Çiğdem AYDIN 

Polisin hazırladığı 43 suç dosyasının incelenmesi ve dokunulmazlığın kaldırılması konusunda Başsavcılık tarafından Meclise gönderilen yazı üzerine, eski Başbakanlardan Hüseyin Özgürgün’ün dokunulmazlığının kaldırılması konusunu inceleyecek 7 kişilik Meclis komitesinin oluşumu dün genel kurul tarafından onaylandı. Meclis komitesinde UBP’den Yasemin Öztürk, Oğuzhan Hasipoğlu, Ersan Saner; CTP’den Salahi Şahiner, Fazilet Özdenefe; HP'den Mesut Genç, Gülşah Sanver Mavanoğlu yer alıyor.
   Meclisin oylaması öncesinde BRT’ye açıklamalarda bulunan Özgürgün, özellikle Başbakan Yardımcısı ve HP lideri Kudret Özersay’ı ağır sözlerle eleştirirken, bir durum değerlendirmesi yapacağını ve gerekirse milletvekilliğinden de istifa edeceğini söyledi. Özgürgün “Ben Meclisin tavrını göreyim. Böyle bir Meclis’te çalışmayabilirim. Ben bu kararı kabul etmiyorum” dedi.

Siyasi rant için kullanılıyor…
İşte Özgürgün’ün sözleri:
“Dokunulmazlık meselesi siyasi bir kasıttır. Mal bildirimi meselesi siyasi rant elde etmek için kullanılıyor. Ben eski Başsavcı Aşgan Bey ile konuştum “Bu mal bildirimi gibi bir iddia ile gidilirse komik olur” dedi. Her şey eski hükumetin gidip yeni Başsavcının gelmesi ile başlıyor maalesef. Bu siyasi kastın temelleri ben Başbakanlıktan ayrıldıktan sonra başladı. Kudret Özsersay ‘yolsuzluk da yolsuzluk’ diye tutturdu. O zaman da konuştuk sorduk devleti zarara uğratma, ihalelere fesat karıştırma gibi iddialar olması gerek beni suçlamak için eski Başsavcı Aşgan Bey bunu söyledi. Bunların hiç biri yok 42 dava deniyor şu hesaba 5 bin sterlin yatırdın bu hesaba 200 bin TL yatırdın vs… 2013 yılından başlıyor benim Başbakanlığım 2016 yılında başlıyor 3 yılı ben Başbakan bile değildim. Neyin davasıdır onlar da belli değil bu kasıtlı olarak büyültülüyor. Bir önceki Başsavcı bunların komik olduğunu eğer bunları dava konusu yapacak olurlarsa 2 bin TL yatırıldığını dava konusu yapacaksak o zaman ben de dahi davalık olmalıyım diyor eski başsavcı. Bir önceki hükumet gittikten sonra ki Tufan Bey bunu çok iyi biliyor onun döneminde bu gelmezdi zaten o iyi bir hukukçu olduğu için bunu biliyordu. 

“Midemi bulandıran şeyler oldu…”
Ne zamanki bu yeni oluşum oldu (UBP-HP) midemi bulandıran şeyler oldu özellikle Başsavcılıkta. Ben aniden bir gün evde aniden polislerle karşılaştım. Siz eski Başbakan olarak bana koruma veriyorsunuz polis, ondan sonra kapıma polis yollayıp beni eve hapsediyorsunuz. Ben de içerledim bu işe canım sıkıldı. Bu ülkede cinayet mi işledim hırsızlık mı yaptım birisine kasıt mı ettim ne yaptım da polis beni evime hapsediyor. Kapıdan çıksın önünü kesin talimatı verilmiş polise. Tabi eşim de rahatsız oldu ben de çok rahatsız oldum. Çıktım kapıdan gittim sordum polise “sizin derdiniz nedir ne yapmak istersiniz” diye sordum. Bana “bize Ahmet Varol talimat verdi (Başsavcı Yardımcısı) gerekirse önünüzü keselim” ben buna o kadar içerledim ki Güvenlik Kuvvetleri Komutanını aradım Polis Genel Müdürünü (PGM) geçtim artık  dedim ki, bu yasal değil. Derler ya hani polis askere bağlıdır falan diye çünkü ben çok iyi biliyorum Başbakanlık yaptım. PGM’ de GKK’ya bağlıdır.  Ben Güvenlik Kuvvetleri Komutanını aradım dedim ki “ yasal değil, ben milletvekiliyim en azından şu anda benim kapımda polisin beni hapsetmesi yasal değil. Ben size döneyim dedi kapattık ve sonra tekrar beni aradı.”  Tekrar konuştuğumuzda Güvenlik Kuvvetleri Komutanını bana “Bu konuyu Başsavcılıkla konuşmanız lazım çünkü polis de emir kuludur” kapattım ve hemen aradım Ahmet Varol’u çünkü çocuklar (polisler) bana dediler ki bizi Ahmet Varol gönderdi. Dedim ki, “bana böyle bir şey söylediler yasal değil ama ben en azından sizinle konuşma gereği duydum makama saygımdan” bana dedi ki bu prosedürdür normaldir dedi. Ben de dedim ki bunun arkasında bir şey var daha önceki Başsavcı bana bu komiktir diyecek şimdiki Başsavcı Yardımcısı kapıma polis yollayacak burada bir tuhaflık var. Önceki gün öğrendiğim Bakanlar Kurulu Genel Sekreterliğine daha önce atanan Seral Hanım apar topar görevden alınıyor ve yerine Ahmet Varol’un eşi İlgan Hanım bu göreve getiriliyor ve ertesi gün de kapıma polis gönderiliyor. Bunlar çok ibret verici ve kasıtlı bir komplonun düzenlendiğini gösteriyor. Bunları içime sindiremedim. Bir önceki Başsavcının söyledikleri, şimdiki Başsavcı Yardımcısı Ahmet Varol’un yaptığı, polis, atama , Seral hanımın Başbakanlıktan ağlayarak kaçması diğerinin gelmesi eğer normal şeylerse biraz aklı olan bunların normal olmadığını bilir. 

“Özersay, topulumun içine sokulmuş nifaktır…”
Başsavcılıkta da bir kumpas var, polisin içinde de var daha önce Kudret Özersay’a çete dediğimde hiç abartmadım. Kudret Özersay bu toplum içine sokulmuş bir nifaktır. Bu toplumdan temizlenmesi gereken bir illettir. Benim Cumhurbaşkanı adayı olmamamdan korkuyor UBP’nin Cumhurbaşkanlığında oylarını almayı hedefliyor ama samimi söylüyorum alamayacak. Kapı kapı, örgüt örgüt gezeceğim. Ben arkadaşlarıma da söyledim eğer bunlara inanıyorlarsa ben hemen yarın milletvekilliğinden de istifa edeceğim hiç yorulmasınlar. Ben istifa ederim yolu açarım gelsin Ahmet Varol mahkemeye. Meclisin tavrını göreyim böyle bir Meclis’te çalışmayabilirim. Ben bu kararı kabul etmiyorum…” 

Meclis’te de gündem Özgürgün’dü
Öte yandan UBP Lefkoşa Milletvekili Hüseyin Özgürgün’ün yasama dokunulmazlığının kaldırılması istemini incelemek üzere 7 vekilden oluşan özel bir komite oluşturulmasına ilişkin karar üzerine YDP ve TDP genel başkanları söz aldı.
Başbakan Tatar da konuşmaları yanıtladı. Tatar, “Arkadaşımızın suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum ama meclise saygımız sonsuz” dedi. Başbakan Tatar, Özgürgün’le ilgili UBP’nin grup kararı olmadığını da belirterek, “Bu oylamada vicdanımıza göre hareket edeceğiz” şeklinde konuştu.

Arıklı: Çaluda’nın kaldırdınız da ne oldu?
İlk sözü YDP Genel Başkanı Erhan Arıklı söz aldı.  Arıklı, “Bir siyasiyi tokatlamak için Meclis’te lobi yapıyorsunuz. Dokunulmazlığı olmayan iki tane bakan hakkında suç duyurusunda bulunmuştunuz, onlar ne oldu Sayın Özersay? Onların üzerine neden gitmiyorsunuz? Sizin derdiniz dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla prim elde etmek. Aytaç Çaluda’nın dokunulmazlığını kaldırdınız da ne oldu? Neden devleti zarara uğratan yolsuzluk dosyalarının üzerine ciddiyetle gitmiyorsunuz” şeklinde konuştu.
Arıklı, UBP’li vekillere “Koltuk uğruna genel başkanınızı satıyorsunuz. Size yakışmıyor. Sizi vicdanınızla baş başa bırakıyorum. Koltuk uğruna bu vefasızlığı yapmayın” diye hitap etti. UBP kanadından sesler yükseldi.

Özyiğit: Ülkede ciddi hukuk düzenine ihtiyaç var
TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, eski bakanlar Tahsin Ertuğruloğlu ve Kemal Dürüst ile ilgili suç duyurusunda bulunduklarını hatırlattı.
Ülkede ciddi hukuk düzenine ihtiyaç olduğunu belirten Özyiğit, Özgürgün ile ilgili fezlekenin Meclise 1,5 yılda geldiğini belirtti, bunun da bir hukuk ayıbı olduğunu söyledi, “Dokunulmazlık kaldırılacak, 1 yıl geçecek ama adım atılmayacak.… Bu da başka bir sorun” dedi.
HP Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu’nun “Yolsuzlukların üzerine gidilmesi konusunda ortaklarımız bize ayak bağı oldu” açıklaması yaptığını söyleyen Özyiğit, “Sayın Manavoğlu, kamuoyu önünde bunu açıklamalı” dedi.

Tatar’dan Arıklı’ya kınama…
Başbakan Ersin Tatar, Arıklı ve Özyiğit’i yanıtladı.
Tatar, “Tribünlere oynamak bize yakışmaz. Arıklı’yı kınıyorum. Bunu söylemek ona yakışmadı. Biz ‘arkadaşlarını koltuk uğruna satıyorlar’ ithamlarını hak etmiyoruz. Bir içtüzük var, onu izliyoruz. Arkadaşımızın suçsuz olduğuna yürekten inanıyorum. Meclise saygımız sonsuz. Grup kararımız yok. Bu oylamada vicdanımıza göre hareket edeceğiz. Evet, yolsuzluklar varsa, savcılığı güçlendirmek, hassas olan bu konuların üzerine gitme anlayış içine girmek önemli. Bu konuda ne gerekirse yapacağız. Yanlış yapanın yanına kalmamalı ama masum olanların aklanması da görevimiz”  şeklinde konuştu.