Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türk-Yunan Forumu’nun Türkiyeli ve Kıbrıslı Türk üyelerini kabul etti.Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgiye göre, saat 16.00’da başlayıp yaklaşık bir saat süren görüşmede, Cumhurbaşkanı Akıncı, Türk-Yunan Forumu üyelerinin çözüm sürecinde gelinen son aşamayla ilgili sorularını yanıtlayıp, süreçle ilgili olarak kendilerini bilgilendirdi.
Öte yandan Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Güney Kıbrıs’ta yayımlanan Politis Gazetesi’ne mülakat verdi.
Cumhurbaşkanlığı’ndan verilen bilgiye göre, mülakatın başında “Türk-Yunan gerginliğini nasıl yorumluyorsunuz?” sorusuna yanıt veren Akıncı, Kıbrıs sorununu kendi parametreleri içinde tutmak istediklerini belirtip “Kıbrıs meselesinden kaynaklanan birçok sorunumuz vardır ve dış faktörlerin herhangi bir olumsuz etki yapmasını istemiyoruz. Elbette Türkiye ile Yunanistan arasındaki daha iyi ilişkilerin Kıbrıs sorununa olumlu etkisi olacaktır. Eğer bu ilişkiler kötüleşirse, bu durum bize yardımcı olmaz” dedi.
Cumhurbaşkanı Akıncı, Yunanistan’a sığınan sekiz Türk askeri meselesinin, ülkenin iç yasaları ve yargı sistemi ile ilgili bir konu olduğunu dile getirerek, “Yunanistan, konu ile ilgili kararı kendi mahkemelerinin vereceğini söylüyor. Diğer yandan, askerlerin iade edilmesi ile ilgili olarak Tsipras Türkiye’ye bazı olumlu mesajlar veriyordu ve bu gerçekleşmeyince, Türkiye’de hayal kırıklığı yaşandı. Türkiye ve Yunanistan arasındaki ilişkilerin iyileşmesini diliyor ve umut ediyoruz. Bu durum, hepimize yardımcı olacaktır” ifadelerini kullandı.
Cumhurbaşkanı Akıncı’ya yöneltilen bazı sorular ve cevapları şekilde:
Soru: Çözümden sonra Türk vatandaşlarına dört özgürlük verilmesi ile ilgili teziniz tam olarak anlaşılmış değildir. Bu tezinizin tam olarak neyi içerdiğini bize izah eder misiniz?
Akıncı: Belki de terminolojiyi değiştirmemiz daha iyi olacaktır. Buna, dört özgürlük değil, ‘Kıbrıs’taki Türk ve Yunan vatandaşlarına eşit muamele’ diyelim. Bu, yeni bir konu değildir. Dimitris Hristofyas ve Mehmet Ali Talat arasında da görüşüldü ve aralarında bir çeşit anlayış birliği vardır. Bu konu 1960’lara kadar uzanan bir konudur. Bunları tek tek alalım… Bu, malların, hizmetlerin, sermayenin ve insanların serbest dolaşımıdır. Malları sanayi ve tarımsal olarak ayırabiliriz. Malların serbest dolaşımı, Türkiye’nin AB ile Gümrük Birliği anlaşmasından dolayı hali hazırda vardır. Güney Kıbrıs AB’nin üyesidir ve bugün bile Türkiye ile arasında bir çeşit işbirliği vardır. Güney Kıbrıs pazarında olan Türk ürünleri vardır. Bunun tam tersi de söz konusudur. Bu arada bizim Türkiye ile bu alanda da iş birliğimiz vardır. Çözümden sonra ne olacak? İşbirliği yapmaktan vaz mı geçeceğiz? Öte yandan Türkiye ile AB Gümrük Birliği anlaşmasını genişletmek için görüşmeler yapıyor. O zamana kadar Türkiye ile sahip olduğumuz bu işbirliğinin devamı için bir formül bulmalıyız. Bunun soruna yol açacak bir problem olduğunu düşünmüyorum.
Soru: Kıbrıs Türk tarafı bugün dört temel özgürlüğü Türk vatandaşlarına veriyor mu?
Akıncı: Bir bakıma evet. Biz şimdi burada vatandaşlık dağıtmada çok cömert davranıyoruz. Bu federal devlette söz konusu olmayacaktır.
Soru: Bu, çelişkili bir konudur. Bir yandan Türkler için dört temel özgürlüğü isterken, diğer yandan çözümden sonra Kıbrıs Türk idaresi altında yaşayacak Kıbrıslı Rumlara kısıtlamalar koyuyorsunuz.
Akıncı: Dört özgürlüğün nasıl olacağını size izah ettim ve bu tam olarak ima ettiğiniz gibi değildir. Kıbrıslı Rumlarla ilgili olarak ifade ettiğiniz şey, isteyenin Kıbrıs Rum idaresinde kalma hakkıdır (right of abode). Daimi ikametgah hakkı (right of domicile) konusunda kısıtlamalar olacaktır. Bu durumda, yıllar içinde en fazla % 20 oranında yerel yönetim düzeyinde siyasi haklara sahip olacaklar. Aynı zamanda bazı kişiler için iç vatandaşlığa başvurma imkanı olacaktır. Bu, elbette iki taraf için de geçerli olacaktır. İç vatandaşlık ile ilgili kriterleri kurucu devletler belirleyecek. Ekonomik özgürlükler konusunda vatandaşlar istedikleri yerde çalışabilirler. Mülkiyet konusunda, evet düzenlemeler olacaktır. Kurucu devletler mülkiyetle ilgili düzenlemeleri yapma hakkına sahiptirler. Bunu yasaklayamazsınız. İki bölgeli iki toplumlu federasyondan bahsediyoruz ve kuzeyde Kıbrıs Türk toplumunun nüfus ve mülkiyet sahipliği çoğunluğuna sahip olmak istediği fikrinin dikkate alınıp bunun kabul edilerek sindirilmesi gerekir.
Soru: Kıbrıs Rum toplumunda, Kıbrıs’ta Türk askeri oldukça, kendilerini güvende hissetmeyecekleri yönünde bir his ve korku vardır. Bir tarafın güvenliğinin diğer taraf için tehdit olmayacağı dikkate alındığında, Türk askerlerinin tamamıyla ayrılması için, Kıbrıs Türk toplumunun kendini yeterince güvende hissetmesi için ne gerekir?
Akıncı: Zaman. Taraflar istedikleri her şeyi ilk günden alamaz. Örneğin ben, federal sistemin çalışmasını görerek, garantilerin 15 yılın sonunda gözden geçirilebileceğini düşünüyorum. Çünkü 1960 yılında başaramadık. Üç yılda her şey çöktü. Bu neden böyle oldu? Bu konuda benim kendi görüşlerim var, Anastasiadis’in de kendi görüşleri… O, bizim hükümeti bıraktığımızı söylüyor, bense, onların anayasayı değiştirmek istediklerini, çünkü başkan yardımcısının Kıbrıslı Türk olması fikrini hazmedemediklerini söylüyorum. Ancak mesele kimin suçlu olduğu değildir. Mesele sonuçtur. Böyle şeylerin tekrarlanmasını istemiyoruz. Sizin bana ‘Sayın Akıncı, merak etme, bu artık olmayacak’ demeniz yeterli midir? Yeterli değildir. Bazı garantilerin olması gerekir. Kıbrıslı Türklere sorarsanız, size tek bir ülkenin adını, Türkiye’nin adını vereceklerdir. Yapılan son kamuoyu araştırmaları da Kıbrıslı Türklerin yüzde 90’a yaklaşan bir oranda bunu istediğini açık bir şekilde gösteriyor. Bu toplumun lideri olarak kendi halkımın görüşlerini dikkate almalıyım.
Soru: BM ve AB gibi uluslararası örgütler güvenliği sağlayamaz mı?
Akıncı: Onların böyle bir mekanizması yok. Burada görüş birliği gerekiyor.
Soru: Eğer güvenlikte sorunlar olmasaydı, o zaman daha kolay mı olacaktı?
Akıncı: Güvenlik konusunda sorunlar olmasaydı, o zaman Kıbrıs sorunu olmayacaktı. Garantilerde sorun olması, durumu kötüleştirmektedir. Dönüşümlü başkanlıkta, karar alma konusuna etkin katılımda, yetki paylaşımında ya da toprak konusunda anlaşmayı henüz açıklayacak durumda değiliz.
Soru: Sürekli olarak bunun federal çözüm için son fırsat olduğunu söylüyorsunuz. Bu çaba başarısız olursa ne olacak? Kıbrıs Türk toplumu için bir B planı var mıdır?
Akıncı: Elbette başarısız olmayı istemiyoruz. Bunun bir başarı olmasını istiyoruz. Çünkü başarının herkes için daha iyi bir gelecek getireceğine inanıyorum. Ben en başından, eğer biz bu sorunu çözmezsek, enerji ve doğal gaz konusunun, tıpkı geçmişte olduğu gibi, bölgedeki tansiyonu yükselteceğini söylüyorum. Doğal gazın Avrupa’ya en kısa yoldan taşınmasının Türkiye üzerinden olacağı herkes tarafından bilinmektedir. Ancak çözüm olmadan bu mümkün değildir. Aynı zamanda Kıbrıs bay-pass edilerek, İsrail gazının doğrudan Türkiye’ye nakledilmesi imkanının da olduğunu ifade edebilirim. Güney Kıbrıs bunu geciktirebilir ancak engelleyemez. Çünkü bu, uluslararası sularla ilgilidir.
Güncelleme Tarihi: 13 Şubat 2017, 09:54