Çiğdem AYDIN-Pelin YÜKSELAY
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin 15 Kasım 1983 tarihinde ilanını kararlaştıran Cumhuriyet Meclisi üyelerinden, eski meclis Başkanı ve Başbakanlardan Hakkı Atun Diyalog’a konuştu. Gelinen aşamada devletten vazgeçmenin büyük hata olacağını belirten Atun, KKTC’nin iç sorunların çözümü konusunda etkin önlemler almasını istedi. Atun özellikle kamunun çöktüğünü belirterek, acil reform çağrısında bulundu.
İşte Atun’un açıklamaları:
Soru: KKTC 1983 yılında kuruldu. Aradan geçen 35 yılda KKTC gelmesi gereken yere gelebildi mi?
Hakkı Atun: 1983 yılında kuruluşundan günümüze kadar geçen 35 yıl içinde gelmesi gereken yere henüz gelemedi. Kanımca temel neden bağımsız ve egemen bir devlet öngörüldüğü halde Türkiye ile birlikte bu olguyu yaşatma ve pekiştirme yönünde bir politika izlenmedi.
Başta halkımız olmak üzere devlet olgusunu benimseyip ona dört elle sarılmadı. İki toplumlu iki kesimli siyasi eşitliğe dayalı bir çözüm modelinin peşine takılıp 35 yılını Rum ve Yunan tarafının ayak sürümesi ve oyalama taktikleriyle adeta harcamış oldu.
Cumhurbaşkanı Akıncı ısrarla 2016 yılında müzakerelerin sona ereceğini beyan etmesine karşılık hala son derece riskli hatta tehlikeli taleplere de evet diyerek federal bir çözümün peşinde koşmaya gayret etmektedir.
Rum tarafına göre işgal edilmiş kendine ait bölgenin ve sahte bir devletin Cumhurbaşkanıdır. Bu söylemi bile doğru dürüst söyletememiştir. Anastasiadis’in daha neyi söylemesini beklemektedir acaba?
Soru 2: Sizce 35 yılda yapılması gerekenler nelerdi?..
Hakkı Atun: İki ayrı egemen devlete dayalı bir çözüm çerçevesinde kendi içimize dönüp bu sonuca varmak üzere elimizi güçlendirmeye yönelmeliydik. Gerek ekonomik gerekse sosyal yönden çok daha istikrarlı ve güçlü bir yapıya kavuşmalıydık. Devlet olduğumuzu sözde değil, özde kanıtlamalıydık.
Geride bıraktığımız bu 35 yılın nasıl geçtiğine bir göz attığımızda daha çok kendi iç politika oyunlarıyla sık sık hükümet değiştirmek, politikaya, halka ve devlete yönelik uygulayacağımıza popülizmi kullanarak partisel çıkarları öne çıkarmayı yeğledik. Özetle devleti iyi yönetemedik. Parlamenter, demokratik sistemin hakkını veremedik.
Soru3: KKTC’nin en önemli sorunları nelerdir?
Hakkı Atun: Devleti iyi yönetmenin yolu yasaları tavizsiz uygulamadan kamu hizmetlerinin en disiplinli ve verimli biçimde yürütülmesinden geçer. Kamu hizmetleri hükümetlerin eli ayağıdır. Bu hizmetler en rasyonel düzeyde yerine getirdiği sürece hükümetler başarılı olacaktır.
Gelin görün ki kamu hizmetlerinin verimli çalışmadığını, çökme noktasına geldiğini, başta halkımız, hatta Cumhurbaşkanımız bile dile getirmişlerdir. Buna rağmen hiç iyileştirici adım atılmamaktadır. Ülkemizde gittikçe artan bir başıbozukluk, keyfilik hüküm sürmektedir. Adeta devlete sahip çıkma otorite yaratma yönünde bir gayret göze çarpmamaktadır.
Soru 4: Gelinen aşamada KKTC’nin güçlendirilerek devam etmesinden yana mısınız?
Hakkı Atun: Yukarda söylediklerimden de anlaşılacağı gibi Atatürk’ten aldığı feyzle soylu ulusunun desteği ile Kıbrıs Türk halkı yediden yetmişe Rum ve Yunan helenizmine karşı ortaya koyduğu direnişten sonra kurduğu devletten vazgeçmesi tarihi bir hata olur. İnsanca ve hasiyetli bir biçimde özgürce yaşamayı intihal ve ret etme anlamını taşır. Bu uğurda şehit olanlara karşı nankörlük olur. Rum toplumu ile bu adada bütün bu yaşananlardan sonra eşit koşullar altında yaşayabilmenin yolu Türkiye’nin en etkili himayesinde yoksun olmayan iki ayrı devletten oluşan bir çözümle olasıdır.
Rum tarafı da bu gerçeği görmeye başlamıştır. Artık anlaşılmalıdır ki Rum tarafı ile eşit statüde bir denetime ve adanın doğal ve diğer kaynaklarının hepimizle ayrıca hâkimiyetini paylaşmak istiyor. Onun için daha fazla zaman kaybetmeden bir an önce kendi kendimize dönmeli, Türkiye’nin desteğine bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da aklımıza alarak devletimizi her anlamda geliştirmeliyiz.
Kıbrıs’ta var olabilmemizin yolu ancak ve ancak budur.
Halkımız bunca insalık dışı muameleye ve dünyanın bize uyguladığı ambargolara reva görülmemelidir. Devletimizden asla vazgeçmemeliyiz. Türkiye’den Doğu Akdeniz’deki gittikçe artan siyasi gelişmeler karşısında Kıbrıs üzerindeki garantörlük hali hazırda güvenliği açısından da asla vazgeçmeyeceğiz.