de olsalar zaten genellikle tanıdığım bildiğim insanlardı. Meclis’ten ayrıldıktan sonra ne dostlarımda azalma oldu , ne de arayıp soranlarda azalma var . Dostlarım, arkdaşlarım bir sağlık sorunu olduğu zaman yine arıyorlar, onlara yol gösteriyorum gerekli veya ilgili yere yoluyorum. Dost, arkadaş sayısında artma oldu çünkü şimdi üniversite çevrelerinde tanımadıklarımı tanımaya başladım.
Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?
Yanıt: Siyaset toplumsallaşmalı. Kıbrıslı Türklerin siyasette özne olması gerekiyor. Bu da siyaset üretmekle, irade koymak , mücadele etmekle olur. Özne olmadığımız, içinde olmadığımız bir siyaseti değiştirebilmemiz nasıl mümkün olacak? Birçok siyasetçinin ufku Girne kıyısından öteye gitmiyor. Mahalli, kısır, verimsiz bir siyaset olarak kalıyor . Hem bireycilikten, bencillikten, hem de çıkarcılıktan ve kasaba politikalarından kurtulmayı gerektiriyor. Evrensel siyasetlerin stratejileri iyi izlemeli, hukuk devleti , demokrasi, barış ve eşitlik için, bireysel ve toplumsal olarak her bakımdan dünya ile bütünleşmek için siyaset üretmeye mücadele vermeye devam etmeliyiz. Umudun bittiği yerde siyaset biter, edilgen oluruz. Bizden sonraki nesiller için, yurdumuz için mücadele etme borcumuz var.
Kıbrıs sorunu uzayıp gitti
Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt: Kıbrıs sorunu geçen asırdan kalma çok uzadı ve dünyada en uzun süreli sorunlardan bir oldu. Bizlere de, dünyaya da bu sorunun uzaması bıkkınlık getirdi. Birçoğumuzu Kıbrıs konusu beşikten mezera kadar karşılar duruma geldi. Çözümsüz geçen bu uzun süre zarfında Kıbrıs sorununun boyutları da büyüdü , anlaşmazlık olan konulara yeni, büyük konular eklendi.
Soru:Nasıl bir çözüm olmalı sizce ?
Yanıt: Avrupa Birliği (AB) ve mevzuatları , Doğalgaz – Petrol konuları sözkonusu konulara örnektir. Kıbrıs sorununda AB, Brüksel, ihale alan uluslararası doğalgaz – petrol şirketleri aktör durumuna geldiler. Sorunlar arttıkça ve büyüdükçe aktörler ve çıkarlar çoğaldıkça, Kıbrıs sorunu daha çok tehlikeli bir duruma geldi.
Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..
Yanıt: Kıbrıs Türk tarafı çoğunlukla eşitlikçi bir çözüme hazır ama umutsuzluk var, bıkkınlıklar , hayal kırıklıkları var ve henüz toplum devrede değil. Toplum edilgen durumunda bekliyor.Toplumda , siyasete ve bazı siyasetçilere karşı güvensizlikler var. Çünkü toplum önünü göremiyor. Çözüm iradesini, çözüm samimiyetini göremiyor. Samimi ve güçlü olarak çözüm iradesi ortaya koyacak, toplumu eşitlikçi bir zeminde BM ve AB’ye taşıyacak siyasetçiler, siyasi iradeler ve siyasi atılımlar bekleniyor.
Yönetim ve mülkiyet
Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..
Yanıt: Müzakerelerde en önemli sorun “yönetim ve güç paylaşımı” konusudur. Ondan sonra da mülkiyet konusu geliyor. Son zamanların en çok konuşulan konu ‘su petrol ve doğalgazdır. Yönetim ve Güç paylaşımı konusu kendi içinde çözülecektir. Dünyadaki benzer örneklere baktığımız zaman mülkiyet konusunun, Kıbrıs sorunu çözüldükten sonra da devam edeceğini kolayca söyleyebilirim. Çünkü AB’de dahi mülkiyet sorunu bilhassa orta Avrupa ülkelerinde devam etmektedir. AB mevzuatı içinde çözülmezse, uluslararsı mahkemelerde çözüm bulmaktadır. Dünyadaki tüm federal devletlerde petrol-gaz kaynakları dahil tüm doğal kaynaklar Federal hükümetin yetkisindedir. MEB (münhasır ekonomik bölge) sorunları denizdeki sınır sorunları ve deniz sınır anlaşmazlıkları uluslarası mahkemelrde çözülür. Bunun örnekleri de çoktur. Bu yüzden doğalgaz ve komşularla deniz sınırları sorunları Kıbrısta çözüm olduktan sonra BM Deniz Hukukunun çerçevesinde uluslararsı mahkemelerde çözülmelidir.
Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..
Yanıt: Çözüm olursa öğretim üyeliğine devam edeceğim. Ancak çözümden sonra da toplum olarak çok işimiz vardır. Toplumun demokratik olarak , hukuksal , ekonomik, sosyal olarak dünya ile bütünleşmesi, AB mevzuatına uyum saplaması bir günde olmayacak. Kalıcı barışın idamesi ve hukuk devleti için adalet, eşitlik için çalışmalar devam etmelidir. Tüm toplum olarak bunlara katkı koymalıyız. Ayrıca evrensel barış ve demokrasi için mücadele devam ederken Doğu Akdeniz’de tüm kıyıdaş ülkeler arasında istikararlı bir barış ve ekonomik –sosyal işbirliği için siyaset üretmeye, barışa katkı koymaya devam etmeliyiz .
Unutmamalıyız ki; ne kadar kavga etsek de, savaşsak da, birgün bir masa etrafında barışı ve adil bir çözümü sağlamak ve anlaşma yapmak için toplanacak ve çözümü sağlamak durumunda kalacağız.
Yarın:Fatma Azgın
Güncelleme Tarihi: 04 Mayıs 2014, 01:32