Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Kıbrıs'ta iki ayrı devlet varlığının artık herkesçe kabul edilmesi gerektiğini belirterek, AB'yle birlikte ABD'nin, bunun yanında Rum-Yunan ortaklığının iki devletli çözüm teklifini kabul etmemesinin Kıbrıs Türklüğü için önemsiz bir ayrıntıdan ibaret olduğunu bildirdi.
Bahçeli, yaptığı yazılı açıklamada, milli ve tarihi hakların üzerinde kuşku uyandırmaya çalışan iç ve dış odakların uzun süreden beri estirdikleri husumet ve hıyanet rüzgarının hız kesmeden devam ettiğini kaydetti.
Türk milletinin bu "muhasım ve mütecaviz kuşatmaya misliyle mukabele ve müdahale etmeye muktedir olduğunu" vurgulayan Bahçeli, şunları ifade etti:
"Ne kadar haklı olsak da, bölgesel ve küresel alanda, ülkemizi doğrudan veya dolaylı şekilde ilgilendiren her konu başlığı, ya sürüncemeye bırakılmakta ya da çözümsüzlüğe havale edilmektedir. Maalesef önü arkası planlanmış, diplomasinin ayak oyunlarıyla perçinlenmiş oyalama mekanizmaları yıllardır tedavülde tutulmaktadır. Yaklaşık 60 yıldır Kıbrıs meselesi, ülke ve dünya gündeminin ağırlık merkezidir. Kıbrıs Türklüğünün hak ve çıkarlarıyla, eşitliğe ve egemenliğe dayalı devlet ve toplum hedefi sürekli engellenmiş, sürekli yokuşa sürülmüştür. Yunanistan takviyeli Rum kesiminin iyi niyetten uzak tavrı, Kıbrıs'ta adil, kalıcı, hakkaniyetli ve sürdürülebilir nitelikli çözüm ikliminin yeşermesini sabote etmiş, bilahare çıkmaza sürüklemiştir. Bugüne kadarki tecrübelerle somutlaşan yalın gerçek şudur, Kıbrıs'ta çözümden korkan, barış ve uzlaşmadan kaçan yegane taraf Rumlar olmuştur. Rumların uzlaşmaz tutumu tüm müzakere etaplarını boşa düşürmüş, sekteye uğratmıştır."
Rumların, Ada'nın tek sahibi gibi hareket etmesinin, "küstahça Kıbrıs Türklüğüne azınlık muamelesi yapmasının tarihi gerçeklerle bağdaşmayan, coğrafyanın ruhuyla örtüşmeyen bir hezeyan, çarpıklık ve densizlik" olduğunun altını çizen Bahçeli, bu nedenle Kıbrıs'ta ortaklık devleti kurulmasının bugünkü ortamda imkansız hale geldiğini belirtti.
Bahçeli, bunun failinin AB ve ABD'nin ön yargılı siyasetinden güç alan Rum-Yunan zihniyeti olduğunu kaydetti.
"İki devletli çözüm"
Kıbrıs Türklüğünün "kendi kaderini kendi tayin etmeye, kendi göbek bağını kendi kesmeye hazır ve kararlı olduğunu" vurgulayan Bahçeli, kurulan müzakere masalarını dağıtan, uzlaşmaya yanaşmayan, çözüm ümitlerini dinamitleyen Rumların tüm çabalarının beyhude olduğunu ifade etti.
Bahçeli, 7-11 Kasım 2016'da İsviçre'nin Mont Pelerin kasabasında ele alınan "yönetim ve güç paylaşımı, AB, ekonomi ve mülkiyet başlıklı konuları çözümsüzlükle düğümleyenler"in Rumlar olduğuna işaret ederek, 28 Haziran-7 Temmuz 2017'de yine İsviçre'nin Crans-Montana kasabasında düzenlenen Kıbrıs Konferansı'na Türkiye'nin yanı sıra diğer garantör devletler, Yunanistan ve Birleşik Krallık, gözlemci olarak AB ile Ada'daki iki tarafın katıldığını, yine bir sonuç alınamadığını anımsattı.
"Ankara'yla Kıbrıs'ın kaderi birdir"
"Tek devletli çözüme karşı çıkan, Kapalı Maraş'ın açılmasına itiraz eden mihrakların ne dediğinden daha çok, tarihin ve milletin iradesine kulak vermek şarttır, yapılan da çok şükür budur." ifadelerini kullanan Bahçeli, 1974 Kıbrıs Barış Harekatı'nın siyasi ve stratejik sonucunun 47 yıl sonra ortam bulduğunu, Kıbrıs Türk Devleti'nin ufukta göründüğünü kaydetti. Bahçeli, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Ok yaydan çıkmış, artık geriye dönüş yolu kapanmıştır. Güney Kıbrıs Rum Kesimi Lideri Nikos Anastasiadis'in son gelişmelerden sonra, Kıbrıs Türklerine verilen AB pasaportlarının iptaliyle ilgili hazırlığa girmesi de nafile ve art niyetli bir siyasetin deşifresidir. Kıbrıslı Türklere ayrılıkçı diyen bu palikarya zihniyeti esasen Türk düşmanlığını geçim kapısı gören bir sefildir. Uluslararası toplumun vicdan ve adalet ilkelerine müzahir şekilde, Rum-Yunan ortaklığının kumpaslarını görmesi, Maraş konusunda hukuka uygun adımları tasvip etmesi, Kıbrıs Türk tarafının Cenevre'de paylaştığı yapıcı, gerçekçi ve iyi niyetli çözüm tekliflerini desteklemesi vazgeçilmez önemdedir. Kıbrıs Türklüğünün istikbalini Türkiye ile birlik ve dayanışma içinde düşünen Cumhurbaşkanı Sayın Ersin Tatar'ın duruşu sağlam, mücadelesi cesur ve takdire şayandır."