Hüseyin ÇİÇEK
Mustafa Adaoğlu bir zamanlar adından en çok söz ettiren siyasilerindendi. Aynı zamanda başarılı bir öğretmen ve okul müdürü olarak biliniyordu. Siyasete 1980 yılında başlayan ve bir dönem Gazimağusa Belediye Başkanlığı yapan Adaoğlu, 1985 yılında milletvekili seçildi. Önce İskan Bakanlığı, daha sonra İçişleri Bakanlığı yaptı.
Siyasetten ayrıldıktan sonra, tam da rahat etmek istediği bir dönemde prostat kanserine yakalandı. Adaoğlu “ciddi bir rahatsızlık yaşıyorum ve emekli maaşımın yarısını ilaçlara harcıyorum” diyor...
Eski dostlarının ilgisi karşısında ise ‘vefasızlıktan’ yakınıyor.Toplumdaki değişim nedeniyle ‘önemli’ insana ilgi gösterildiğini belirtiyor.
İşte Mustafa Adaoğlu’na sorularımız ve yanıtları:
Eğitimden, siyasete
Soru: Siyasete ne zaman başladınız? Ne zaman ara verdiniz?
Yanıt:Siyasete 1980 yılının Haziran ayında Ulusal Birlik Partisi’nde, Gazimağusa Belediye Başkanı seçilerek başladım. 1985 yılında U.B.P’ den Gazimağusa milletvekili seçildim ve bir süre İskan Bakanlığı görevinde bulundum. 1992 yılında Demokratik bir başkaldırı hareketi ile dokuzlar grubunda yer aldım ve Demokrat Parti’nin kurucu başkanlığını yaptım. 1993 yılında milletvekilliğinden istifa ederek CTP ile birlikte erken seçim koşullarını belirledik ve aynı yıl Demokrat Parti milletvekili olarak mecliste görev aldım. Bir süreliğine de İçişleri Bakanlığı görevinde bulundum, 1998 yılı Aralık ayı içerisinde kendi iradem ile aktif siyasi yaşamıma son verdim.
Soru: Siyaset öncesinde ne yapıyordunuz?
Yanıt:Siyasetten önce 15 yılı müdürlük olmak üzere 18 yıl eğitim dalında çalıştım, bu süre zarfında Baf Kurtuluş Lisesi, Lefke Gazi Lisesi, Namık Kemal Lisesi ve Canbulat Liselerinde okul müdürü ve öğretmen olarak görev aldım. Şu anda emeklilik yaşamımı sürdürüyorum, hastalıklar ile boğuşuyorum ve sağlığımın yettiği kadar küçük bahçe işleri ile uğraşıyorum, evimde çok zengin bir kütüphanem var zaman zaman kitap okuyorum.
Soru: Ekonomik durumunuz nasıl? Nasıl geçiniyorsunuz?
Yanıt: Daha aday olurken mal beyanında bulunan ilk politikacılardan biriyim. Şu anda emekli maaşım ile geçiniyorum, annem ve babamdan kalan Nergisli köyünde 80 dönüm kuru arazim var, 2 konutum vardır. Bunlardan bir tanesi Baf göçmeni olarak tahsis edilen konutum, diğeri ise emekli ikramiyem ile aldığım konuttur, bir tane de arabam vardır.
Üç tane çocuğum var onlar evlidirler ve çalışıyorlar, aynı zamanda 5 tane de torun sahibiyim.
Değer yargıları değişti
Soru: Son zamanlarda ciddi bir sağlık problemi yaşadınız mı?
Yanıt: Politikayı bıraktıktan sonra ciddi bir sağlık sorunu ile karşı karşıya kaldım, prostat kanseri hastasıyım ve emekli maaşımın büyük bir bölümü sağlık harcamalarına gitmektedir.
Soru: Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı olan ilgisi azaldımı? Arayıp soran oluyormu?
Yanıt:Toplumdaki değer hükümlerinde büyük bir değişim ve aşınma olmuştur, insanlarımız genelde “değerli” insanla “önemli” insan arasında daha ziyade “önemli” insana ilgi göstermektedirler, önemli insanın güç kaynağı tuttuğu makamından gelmektedir, değerli insan ise o makama katkı koyan dünya görüşü olan erdemli aydın insandır, dolayısı ile politikanın verdiği güçten sıyrılınca ilgi azalmaktadır. Bana olan ilginin yoğunluğu daha ziyade eski öğerencilerimden kaynaklanmaktadır, çok vefasızlık ile karşılaştım, şarkının ilk dizeleri olan dost bildiklerimden umduğum sıcaklığı ve sevecenliği göremedim, bir “nasılsın” sözünü bile çoğu kez duyamadım, ama ben insanları oldukları gibi seviyorum.
Çoğunluk doktorlar
Soru: Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz? Yanlışlıklar nelerdir? Neler yapılmalıdır?
Yanıt: Dünkü siyaset ile bugünkü siyaset ayrımını Kıbrıs ta kalın çizgiler ile çözmek kolay değildir. Çünkü her bugünün bir dünü vardır. Siyasal hareketler bir günde oluşmaz, özellikle bu politik oluşumda küçük bir katkısı olan bizlerin, bizim zamanımızda politika böyle idi, şimdi bu hale geldi demeye ne kadar haklı olabilecekleri bir soru işaretidir. Şunu özetleyelim, dün politikadaki insan kaynağının bir alt yapısı vardı, bugün politikanin genelde tek alt yapısı doktorluk mesleğidir. Çünkü doktorlar halk ile bire bir ilişkileri en güçlü olan meslek grubudur ama ne kadar acıdır ki; siyasetteki önemli mevkilerde bulunan doktor milletvekilleri, sağlık sorunlarının çözümünde ciddi bir rol almamışlardır. Bu çok düşündürücüdür.
Politika çaplı insanlar insanların işidir. Devlet kaynaklarını kişisel gelecek için dağıtmak demek değildir. Dolayısı ile halkımızın politikacılardan çok şikayet etmeye de ne derece haklı olduklarını kendilerine sormaları gerekir. Yyani önce aynaya bakmaları lazımdır.
Partiler politik bir okul olmalıdır, seçim demokratik rejimin önemli bir unsurudur ama yeterli değildir. Çünkü etrafımıza baktığımızda çoğu politikacı, sendikalar, sendika başkanları seçim ile geldikleri halde çoğu hiç değişmemektedir. Acaba çok değerli olduklarındanmıdır, yoksa “seçilmiş kral mıdırlar?” bence bu tartışmaya değer, çünkü değişim isteyip te değişmemek ne derece tutarlı bir davnanıştır.
Çözümü görmek istiyorum
Soru Kıbrıs konusunun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yanıt: Kıbrıs sorunu konusunda benim ne düşündüğüm önemli değildir, çünkü karar vericiler bizlerin dışındadır ve bizlerin iradesine son aşamada müracaat etmektedirler. Karar vericiler Amerika, İngiltere, Yunanistan ve Türkiye’ dir bu Kıbrıs adasının tarihsel dramıdır.
Soru: Kıbrıs Türk Tarafı çözüme hazırmı? Değilse ne yapmalı?
Yanıt: Dünya insanı olmak güzel birşeydir, Kıbrıs Türk insanı çözüme hazırlanıyormu yoksa hazırmı sorusunun yanıtı mevcut yönetimin insanımızı mutlu edip etmediğine bağlıdır.
Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve nu nasıl çözülebilir?
Tabiki paylaşım konusu yani mal ve mülk konusu olacak ve bu oldukça karışık bir konudur.
Soru: Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?
Yanıt: Ne yapacağımdan ziyade çözümü görmek istiyorum, acaba görebilecekmiyim?, hiç olmaz ise torunlarımın barış dolu insanca yaşayabilecekleri, özgürlük şarkılarını söyleyebilecekler korkusuz bir Kıbrıs diliyorum.
Yarın Kenan Akın
Güncelleme Tarihi: 14 Mart 2014, 02:10