Tarihi kültürel varlıklarımız şüphesiz Kuzey Kıbrıs Coğrafyasını turizm anlamda en ayrıcalıklı destinasyonlar içerisine sokuyor. Beşparmak dağlarının eteklerinde, koskocaman ihtişamı ile duran St. Hilarion eteklerinden süzülen yağmur, ruhumu tarif edilmez duygulara teslim ediyor. Bir taraftan size plakçalarken ne kadar günümüz dijital, elektronik müzikten daha canlı ve güzel olduğu hissine kapılıyorsunuz. Bir diğer yandan da Galler Aslanı diye adlandırılan Tom Jones ve güçlü sesi “İf you go away” şarkısını yorumluyorsa, bu hissiyat gerçekten de tavan yapıyor.
Bu ortamda böylesine bir zenginlik içerisinde yaşarken tarihi ve kültürel mirasımız ile ilgili karşıma çıkarılan bir soru ile meşgul oluyorum. Mağusa İnisiyatifi, Mağusa Kent Müzesi Girişim Grubu, DAÜ Kentsel Araştırma ve Geliştirme Merkezi, Mağusa Gençlik Birliği, Hayata Dokun Hareketi, Mağusa Suriçi Derneği (MASDER), Kıbrıs Sanat Derneği, Kıbrıs Polifonik Korolar Derneği, Mağusa Kültür Derneği, Mağusa Kadın Merkezi (MAKAMER), Othello Folklor Derneği Sakin Yaşam Platformu, Her Daim Dostlar Grubu, Bağımsız Gençlik Derneği’nin (BAGEP), Mağusa`nın kültürel miraslarından birisi olan Şömineli Evìn ticari kullanım amacı ile özel bir kişiye verildiği gerekçesi ile eylem yaptılar. Geçmişte bu güzide mekanı “müze ve sergi alanı” olarak TC kaynaklarından da yardım alınarak şahsımın da görevde olduğu sürede restore edilen ve “açtık açıyoruz” denilen bu yerle ilgili ciddi haberler almaya başladım. Özetle yukarıda isimlerini verdiğim kurum ve kuruluşlar “Müze yapılması, kentin kültürel kimliğini yansıtması ve kamusal amaca hizmet etmesi ile geçtiğimiz dönemlerde restore edilen bu güzide tarihi eserin amacı dışında kullanıma açılması kararı oldukça üzüntü vericidir” denildi. Mağusa`da restore edildikten sonra 1949 ve 51 yılları arasında İngiliz döneminde müze olarak kullanılan bu tarihi bina sözde müze ve eğitim merkezi olarak hizmet vermeye hazırlanıyordu ama öyle mi olacak? İnşallah tüm kalbimle bunu arzuluyorum.
Şömineli Ev (Venedik Evi) tarihi
Mağusa kentinde 1949 yılından bu yana amacına uygun olarak kullanılmayan Şömineli Ev, restorasyon çalışmalarının tamamlanmasının ardından 2018 yılı içerisinde müze ve eğitim merkezi olarak KKTC'ye hizmet vermeye hazırlanıyordu. Dış duvarları Venedik iç mekânı ise Osmanlı mimarisi esintileri altında kalarak yapılan bu binanın bir bölümü Lüzinyan, Venedik ve Osmanlı dönemlerine ait eserlerin sergileneceği müze olarak kullanılacaktı. Binada ayrıca çağdaş müzecilik anlayışı doğrultusunda çocuklara yönelik aktif öğrenimin gerçekleştirilebileceği bir öğrenme ortamı oluşturulması planlanıyordu. Üstü açık geniş bir bahçe içerisinde konumlanan binanın bu kısmına ise İngiliz Döneminde olduğu gibi Mağusa bölgesinde yapılan tarihi arkeolojik kazılarda bulunan (çanak çömlek- pottery) gibi eserlerin sergilenmesi bekleniyordu. Hemen bahçe içerisinde olan ve ayrı bir oda gibi görülen bu özel yerde de Osmanlı hamamı bulunuyor. Unutmadan yazayım Şömineli Ev yaklaşık 500 yıllık geçmişi olan önemli bir eser.
Günümüzde denizin, kumun, giderek önemini başka alanlara çevrildiği, başka ülkelerin “Keşke bizde de böyle muhteşem eserler olsa” diye gıpta ettiği tarihi kültürel böylesi harikulade mirası amacına yönelik olarak kullanmak en doğru iştir.
Geçmişte en fazla Müze açmaya önem veren Sn. Bakan buna neden izin versin?
Geçmişte müzecilik hareketine en azından birlikte çalıştığımız dönemlerde önem veren, İskele Arkeoloji Müzesi, Lefkoşa Lüzinyan Sarayı, Selimiye Camii Yanında olan Lahidler Müzesi gibi yerleri açan Sn. Bakan Fikri Ataoğlu`nun böyle bir müze değil de restoran yapılacak bakışı içerisinde olduğunu düşünmek istemiyorum. Her ne kadar da siyaseten de yollarımızı ayırsak da, kendisinin müzeciliğe önem veren bir yapıda olduğunu biliyorum. Kendisinin bu olay karşısında açıklama yaptığını duymadım veya bir yerde okumadım ama Eski Eserler Dairesi Müdürü Sevgili Nazım Ced, “Uzun yıllar atıl duran Şömineli Ev’in geçmiş bakanlık döneminde Bakan Ataoğlu’nun girişimleri ile restorasyonunun yapıldığını, tarihi Şömineli Ev’in meyhane olacağı yönünde bir durumun söz konusu olmadığını söyledi. Şömineli Ev’in müze olarak tasarlandığını anlatan Ced, insan popülâsyonunun artması ve soluklanma imkânı yaratma adına tüm tarihi mekânlarda olduğu gibi, müze-cafe konsepti ile bir yapının düşünüldüğünü söyledi. Şömineli Ev için sadece ihale duyurusunun yapıldığını, şuana kadar bir kiralama yapılmadığını da ifade eden Ced, Eski Eserler ve Müzeler Dairesi’nin kontrolü dışında bir durumun söz konusu olmayacağını belirtti.”
Bekleyip göreceğiz. Umarım gerçekten de bu ihale, meyhane, restoran veya ismi ne olacaksa bu olanlar gerçeği yansıtmasın. Müzenin dışında bir oluşum asla kabul görmez. Aksi durumda, çoğu kişinin başı ağrıyacak ve yukarıda isimlerinden bahsettiğim böylesine yapılar buna kolay kolay izin vermezler. Doğru olan da budur.
Turizm hayattır.