Çiğdem AYDIN
Alpay Durduran, bir zamanlar Cumhuriyet Meclisi’nin en gözde üyelerinden biriydi. Meclis’te 8 yıl süreyle ana muhalefet lideri olarak görev yapan Durduran, yanlışları acımasızca eleştiriyor, düşüncelerini korkusuzca ortaya koyuyordu.
Durduran ‘siyasetten çekildiği’ yönündeki iddialara “Yeni Kıbrıs Partisi Meclis üyesiyim” diyerek yanıt veriyor.
Diyalog muhabirinin sorularını yanıtlayan Durduran, Kuzey Kıbrıs’ta siyasetin iflas ettiğini,
Siyasilere güven kalmadığını belirtiyor.
Durduran’a yöneltilen sorular ve yanıtları şöyle:
Soru:Siyasete ne zaman başladınız, ne zaman ara verdiniz?..
Yanıt: Bir parti içinde ve mecliste 1975 yılında aktif olarak siyasete başladım.O zamanki Kurucu Meclis’e Kıbrıs Türk Mimar Mühendisler Odalar Birliği’nin temsilcisi olarak seçildim ve meclise gönderildim.1990 yılına kadar milletvekilliği görevi yürüttüm. Sekiz yıl mecliste ana muhalefet parti başkanlığı yaptım. Hiçbir hükümette de yer almadım. 1990 yılında aktif siyaseti bıraktım bazılarına göre ve 1990 yılından bu yana da Yeni Kıbrıs Partisinde görev yapmaktayım.
Makina mühendisliğinden siyasete
Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?..
Yanıt:1975 yılından önce makina mühendisi olarak görev yaptım. Hastane inşaatında makina mühendisi olarak bulundum.Özel bir şirketti.Şimdi Yeni Kıbrıs Partisi meclis üyesi olarak görev yapıyorum.
Soru:Ekonomik durumunuz nasıl?. Nasıl geçiniyorsunuz?. Ne kadar maaş alıyorsunuz?..
Yanıt: Ekonomik durumum iyiy, kötü değil. Emekli bir milletvekili olarak maaşımdan şikayetçi değilim. Tam maaşı bilmem ama sanırım 5 bin TL. Eşimde avukat olarak çalışıyor. İdare ediyoruz.
Soru:Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?. Kimlerdir? Ne iş yapıyorlar?..
Yanıt: Bakmakla yükümlü olduğum hiç kimse kalmadı. Bir oğlum vardı o da yurt dışında, kendini kurtardı.
Dostlar değişmedi
Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?. Yaşadıysanız ne tür sorunlar?..
Yanıt: Hayır yaşamadım.Hayatımı aşırılıktan uzak yaşıyorum ve sağlıkı beslenmeye çalışıyorum.
Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?. Arayıp, soran oluyor mu?..
Yanıt: Dostlarım değişmedi ilgilileri de değişmedi. Meclisten ayrıldıktan sonra da dostluklarımız kaldı. Siyasette de ülke sorunlarıyla da ilgiliyim hiç değilse yazılarımla partimin ve kendi görüşlerimi dile getiriyorum.
Sadece menfaat ilişkileri
Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?. Yanlışlar nedir?. Neler yapılmalı?..
Yanıt: Maalesef yıllar içinde siyaset iflas etmiştir. Siyasilere güven kalmamıştır. Siyasetçinin görevi olarak da sadece menfaat ilişkileri olarak algılanıyor.Yanlışlara gelince kısaca özetleyim. Çağdaş devlet modelinde kendi kendini temizleyen kurumlar ve ilişkileri eksiksiz olarak düzenlenir ve insanların zaaflarından bağımsız olarak çalışır bir sistem kurulmasına izin verilmediği için her şey yozlaşmaktadır. Bir an önce bu durumdaki devletlerin uzmanlık yardımı alarak reform ve reorganizasyona gitmeleri gerekmektedir. Bu yapılmadıkça onu bunu seçecekler de düzelecek umudu denenmiştir ve bu umudun işe yaramadığı ortaya çıkmıştır.
Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt: Kıbrıs sorunu uluslararası bir sorundur. Nasıl çözülmesi gerektiği hakkında Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliğin’e kadar tüm devletler ve kuruluşlar kararlar vermişlerdir. Bunlara uygun olarak bir çözüm bulunmalıdır. Aksi takdirde bugünkü bu durum devam edecektir.
Çözüme hazır değiliz
Soru:Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?. Değilse ne yapmalı?..
Yanıt: Ne yazık ki KıbrısTürk tarafı bu çözüme hazır değil. Türk tarafı da koroya katılarak çözüm istediğini söylüyor. Ancak çok erken bir zamanda bu çözümün olacağını düşünen bir devletin izi burada yoktur. Bu yüzden iyi niyetle hareket ettiklerine inanmak oldukça güç. Kıbrıs Türkü bunu öğrendi ki lafa değil icraata bakmak gerekir.
Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..
Yanıt: Müzakerelerde Türkiye Cumhuriyetinin burayı kontrol etmekten vazgeçip geçmeyeceği en önemli sorundur. Bahsettiğim garantörlük değil daha somut bir örnek vereyim, ben koalisyon hükümeti olmasına rağmen hiç bakanlık yapmayı kabul etmedim çünkü elçilikten bir “sektör sorumlusu” benim ülkemdeki icraatlara karar verecek ben de bundan sorumlu tutulacağım böyle şey olmaz. İşte bahsettiğim yönetme budur. Bu sorun ancak Kıbrıslı Türklerin gerçekten çözüm istemesi ve bunu talep etmesi gerekliliğinden geçer. İstek artmıştır bu gözle görülür bir gerçek ama bunu hayata geçirebilmek için Kıbrıslı Türklerde organize bir çaba yoktur.
Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?.
Yanıt:Çözüm olursa siyasete aktif olarak devam edeceğim.Ve çözüm şeklini savunacağım.
Yarın:Taner Etkin
Foto altı