İbrahim DİRAN (TAK)
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, ilk mülakatını, Lefkoşa’da ara bölgedeki Dayanışma Evi’nde, Türk Ajansı Kıbrıs (TAK) ve Güney Kıbrıs’tan “Kıbrıs Haber Ajansı” (CNA) muhabirlerine verdi.
Mülakatta önemli açıklamalarda bulununan Eide, Birleşik Krallık'ta İskoçların bağımsızlık için referanduma gitmesi ve Katalanların da aynı talepte bulunmasına atıfta bulunarak, Kıbrıslı Türklere bağımsızlık için referanduma gitme hakkının neden verilmediği sorusuna yanıtında, uluslararası hukuk açısından bağımsızlık için sandığa gitmenin evrensel bir hak olmadığını söyledi.
İskoçya’da referanduma, Birleşik Krallık’ın kendi içerisinde referanduma gidilmesi kararı alınmasından dolayı gidildiğini kaydeden Eide, İspanya’nın bağımsızlık için oy kullanma hakkını Katalanlara vermeme hakkına sahip olduğunu belirtti. Eide, eşinin de Katalan olduğuna işaret etti.
Kıbrıs müzakereleri
Ajans muhabirlerinin sorularını yanıtlayan Eide, yeni aşamaya girilmesiyle ilgili olarak, müzakerelerde tamamlanan ikinci aşamanın tarafların kendi pozisyonlarını netleştirmek için olduğunu söyledi. Eide, bugün tarafların tüm görüşlerinin masada olduğunu kaydederek; “Şimdi gerçek anlamda müzakereler başlayacak. Farklılıkları gidermek ve ortak nokta bulunmaya çalışılacak… Bu geçen aylarda yapılandan çok farklı” dedi.
“Ortak açıklama önemli bir adım”
Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum liderler tarafından müzakerelerin başladığı 2008 yılından itibaren uzun mesafeler kat edildiğini belirten Eide, 2014 Şubat ayında Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu ile Kıbrıs Rum Yönetimi Lideri Nikos Anastasiadis tarafından imzalanan Ortak Açıklama’nın daha önemli bir adım sayılabileceğini kaydetti.
Eide; “Çok bağlayıcı (güçlü) bir açıklama. Mevcut durumun kabul edilmediğini de yazıyor” dedi.
“Bölgedeki durum, kötüye gidiyor”
Kıbrıs sorununun çözümünün artık ertelenmemesi gerektiğini vurgulayan Eide, şöyle devam etti:
“Bölgenin durumu gün geçtikçe kötüye gidiyor. Sorunların çözümsüz bırakılması için iyi bir zaman değil. Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rumlar için istikrarsız bir yapıda yaşamaya devam etmek bugün daha da tehlikeli. Etrafınızda yaşananlardan etkilenmemeyi bekleyemezsiniz”
Kıbrıs’ta hidrokarbon yataklarının de keşfedilmesiyle bir çözümün iki topluma ve bölgeye getirisinin gün geçtikçe artmakta, iki ayrı ekonominin getirisinin de azalmakta olduğunun altını çizen Eide, “Kıbrıs halkı Güney'de ya da Kuzey'de, bir sorunun var olduğunu ancak bir çözüme ve ulaşılabileceğine inanmalıdır. Pek çok taktik anlaşmazlıklar yaşandı ancak, siyasi eşitliğe ve tek uluslararası kimliğe sahip iki bölgeli, iki toplumlu federasyon istediğinizi belirten liderler düzeyinde stratejik bir antlaşma var… Dünyada çatışma yaşayan pek çok bölgede böyle bir şey yok” dedi.
Liderlerin ortak açıklamaya halen bağlı olduğuna inanıp inanmadığı sorusuna karşılık Eide, “Kesinlikle. Hiç şüphesiz… Ortak açıklama net ve çelişki içermiyor” dedi.
"İç dinamikler görüşmeler kadar zor"
“Güney Kıbrıs’taki tüm siyasi parti temsilcilerinin oluşturduğu Kıbrıs Rum Ulusal Konseyi’nin çözüm sürecini zorlaştırdığı” görüşlerinin anımsatılması üzerine Eide, “Liderlerin görüşmelerinin yanında, iç dinamikler de var. Belki de ikincisi, birincisi kadar zor bir alan” yanıtını verdi.
Eide, mülkiyet, yönetim, güvenlik ve garantiler konularında iki taraf arasında “temel” farklılıklar bulunduğu görüşleriyle ilgili olarak ise, “(Farklılıkları) Temel değil. Farklılıklar var ancak farklılıklardan çok mutabakatlar var. Fakat antlaşmazlıklar her zaman daha çok konuşulur” dedi. Müzakerelerin, yönetim ve güvenlik konularına değinen Eide, “Çözülmeyen konular gördüm ama çözülemeyecek bir şey göremiyorum” şeklinde konuştu.
İnsanların yerlerinden edilmesi
Eide, çözüm sürecinde taviz olarak insanların yerlerinden edilmesine nasıl baktığına ilişkin soruya “Bazen sorunlar teoride büyük görülebilir ancak pratikte o kadar büyük olmayabilir” yanıtını verdi.
BM diplomatı, Kıbrıs’ta bir referandumun ne zaman yer almasını beklediğinin sorulması üzerine, bir tarih vermedi ve en erken zamanda gerçekleşmesini temenni ettiğini kaydetti.
Kıbrıs sorununun çözümünün ekonomik açıdan da büyük fırsatlar yaratacağını kaydeden Eide, orta doğuda yaşanan sorunlardan dolayı bu bölgelerdeki şirketlerin güvenli yatırım ortamı aradığını ve Kıbrıs adasının önemli bir seçenek olabileceğini ifade etti.
Neden bu görevi kabul etti?
BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, ilk görüşmelerin başladığı 1968 yılından itibaren tüm girişimlerin başarısızlıkla sonuçlandığı Kıbrıs sorununun çözüm sürecinde görev alma nedeninin sorulması üzerine, bu görevi almasında etkili olan birkaç unsurun var olduğunu vurguladı.
Eide, Liderler tarafından imzalanan ortak açıklaması, Birleşmiş Millerler Genel Sekreteri’nin Kıbrıs sorununu çözmek “kararlılığı” ve Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi üye ülkeleri tarafından teşvik edilmesinin etken olduğunu söyledi. Eide, Orta Doğu’da tüm sınırların yıkıldığı bir dönemde Kıbrıs’ta bir çözümün büyük fırsatlar yaratılabileceğine inanmasının da görevi kabul etmesinde önemli rol oynadığını kaydetti.
Eide, dini liderlerle biraraya geldi
Öte yandan adadaki dini liderler, BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide’nin de katıldığı yemekte yeniden biraraya geldiler.
Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay, Rum Ortodoks Kilisesi Başpiskoposu II. Hrisostomos, Ermeni Başpisikoposu Nareg ve Maronit Başpisikoposu’nun Temsilcisi Latin Papazı George Kraj’ın katıldığı yemekte Eide yanında BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Temsilcisi Lisa Buttenheim ve İsveç Büyükelçisi Klas Gierov da hazır bulundu.
İsveç Büyükelçiliği rezidansındaki öğle yemeğinin ardından açıklama yapan BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Espen Barth Eide, “Çok iyi ve ilham verici bir toplantı” olduğunu belirtti.
Dini liderlerin adanın yeniden birleştirilmesi için süren çalışmalara desteklerini yinelediklerini kaydeden Eide, dini liderlerin toplumu ve liderleri çözüme teşvik için üzerlerine düşen önemli görevi sürdürme kararlığını sergilediklerini ifade etti.
Hristostomos: Görüşmeler meyve veriyor
Başpiskopos Hristosdomos ise, adadaki tüm etnik grupların birlikte yaşaması için başlatılan dini diyalog çalışmalarına desteklerini sürdüreceklerini, dini liderler arası görüşmelerin meyve vermeye başladığını kaydetti.
Kıbrıs’taki toplumlararası sorunun dini değil siyasi olduğunu kaydeden Hristostomos, dinlerarası ilişkilerin geliştirilmesi için Kilise’nin kapısının her zaman açık olduğunu ifade etti.
Atalay: Dinin dili siyasetten ayrı
Din İşleri Başkanı Prof. Dr. Talip Atalay da, adanın Osmanlı İmparatorluğu’nun idaresinde olduğu dönemlerde uzun bir süre dini grupların hep barış içerisinde yaşadığını, bunun yeniden başarılabileceğine inandığını söyledi.
Atalay, “Dini liderler olarak üzerimizi düşen rolü iyi belirlememiz lazım. Dinin dilinin siyasetin dilinden uzak olması lazım. Mutlaka barışın dilini, her inancın kendi çerçevesine oluşturduğu barış dilini kullanması çok önemli” dedi.
Güncelleme Tarihi: 19 Eylül 2014, 10:25