Sonuç CEVİZCİ
Kanser hastalıklarının tavan yaptığı Yayla köyünde yaşayan vatandaşlar devletin ilgisini çekmek amacıyla bir dernek oluşturdular. Diyalog’a yaptığı açıklamada, hemen her evde bir hastanın bulunduğunu belirten Muhtar Murat Rüstemoğluları “Narenciye ağaçları ilaçlandıktan sonra bu ilaçlar bizim köyü etkisi altına alıyor. Ayrıca baz istasyonlarından da endişeliyirz” dedi.
Bazı vatandaşlar ise, hellim üretiminin yaygın olduğu köyde ‘intihar’ anlamına gelen bir uygulamadan söz etti. Buna göre hellimler, plastik poşetlere yerleştirildikten sonra 100 derecenin üzerinde bir ısı ile kazanlarda kaynatılıyor, sonra piyasaya sürülüyor. Köy sakinleri bu durumun devlet yetkilileri tarafından ciddiyetle ele alınmasını bekliyor.
Yayla Sağ-Der adlı derneğin kurucularından olan Aygün Aydıngün, yakında çok yönlü girişimler yapacaklarını belirterek “Bu köyde kanser hastalıklarının nedenlerini ortaya çıkarmalıyız”diyor.
Diyalog TV Halk Meclisi son toplantısını Yayla köyünde yaptı. Programa köyün bağlı bulunduğu Güzelyurt Belediye Başkanı Mahmut Özçınar’ın yanı sıra, UBP Milletvekili Zorlu Töre, CTP Milletvekili Hüseyin Erçal, DP Genel Başkan Yardımcısı Kenan Akın, TKP YG Başkan Yardımcısı Tözün Tunalı, Hayvan Üreticileri ve Yetiştiricileri Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları, Güzelyurt Kalkındırma Platformu Başkanı Şinasi Özdeş, Bel-Sen Başkanı Fikret Keleş, Güzelyurt Esnaf ve Zanaatkarlar Derneği Başkanı Ulus Ese ve Muhtar Murat Rüstemoğluları ile köy sakinleri katıldı.
Yayla Muhtarı / Murat Rüstemoğluları:
“Köyümüze 1975 yılında güneyden yerleştiler. O zaman tüm köylü olarak hiç bir yere dağılmadan yerleştik. Rumların bıraktığı 120 adet ev vardı. Eski evler tamir edildi. 250 tane ev yapıldı. Gençler verilen tüm arsalara ev yaptı. Şu anda 80-90 arsa açma aşamasındayız denize doğru açılacağız. Köyümüzde problemler var. Bahçeler olduğundan ilaçlamalar yapılır, ilaçlamadan dolayı hastalıklar var. Problemlerden uzaklaşmak istiyoruz. Tabelamız vardı ama görünmüyor galiba. Yolumuz yeni yapıldı. Ama bazı yerlere daha koyarsak daha iyi olur. Baz istasyonları, gaminiler, ilaçlar atılıyor. 2001’den bu yana yaklaşık 40 kişi kanserden hayatını kaybetti. Şu anda da tedavi gören arkadaşlarımız var. Her gün bu konuyu konuşmak istemiyoruz, psikolojimiz bozuldu. Yabancılar kanserli köy diyor bize.
Aygün Aydıngün:
Yayla köyünde en büyük sorun kanser hastalığı. Çeşitli temaslar yapıldı ancak en son köyde bir dernek kurulması önerisi yapıldı, ön çalışmalarını yaptık. Geçici kurul yaptık, kaymakamlığa başvurduk. Merkez kaymakamlıktan yazı ve dilekçemiz savcılığa aktarıldı. İvedi olarak yazıldı. Köyde kanser olayları yüksek düzeye çıktı, bütün evlerde matem havası esmektedir. Derneğimiz esas olarak araştırma ve çare bulunması için çaba harcayacaktır. Yayla köyünde ciddi boyutlara ulaşan ve nedeni kanser olan ölümler köy halkının huzursuz etmiştir. Nedenleri araştırmak ve soruna çare bulmak maksatlıyla her türlü faaliyette bulunmak amacıyla Yayla Sağ- Gel derneğinin kurulması için ön çalışmalar başlatılmıştır. Herkese katılım çağrısı yapıyoruz. Yayla köyüne duyarlı kardeşlerimizin ilgi göstermesini bekliyoruz. Siyasi, üniversitelerimizin, hekimlerin, herkesin bize katkı koymasını istiyoruz.
Hasan Yolun:
Köyümüz çıkmaz bir sokaktadır. Belediye reisinden bir minibüs talep edeceğiz. Özürlü çocuklarımız var, nereye gideceğiz? İkincisi bahçelerimize suyun bir an önce gelmesini istiyoruz, kurumaktadır artık bahçelerimiz. 140 artesan kuyudan 3 tane kuyu kaldı. Lefkoşa’ya durdursunlar suyu bize versinler. Kuyuları bize versinler su gelene kadar. Niçin Yakın Doğu almıyor Türkiye’den gelen suyu? Tarım Bakanı’na çağrıda bulunuyorum. Kömür fırınları kapatılmalı gece pencereleri kapatıyoruz ve uyuyamıyoruz.
Şinasi Özdeş:
Suçları hep, bürokrasi, bakanlar ve ilgili birimlerde aramak bana göre bitti. Aydınköy ile Güneşköy birleşsin gidelim vanayı kapatalım dedik yapmadık. Güneşköy Muhtarı dedi kapatırız abi ama oradan bize gelecek hat yoktur. Vanayı kapatsak bile su orada kalır. Söz verildi yapılacak diye, yapılmadı. Köyler birleşsin, muhtarını, hayvancısını alsın gitsin kapatsın suyu. Herkes korkar. Ama bedelsiz hazıra alışmaktan kurtulmalıyız.
Konce Tabakoğlu:
Evim eskiydi kerpiçti. Aralık’ta yağmurlardan dolayı mutfak bölümü olduğu gibi çöktü. Kaymakam geldi çekti, evim çökmek üzereydi. Belediyeye telefon açtı, gelirsek evi mühürleyeceğiz dediler. Ertesi günü gittik belediyeye mağdur olduğumuzu anlattık ilgilenmediler.”
Konuyla ilgili tekrar söz alan Muhtar Rüstemoğlu, Konce hanımın eşinin belediyeden yeni emekli olduğunu ve evini onaracak maddi durumunun bulunduğunu söyledi. Muhtar, “Buna rağmen belediye yine de yardımcı oldu” dedi
Güzelyurt Belediye Başkanı / Mahmut Özçınar
En önemli sorunumuz su konusu. Çözüm odaklı bir harekete geçme zamanı gelmiştir. Kanser konusunda bölgede yaşanan sıkıntı önemli. Bu ülkenin bir araştırmaya dahil edilmesi ve gerekçeleri ile kuralları ile yapılması gereken tedbirleri ile bu sorunun bir mesafe kat edebiliriz belki. Bir devlet politikası olarak gündeme getirmek gerekir. Bu konuda da bütçe yapılabilir ve komite oluşturularak bilimsel çalışma yapılması gündeme gelmelidir. Suyun buraya bir an önce gelmesi gerekir. Yapılan projelerde de öncelikli bölge burasıdır.
CTP eski milletvekili / Vasfi Candan:
Yayla halkı çalışkan ve üretken insanlardan oluşan bir köylüdür. Uzun yıllar topraklarına sarılarak yaşamaya çalışan bir köydür ancak tuzlanma ve sulama konusunda en önce mağdur olan bir köydür. Bu insanları kısa bir süre içerisinde üretimden kopma noktasına gelmiştir. Bölgede kanser ile ilgili kurulacak dernekten dolayı mutlu oldum. Bu köyde de artık dernekleşme ön plana çıkmalı. Hükümeti beklersek projeleri faaliyete geçirecekler daha çok bekleriz. Israrcı bir şekilde işlerin peşine düşmeliyiz.
Ramadan Onbaşı
18 Ağustos 1975’te Yayla’dan buraya göç ettik. Köyümüz 11 yıl Rum’a teslim olmadı, buraya silahlarımızla geldik. Her gelen bakan kahraman halk dedi. Sularımız tuzlandı, bu toprakta yıllardır mücadele ediyoruz. Ne zaman su gelecek buraya?
Veleddin Taşkent
Sahil şeridi projesi açıkladı Belediye Başkanımız. 2018 yılında neden çıkacak da yıllarca çıkmadı? Seçimler arifesinde, Yayla Venedik olacak dediler. Allahtan yağmurlar yağmadı okyanus olacaktık. Altyapı darmadağın oldu köyde. Ne yatırımı yaptılar bu köye? Güzelyurt’u vermeyiz diye bağırıyorlar e biz de vermeyiz. Gençlere bir yatırım, iş sahası yok, iki tane üniversite kuruldu çalışanlar yine yabancı. Lefkoşa’ya gidiyorlar, 600 milyon parası benzin veriyorlar. Bölgede göç istenmiyorsa yatırım yapılması ve şart koşulması gerekiyor. İstidamın köylü gençliğinden yapılması gerekiyor. Eğer ki bir köyde haycancı, çiftçi, vatandaş, çocuklar şikayetçiyse hali hazırdaki bütün yönetimler suçludur.
Cemal Darbaz
Doğru söyleyen idarecilere ihtiyacımız var. Çünkü iki hafta önce Başbakanımız Bakanlar Kurulu’ndan çıkarak hayvancı çiftçinin doğrudan gelir desteklerinin 18’ine kadar ödeneceğini açıkladı. Bu açıklamalar yapılırken üreticinin piyasaya vereceği vardır ve alacağı 3 kuruşu borçlarına verecektir düşüncesi olması lazım. Ayın 23’ü yarım yamalak ödeme yapıldı. Borçlular kapılara dayandı. Kanserlerin sorumlusu da yöneticilerdir.
Levent Kavaz:
İnsanlar evlerine neden 2 kuruşa salatalık alır da buradan 50 kuruşa almaz? Bunun cevabını verebilirlerse kanser sorunu çözülecektir. Manava gittiğimizde ürünleri kokluyoruz ilaç kokar mı diye. Ama Rum tarafında denetim olduğunu bildiğimiz için gönül rahatlığı ile alıyoruz. Denetim yok bizde. Siyasilerin hiçbir konuda katkıları yoktur. Rum tarafında eti 5 Euro’ya alıyoruz, bizim tarafta 50 TL. Kanser sadece bizim köyün değil, bütün Kıbrıs’ın sorumluluğudur.
Tözün Tunalı
Suyu olmayan, her evde bir kanser hastasının olduğunu üzülerek dinledim. Bir köye su getiremeyen bir hükümet var. Burada insanlar 50 senedir ezilerek bir şey yaratmaya çalıştı, sorunlar halen devam ediyor. Neden çözülmedi? Çözemezler de çünkü hükümetin şu an çok işi var. Hükümetin 520 trilyon borcu var, 400 kusur trilyon ihtiyaç sandığına borcu var, Lefke Avrupa Üniversitesine 13 personel başlattılar, Lefkoşa’da 150’ye yakın Kooperatif Merkez Bankası’na 25 kişi aldılar nasıl sorunlarla ilgilensinler?
Mustafa Naimoğluları:
Bu kafa ile bir yere varamayız. Bireysel, kendi partimizi, koltuğumuzu düşünerek bir yere varamayız. Toplumsal olarak birbirimizi düşünmemiz gerekir. İnsanın ne yediğini bilmesi gerekir. Biz bilmiyoruz ne yediğimizi. Mücadele etmek kolay değil, yüreğimizle mücadele edeceğiz. İnsanlarımız kanserden ölüyor, böyle bir şey olabilir mi? İnsanlara ekerken üretirken ilacı nasıl kullanacağını söyleyen yok.
CTP Milletvekili / Hüseyin Erçal:
Bu köyün en önemli sorunu sağlıktır. Son dönemde artış oranı olan ciddi hastalık söz konusu. Dernek kurularak tespit edilmeye, önlenmeye çalışılacak. Ama bundan önemlisi ülkeyi yönetenlerin, meclisin, hükümetlerin büyük görevleri olmalı. Bugünkü meclis tartışmaları toplumun aynası. Ciddiyet mecliste yok, kurumsallaşma gerçekleştirilemedi. Devlet yapısının gereği olan devlet politikaları oluşturulmadı.
Yalçın Cemal:
Köylü kardeşlerimizin canını yakan kanser olayına odaklaşmak istiyoruz. Seçim kampanyası gibi bir havaya girildi, ne yapılacağı anlatılıyor. Can güvenliği yaşam korkusu insanların yüreklerini sardıktan sonra su gelmiş, yol taşınmış ne anlamı var? Meclisin hali siyaset kurumunun hali üzücü. Bu ülkede ağlamayan çocuğa meme yok. Bir sağlık bakanı zamanında kuzeyden meyve sebze almayın, güneyden veya ithal malı sebze meyve alın derse o ülkenin yöneticilerinin durumu ortaya çıkar. Üç dönemdir hal yasası geliyor ama geçmiyor. Sebze meyve denetimini tek merkezden denetim altına alacak yasa çıkmıyor. Kanser sadece Yayla köyünde dğeil, 5 kişiden 3 ölüm kanserden oluyor. İnsanlarımızın geleceği çok önemli. Meclis bütün konuları bir yana bıraksın ve bu konu üzerine ivedilikle eğilsin. Çünkü insan yaşamanınım değeri yoktur dünyada.
Bel-Sen Başkanı / Fikret Keleş:
Belediye yasalarının konuları var. 2010 yılında başlayan birinci basamak personel yasası, ikinci basamak bütçelerin revize edilmesi ve son olarak belediyenin birleştirilmesi. Türkiye’de bir gecede 6 bin kusur belediye kapandı. Biz 15 yıldır daha düzgün belediye yapamadık. İyi belediye kötü belediye var ama hepsi aynı terazide. İstihdam ve kadrolaşmada sorunlar var. Belediyelerin küçülmesi gerekir diye düşünüyorum.
UBP milletvekili / Zorlu Töre:
Çevre sorunları sağlık sorunları bazı bölgelerde eğitim, bazılarında kırsal arsa sorunu ancak Yayla köyünde geçim noktasında iyi durumda olduğunu ifade edebiliriz. Çevre yolunda sıkıntılar var yatırım yapılması gerekir. Anadolu’dan gelen suyun köye gelmesi lazım. Sulama suyunun köylere kavuşturulması gerekiyor. Bu bölgeye iki tane büyük üniversite yapıldı. Hastalıklarla mücadele konusunda tarı bakanlığının yürütmüş olduğu ciddi politikalar var başarılı olduğuna inanıyorum ancak. Hayvancıların parasının gününde ödenmemesi yanlıştır. Nasıl ki ay sonu herkes parasını gününde işitiyor tarım sektöründe de ödemelerin ciddi olarak yapılması gerekiyor. B ülkede devlet yönetiminde ciddi sıkıntılar var, hal yasasının çıkması lazım, emirnamelerin kalkması lazım. Neden bazı bölgelerde imar yasaklandı ve ciddi sıkıntılar yaşanıyor. Müşavirlik yasasının düzenlenmesi lazım. Hükümetlerin daha ciddi sivil toplum örgütleri meslek örgütleri ile ciddi çalışmalara yaparak sorunları çözmelidir. Yes be annem döneminde Rumlar da Yes be annem deseydi hiçbir şey kalmayacaktı elimizde. Kendi ev ödevimizi yapmadığımız için sıkıntılar yaşıyoruz. Çevre temizliğinin yapılacğaı çalışmalar yapılması lazım.
DP Başkan Vekili / Kenan Akın:
Terkedilmiş, köyden uzak bir köy Yayla köyümüz. Tüm bahçelerin damla sulama yönetimine geçmesi konusunda Tarım Bakanlığı döneminde girişim yapmıştır. Siyasi arena da birbirimizi suçlamak yerine hepimiz bu işlerden sorumluyuz. Bu toplumun geleceği açısından Rum tarafında ki gibi iş birliği içerisinde ortak payede bulunamıyoruz. Müşavirler konusu hepimizin utanacak yüz karasıdır. Kimse bu müşavirler yasasını değişemiyor. Mali protokol çerçevesinde 28 belediyenin 14 belediyeye düşürülmesi gerekiyor ses yok. Türkiye’den su geldi ancak 5- 10 km su getirmemek basiretsizliktir. 2011’de suyun temeli atıldı, borular döşendi su akmaya başladı su almayan köyler var kimsenin kılı kıpırdamadı. Bugün hala suyu konuşuyorsak utanmamız gerekir. Kanser konusunda hal yasası çıkarılamadı. Neden çıkmıyor? Yasa çıkmış olsa dışarıdan gelen, tarladan gelen sebzeler denetimi daha ciddi bir kontrolle alınacaktı. İnsanları koruma altına alacak olan yasanın çıkmamasını anlamakta güçlük çekiyorum. İnsanlarımız gıda denetimi olmadan sebzeleri almaya devam ediyor. “Anavatan, kendimize düşen görevi yerimize getirdik, gerisini KKTC hükümeti yapacak” dedi. Ama biz her gün bir tanıdık işe alınıyor.
Hüseyin Murat
Bu köyde sele sepet sanatkarlar çoktur diyorlar. CTP zamanında Turizm Bakanı’na gittim çok güzel bunlar, ölmek üzere olan bir eserdir dediler. Ben galbur yaparım başka arkadaşlar başka bir şey yapar. Mesleği öldürmeyeceğiz dediler ne yaptılar? Gelmiş geçmiş bütün hükümetler suçludur. Sadece seçim arifelerinde size villa yapacağız arsa vereceğiz deyip gittiler. Bu mesleklerin ölmemesi için bütün hükümetlere çağrıda bulunuyorum değer versinler.
Güncelleme Tarihi: 28 Mayıs 2017, 12:05