İyi bir ailenin çocuğu idi. Anne öğretmen, babası ise bir otelde yiyecek içecek müdürüydü.
Kıbrıslı Türk ve yıllardır Girne'de yaşıyorlardı.
Babasından Mütevelli, birçok otelcilik etkinliğinin, küçüklüğünden beri içerisinde olmuş, turizm dünyasının cazibesine katılmıştı.
Işıltılı dünya, ona bu mesleği sevdirmiş ve kendi deyimi ile "Ben de ülkemde başarılı bir turizmci olacağım " diyordu.
Kendisine bu mesleği sevdirirken, üniversitedeki yıllarında hem okudu, hem de farklı küçük, büyük otellerde çalıştı, kendisini geliştirdi.
O artık kabuğuna sığmıyordu.
Anne ve babanın bir tanesi de olunca Kıbrıs'taki ortamından, arkadaşlarından hiç kopmak istemedi.
Hep bu topraklarda bir gelecek tasarladı.
Geleceğinde bir gün bu güzel otellerde genel müdür olma hayali vardı.
Yirmi iki yaşında, yani bundan dört yıl önce mezun olduğu zaman, özellikle ön büro da kendisini müthiş ilerletmisti.
Ön büroda bütün otel rezervasyon programlarını biliyor, iyi İngilizcesi ile misafirler ile başarılı diyaloglar kurabiliyordu.
Bu sırada İngiliz bir genç kız ile tanışmıştı.
Onlar da çalıştığı otele tatile gelmişlerdi.
Bilenler çok iyi anlar, bu dostluklar kısaca aşka, oradan da sevgiye dönüşme ihtimali vardı.
Öyle de oldu; kız ile üç dört gün sonra alevlenen bir maceranın eşiğine gelmişti.
Hisleri onu sonuna kadar kovalamasını söylüyordu. İngiliz kız akıllı ve güzeldi.
İngiltere'nin Kent bölgesinde yaşıyordu. Güzel bir şirkette muhasebe elemanı idi. Ailesi de Kıbrıs’ın güzelliklerine aşık olmuş, bizim oğlanı da beğenmişlerdi.
Bizim oğlanın ailesi çok da sıcak bakmıyordu bu ilişkiye. Oğulları ansızın onları bırakıp gidebilirdi. Bu düşünce ile evlatlarına bu ilişkide maddi, manevi destek olmadılar.
Turizmci oğlanın, okul bittikten sonra hayalleri devam ediyordu. Turizm ve Otelcilik masterine yazıldı. Hem bu süreçte belki kızı yanına alacak, hem de para biriktirecek, belki de turizmde ilerleyecekti.
Bir gün "Hocam benim resepsiyon müdürü olmam gerekirken, dıştan birisini getirdiler, hem benden iyi değil, hem de üniversite mezunu da değil çalışmaya Güneye gideceğim” dedi.
O kadar yol gideceksin, kolay değil dedim, “olsun” dedi. “İki katı daha fazla ücret alacağım” diye de ekledi.
Üzülmüştüm açıkçası. Yapacak bir şey yoktu.
Kızı sorduğumda, "Hocam onun beş yıllık kontratı var o gelemez diye eklemişti. "Ne olacak peki? Ben biraz para kazanayım sonra onun yanına İngiltere'ye gideceğim” dedi.
O gün gelmişti
Ailesi de bu süre içerisinde ilişkilerine daha sıcak bakmaya başlamıştı. Her gün Rum Kesimine geçen evlatlarına artık İngiltere'ye gitmek daha cazip geliyordu.
"Hakkını helal et hocam, benden bu kadar" dediğinde aklıma diğer gençlerimiz gelmişti.
Kim bu adaya sahip çıkacak?
Bizden sonrası var mı?
Barış, umutlar, tanınma, ekonomi, dolar
Euro, Pound, gelecek kaygısı...
Bilmiyorum, kafam gerçekten de çok ama çok karışık.
Bizler bile bu sorulara cevap bulamıyor iken, nasıl bir ruh halinde bu topraklara sahip çıkabiliriz?
Kolay mı? Bu gençleri adada tutmak, tüm siyasilerin birinci önceliği olması gerekli.
Artık siyaset, gerçekten de bu ülkenin geleceği üzerine kurulmalı.
Siyasete girenler kendi çıkarlarını bir tarafa koyarak, şahsi menfaatlerden uzak devlet, ülke gailesi gütmeli.
Siyaset bir meslek değildir. Siyaseti yıllardır ekmek kapısı görerek, yirmi yıl, yirmi beş, otuz yıl o koltuklarda olanlarda değil kabahat.
Orada o kadar yıldır seçilip, yine onlara o koltukları laik görenlerde.
Şimdi de yeni bir polemik başladı. E biz seçmiyoruz ki . Kıbrıslı Türkler değil seçen, buralara 74 sonrası gelip de oy kullananlar, daha sonra vatandaş yapılanlar seçiyor. Polemik bu. Siyaset bu sisteme göre kurgulanmış. Al gülüm, ver gülüm.
Bu düşünce doğru ise zaten yolun açık olsun Sevgili öğrencim, çok uzak değil, bizim evlatlarımız da senin yolundan gelecek. Bundan emin olabilirsin.
Kim kaybedecek bu üç günlük dünyada? Eminim ki bu güzel ülke dediğinizi duyar gibiyim.
Foto altı: ‘Artık siyaset, gerçekten de bu ülkenin geleceği üzerine kurulmalı’
Bu ülkede hayallerini asla ama asla gerçekleştiremezsin!!!! Sen bir tarafta hayatin için savaşırken, diger tarafta adamlar yangelip yatiyor ve herseyi yapabilecek gücü buluyor????? Asla olmaz gercekten Asla olmaz.....