Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye'nin, Doğu Akdeniz'de en uzun kıyı şeridine sahip ülke olduğunu belirterek, "Bunlar, bunu da görmüyorlar. Bu anlaşma (Libya ile imzalanan mutabakat muhtırası) ile Yunanistan ve Güney Kıbrıs Rum Yönetimi tarafından dayatılmaya çalışılan yaklaşımlara ve ülkemizi Antalya Körfezi'ne hapsetmeyi hedefleyen deniz yetki alanı iddialarına karşı uluslararası hukuk çerçevesinde haklı bir adım attık." dedi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, TRT ortak yayınında gündeme ilişkin soruları yanıtladı.
"Türkiye güneyindeki terör koridorunu çok başarılı hamlelerle, operasyonlarla adeta kırdı. Şimdi çok önemli bir kazanım Doğu Akdeniz'de de geçerli ve Libya ile yapılan bir anlaşma var. Bu anlaşma ile Türkiye aslında yine bazı oyunları bozdu. Türkiye ne kazandı?" sorusu üzerine Erdoğan, Kaddafi döneminde bununla ilgili bir adım attıklarını fakat bunun Kaddafi'nin ölümü sebebiyle devam etmediğini söyledi.
Erdoğan, o günlerden bu yana burada bir sessizliğin hakim olduğunu, Mısır, Güney Kıbrıs, Yunanistan'ın, zaman zaman İsrail'in dörtlü bir halde buradaki durumu adete kendilerinin egemenliği altına almaya çalıştığını belirterek, "Türkiye olsun Libya olsun, buralarda sesleri çıkmayacak. Buralara tam biz hakimiz. Münhasır ekonomik bölgede özellikle uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarımıza rağmen, hayır buralarda Türkiye sondaj gemilerini gezdiremez, sismik araştırma yapamaz" gibi yaklaşımlarla zaman zaman da ciddi tehditler savrulduğunu anlattı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Biz bu tehditleri dinlemedik. Bizim daha önce ne sismik araştırma gemimiz vardı ne sondaj gemimiz vardı. Şimdi hamdolsun iki tane sondaj, iki tane sismik araştırma gemimiz var. Şimdi bir tane daha anlaşma dönemindeyiz, bir sondaj gemisi daha alacağız. Bu çalışmaları, araştırmaları sadece Akdeniz'de değil, zaman zaman Karadeniz'de hatta belki uluslararası sularda sürdüreceğiz." diye konuştu.
Bu muhtırayı, Libya'nın meşru yönetimi olan Libya Ulusal Mutabakat Hükümeti ile imzaladıklarını hatırlatan Erdoğan, şunları kaydetti:
"Hafter, orada Libya'nın bir ulusal temsilcisi değildir. Oradaki temsilci şu anda Sarraj'dır. Sarraj ekibi ile İstanbul'da oturduk, bu konuları müzakere ettik. Bu mutabakat muhtırası ile Türkiye esasında, uluslararası hukuktan kaynaklanan haklarını kullandı. Attığımız adım bu. Bu adımdan başta Yunanistan olmak üzere Mısır, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi, İsrail ciddi manada rahatsız oldu. Bunlarla da kalmadılar aslında. Batıda da bazı ülkeler 'Siz ne yapıyorsunuz?' gibi NATO ve değişik yerlerdeki toplantılarda bize söylediler. Bugüne kadar uluslararası hukuku hiçe sayarak attıkları tek taraflı adımları bozulmuş oldu. Tek taraflı adımı atanlar aslında bunlar. Ama şimdi biz bu adımı atınca, bunların bu oyunları bozuldu."
Rumlarda benzer anlaşmalar yaptı
Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin 2003'te Mısır, 2007'de Lübnan, 2010'da İsrail ile benzer anlaşmalar imzaladığını vurgulayan Erdoğan, uluslararası hukuku ve Türkiye'nin haklarını hiçe sayarak Doğu Akdeniz'i parsellediklerini söyledi.
Yunanistan'ın, tek taraflı deniz yetki alanları ilan ederek Türkiye'yi, Kuzey Kıbrıs ile Türkiye kıyıları arasına sıkıştırma planı devreye girmeden, Türkiye'nin bu anlaşma ile Doğu Akdeniz'deki yetki alanını maksimum düzeye çıkardıklarını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:
"Türkiye ve Libya olarak karşılıklı yeni bir anlaşma ile belirlediğimiz bu münhasır ekonomik bölge alanlarında ortak arama faaliyetleri gerçekleştirebileceğiz. Herhangi bir sıkıntı yok. Diğer uluslararası aktörler, bu anlaşma ile Türkiye'nin çizdiği alanlarda onay almaksızın arama-tarama faaliyeti yapamaz. Güney Kıbrıs, Mısır, Yunanistan ve İsrail, bu bölgeden Türkiye'nin onayı olmadan doğal gaz nakil hattı kuramaz. Dolayısıyla bizim bu noktada herhangi bir taviz vermemiz mümkün değil. Bu yapılanlar uluslararası deniz hukukuna kesinlikle uygundur. Ülkemizin, Doğu Akdeniz'in batı kısmındaki kıta sahanlığı münhasır ekonomik bölge sınırları, birbirini destekleyen bir dizi adım ile ilk defa bir bütün olarak ve net bir şekilde ortaya kondu. Bununla kalmadık. Libya Anlaşması, ülkemizin deniz yetki alanlarının sınırlandırılması konusundaki hukuki tezini de destekledi."
Kıbrıs’ta 3 garantör ülke var
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Yunanistan'ın, "Uykuda yakalandık." açıklamasının hatırlatılması üzerine, "Onlar şimdi o tür ifadeler kullanıyorlar. Bizim bir başka avantajımız daha var. Onu da görmemezlikten gelmeyelim. O da nedir? Biz, Kıbrıs'ta bir defa 3 garantör ülkeden bir tanesiyiz. Türkiye, Yunanistan, İngiltere. Türkiye-Yunanistan olarak da biz bu çalışmayı zaten biliyoruz. Aynı şekilde bu münhasır ekonomik bölge olayları nereden kaynaklanıyor? İşte buralardan kaynaklanıyor. Bu münhasır ekonomik bölge ile beraber şu gördüğünüz noktalar, bizim sınır olarak tamamen kıta sahanlığındaki bizim sınırlarımızı çiziyor. Buralarda bu çalışmaları artık bizim gemilerimiz rahatlıkla yapacak." diye konuştu.