banner564

Hastalık korkusu

Hayvanlarla iç içe yaşayan Tuzla halkı, mandıraların taşınması konusunda hükümetten yardım bekliyor

Hastalık korkusu
banner598
Sonuç CEVİZCİ
Diyalog TV’nin gündem yaratan programı Halk Meclisi’nin geçen haftaki durağı, Gazimağusa’nın Tuzla köyü idi… Tuzla Spor Kulübü’nde gerçekleştirilen programda bölgede yaşanan sorunlar konuşuldu. Ağılların hala köy içerisinde kalması köylünün en büyük sıkıntısı. Hayvanlarla iç içe yaşadıklarını söyleyen ve hastalık korkusu çektiklerini söyleyen bölge halkı bu konuda hükümetten yardım istedi.
Diyalog Medya Grubu Genel Yayın Yönetmeni Reşat Akar ile Diyalog TV Haber Müdürü Aytuğ Türkkan’ın moderatörlüğünde canlı olarak yayınlanan programa; CTP Milletvekili Erkut Şahali, UBP Milletvekili Zorlu Töre, DP Genel Başkan Yardımcısı Kenan Akın, Mağusa Belediye Başkanı İsmail Arter ile Hayvancılar Birliği Başkanı Mustafa Naimoğluları ile bölge halkı katıldı. 
Programda söz alan konuşmacıların görüşleri şu şekilde oldu:

İbrahim Umay (Tuzla Muhtarı): Sorunlar var ama işler de yapılmış ve yapılıyor… Bölgemize ilk ve ortaokul açılması için çalışıyoruz. 7 bin civarında bir nüfus var, okul istiyoruz buraya, bu konuda imza topluyoruz. Belediyemizin ilgisinden memnunuz, sıkıntıların giderilmesi için çalışmalar yapılıyor. 5-6 ayın içinde her şeyin yoluna gireceğini düşünüyorum. En büyük sorun köy içindeki mandralarımızdır. Hayvancımıza yer verilsin, alt yapısı olsun. Gençlerin arsaları yakın zamanda açılacaktır. Kaymakam ile görüştük.” 

Osman Yolun 
“32 senedir mandıra istiyoruz. Kim geldiyse yapacağım dedi ama yapmadı. Köyün içindedir mandıralarımız. Tüm köylere arsa verdiler çocuklara bize neden vermiyorlar? Taş ocaklarına, gece kulüplerine yer vardır mandıralara mı yer yok? Sanayi bölgesi açtılar Güvercinlik ovasında çocuklara arsa vermediler. 60 gündür süt parası alamıyoruz. Kuraklık bölgeleri henüz açıklanmadı.

Ahmet Yarseven
“Tepe alanını antikalar diye kestiler hayvancılara yer kalmadı. Hayvanların çıkıp otlayacağı yer yok. Gelen arabalar içine girer. Bu insanlara biraz alan yaratılırsa daha iyi olur. İçeri girdiğin zaman polis çağırıyorlar.” 

İbrahim Nizamoğlu:
“42 yıldır burada yaşarım evimin halen koçanı yoktur. Gelmiş geçmiş bütün bakanlara söyledik bizim malımız ne olacak. Güney de gösterir Türk malı var % 10’u varlıklıdır bu tarafta da insanlara malını vermezler. 20 senedir inekçilik yaparım mandıramı kimse vermedi. Benim oturduğum yerin kocanı yok. Ne olacak böyle? Eroğlu memleketi paylaştı. Arkadaşım polis oldu 5 milyar maaş alır bana 2 bin 200 TL yaptılar emekli maaşımı. 150 tane hayvanım vardı kaldı 70 tane. Oturduğum mandıranın kağıdı yok ne olacak benim halim? 

Hüseyin Olgunay: 
“60 gün bu hayvancı süt bedelini alamadı. 1-15 Mart ödendi sadece. Elektrik Kurumu 8’inde yazar faturayı 495 TL olunca elektriği keser. Hayvanların hastalık parasını alamadık. Et pahalıdır diyorlar hayvancının üzerine atarlar suçu. Mandırada hayvanlar ucuzdur 15 lira kilosu alır kuzuyu 50 TL’ye satar insanlara. Hayvancı battı gitti pahalılıkta. Hükümet edenler sürtüşmeyi bıraksınlar herkes perişan oldu. Yollara döküleceğiz artık. Hayvancının bankada çekleri geri döndü. Nasıl evini geçindirecek ki hayvanına bakacak, borcunu ödeyecek.”

Mehmet Bada:
“Köyümüz çok fazla şikayeti olan bir yer değil. Fakat 7 bin civarı nüfusu olan bir köyün bir futbol sahası yok. Tuzla’nın ilkokulu yok. Bunların giderilmesi önemlidir bizim için. Kıbrıs meselesi konularını konuşmak boş çünkü formalite oldu artık. Bu işi sadece ABD çözer muhtemelen o da bu işin bu şekilde devam etmesini ister. 

Hüseyin Turan:
“Hayvancı köyün içinden çıkarılmadı. 2,5 mile sürmeye kalktılar bizi arkadaşlar gitmedi. Mandırası olup da hayvanı olmayan insanlar var. Kötü bir durumda hastalık saçar mandıralar. Yaz da pire, sinek haşereler gelir. Limanda bir kaza oldu köprü çöktü ve perişan halde yolladılar bizi Palm Beach’e. Yıllarca vergi ödedik liman tamir edilmedi. Mazot katkı payları kesildi. AB yardım eder balıkçıya verilsin verilmez. Hiç bir faaliyet yok, kontrol altında yatırım yok. Bu köye hiçbir yatırım yapılmadı. Avın katliamı en fazla bu sularda, göllerde ilaçlamalardadır. Kekliç, turaç ve diğer av hayvanları tükeniyor. Sinekler tüketilecek diye av hayvanları katliam ediliyor. Enginar bahçelerinde verilen hormon ilaçları doğada katliama neden oluyor.

Derviş Ahmet Güvenir:
“Bizi idare eden 50 milletvekiline söylüyorum: 2001 yılında ki iş yapmama yasası getirilmişti. Acaba bu iki iş yasası yürürlükte mi yoksa kalktı mı? Malesef kalkmadı sadece fakir ve yoksul kimselere kalktı, bizi idare eden 50 milletvekilinin birçok ferdi hala daha iki iş yasası üzerinde devam etmektedir. Kendileri feshettiler bu yasayı. Bunun hesabını kim verecek?”
 
Zeki Taçsoy:
“Acaba bir KKTC klasiği mi olacak seçimlere yaklaşıldı diye mi köyümüze sözler verildi. Yoksa güzel gelişmeler göreceğiz. Merak ediyorum gerçekten verilen sözler tutulacak mı?” 

İsmail Arter (Gazimağusa Belediye Başkanı):
“Hayvancılık ve ödemeler konusunda problemler var. Yerel idarelerin konusu olan çevre temizliği konularında Tuzla’ya da özeni gösteriyoruz. Hayvancılık bölgelerinin oluşturulması yerleşim alanları içerisinde mandıraların bulunmasının sıkıntılarını biliyoruz. Ağıl sahipleri dertli. Ekonomik sıkıntıları var bir de yer sorunu yaşıyorlar. Ülkemizde hayvancılık bölgelerinin oluşturulması sadece belediyelerin görevi değildir. Kaymakamlık ve İçişleri Bakanlığı hayvancılık dairesi konu içerisinde olan makamlardır. Mağusa Belediyesi hudutları içerisinde planlanmış bir hayvancılık bölgemiz var Larnaka yolu üzerinde. Bu teklifi de yaptık yer verirsek sorun çözülür mü diye ancak köye uzak olması açısından sıkıntı oldu. 

Ahmet Köleoğlu: 
“Öğretim görevlisiyim. Tuzla’nın en büyük problemlerinden birisi 800 kişilik eski Tuzla ile yeni gelen 6 bin kişilik Tuzla entrege olamadı. Nüfus göstermelik olarak duruyor. Tuzla’ya ilk girdiğimizde karanlık alanı aydınlatamadık, karanlık bir köye giriyorsunuz. Tuzlalılar camiyi kendilerinin hissetmiyorlar. Cami eski eser tarihi aslanların olduğunu yaşlı hurma ağaçlarının olduğunu cüzi bir maliyetle orası aydınlatılırsa köyden bir eski eser çıkar. 75 ülkeden misafir öğrenciler var mandıraya sıfır yurtlarda kalıyor. Sıfır noktasında hastane var. Bu öğrenciler ülkelerine gittiğinde kokulardan bahsedecekler mi acaba? Maalesef Tuzla’da bir by pass yolu yapıldı üniversiteden hastaneden Tuzla’ya gelen yol. Bu yol eskiden sanayi bölgesinin arkasıydı. Kavşaktan hastane çemberine kadar 450 metredir. Bu çift şerit anayola 14 tane tali yol çıkar. Bu yol ölüm yoludur, kazalar oluyor. Bariyerler konuldu yola biri atılmasın. Kaç kere dile getirdim sonuç alınamadı.” 

Osman Yolun:
“4 bin dönüm arazimiz vardır kıraç. 700 dönümde başka yerde kıraç. Niçin tuzla toprakları peşkeş çekiliyor, hayvancıları çöplük tepesine atacaklar. Ne suyu var ne başka bir şeyi. İnsanlar o bölgelere ev yaptı oturur. Başka bölgelerden gelenler mandıra diye ev yapar bölgemizde. Topraklar sadece köylüye kiralanır diyorlar. Ama başka yerden insanlar var. Gölde sinekler dolu mandıralardaki sinekleri görüyorlar.

Şinasi Konur:
“Mağusa’nın bir bölgesiyiz biz. Bölgemizin birçok sorunları var. Kıbrıs sorunu bizi ilgilendirmez diyen arkadaşlar var. Bizi ilgilendirmiyorsa neyin tartışmasını yapıyoruz? Hellim mi, mandıra mı para mı ne alacağız. Eğer bizim burada bekamız sıfırlanırsa kim neyi alacak. Zamanın Annan Planı diye bir plan çıkardılar. O planda halkı aydınlattıydı bazı arkadaşlar. Neleri alacağımızı neleri kaybedeceğimizi. Bu görüşme sürecinde neler gidecek elimizden neler kalacak? Halkın çekeceği sıkıntılar ıstıraplar ne olacak?

Mustafa Yolum: 
“1994 yılında Maliye’ye mandıramın kirasını öderdim. Bize dediler ki yasa geçti koçan verilecek icar alamayız. Gereken işlemleri yaptık o yıldan beridir KKTC’yi parselledik ama bir dönüm yeri alamadık. Bana dediler ki iş yeri olarak veririk. Hayvanlarımı da sattım oğluma iş kurarık diye daha beklerik. Beş tane hayvanım var şu an. Bize devlet geldi yer gösterdi de çıkmadık mı? Atış poligonunda birkaç arkadaşımıza yer verdiler güzel ama niçin bütün hayvancılara yapmadılar. Yanlışlıklar çok. Süt taşımacılığı yaparım iki defa günde Erenköy’e giderim. Her zaman bir 15 çıkar 3.15 içerdedir. Paran var yok süt gidecek. Bu yetkililer duymaz mı bunları neden düzelmez hiç bir şey? Yerel hükümet kim gelirse gelsin vurdumduymazlık içerisindedir.”

Kemal Ergenekon: 
“Bizi enfazla ilgilendiren çocuklarımız, yarınımızdır. Çocuklarımızın bir geleceği yoksa bizde yokuz. Çocuklarımızın bir ilkokulu, ortaokulu, lisesi yok. Çocuklar Mağusa’ya gidiyor. 10 dakikalık yol ancak canları avuçları içerisinde yarım saatte gidiyorlar. Okula gidiyor 8’de çıkıyorlar saat 1’de teneffüsleri çıkarın çocuklar dört saatte ne öğrenirler? Öğretmen sesini çıkarmıyor der versin ve para alsın diye.” 
Özel Yücedağ:
 “35 yıldır Tuzla’da yaşarım her yerinde sorun vardır. Yollarından, sularından, arazisinden, hayvancılık halen köyün içerisindedir. Bu memlekette 74’ten bu yana hepsimiz beraber yaşıyoruz, yurt dışında yaşayanlar vardır ancak Kıbrıs’ta gelmiş geçmiş bütün yönetimler kendi yanında olmayan partilileri dışlıyor. Arsa, arazi, iş yok. Bunlar son bulmadıkça huzur içerisinde yaşamaya elverişli olamaz bu ülke. Defalarca mandıra istememize rağmen verilmedi. 2,5 milde veya Mutluyaka’ya vermek istediler. 

Mustafa Naimoğluları (Hayvancılar Birliği Başkanı) 
“Elektrik alt yapı, su sorunu, ağıl sorunları var. Öncelikle ülkenin bütün yerlerinde aynı mesafede olunması gerekir, bunun hedef olunması gerekir. Alt yapıların eksikliği hayvancıya ve insanlara ızdırap çektiriyor. Altyapı yapmak çok değildir. Gücümüzü topraktan alın terinden alıyoruz. Bu ülkede üretilen ürünlerin pazarlanabilmesi için ne yaptılar? Özellikle Ticaret Odası. Hellimi patatesi dışarıya götürmek için ne yaptılar. Köyde üretim yapan insanlara çare bulunmuyor. Et konusu gündemde, bir kooperatif daha kuracağım. Hayvancılık, et, süt pazarlama kooperatifi kuracağım. Mezbahayı alıp gıda güvenliğine uygun halka et satabilmek için irade koyuyoruz. Siyasilerden bir beklentimiz kalmadı. Hükümet edenler yalan söylemekten başka bir şey yapmıyor. Mart ayında küçük baş hayvancıyı ödeyeceksiniz dalga geçiyorlar para yok. Ne oturuyorsunuz o zaman o makamlarda. Et fiyatına gelince güneyi süt fiyatına gelince Türkiye’yi gösteriyor. Hangisine uyalım iki arada bir derede kaldık. İşine geldikleri gibi kıvırıyorlar. Asgari ücretlide et yesin süt içsin. Yem fiyatlarını aşağa çeksinler, elektriği, mazotu zamlamayacaklar.”

Zorlu Töre (UBP Milletvekili):
“700 nüfuslu Tuzla köyü bugün 7 bin nüfusa sahip. Tuzla sınırları arttı. Belediyeler, hükümetler sorunları çözmek için çaba sarf ediyorlar. Köyde 7 tane hayvancıya yer verilmemesi uzun sürmemeliydi. Bazı şeyler çok kolay yapılabilir, bazı sorunları da zamana yaymak gerekiyor. Kıbrıs meselesi fevkalade önemlidir. Rumların Maraş dediği bölgeye, Mormenekşe, Tuzla, Yeniboğaziçi, Mutluyaka içine giriyor. Anastasiadis bu bölgeleri verirseniz Maraş’ı iade etmiş olursunuz diyor. Yiğit Bulut’un vilayet olma söylemi yanlış söylenmiştir. Bu sözler üzerine kimse Türkiye düşmanlığı yapamaz. Adam burada ne olduğunu bilmeden fikrini dile getirdi, yanlış bir söylem oldu. Arazilerinize, köyünüze, tarlanıza sahip çıkın. Kıbrıs meselesi masalını 50 yıldır dinliyoruz. KKTC dvleti var, güvenliğimiz de var Türk Silahlı kuvvetleri sağlıyor. Bazı şeyleri ifade ederken Türkiye’yi kimse düşman gibi gösteremez. Devletimizi egemenliğimizi koruyalım ancak ileriye böyle bakabiliriz.”

Kenan Akın (DP Başkan Yardımcısı): 
“Süt paralarının uzun süre ödenmemesi, tarıma destek verilmemesi, plansız programsız bir şekilde tuzla nüfusunun artması, problemleri çoğalttı. Yapılan imarlaşmalar kesinlikle yapılmaması gerekirdi. Koordinasyon ofisine belirli gençler hayır demiştir. Türkiye düşmanlığını koordinasyon merkezinin biz yönetilmeyeceğiz diye karşı çıkıldı. Tüm insanların sağlıklı yaşam merkezinin kontrolü Türkiye tarafından gelen yetkililer tarafından yapılacaktı. Maalesef gençliğin bugünkü spor ihtiyaçlarını hayata geçirecek merkeze karşı çıkıldı. Hükümet her konuda hantal durumdadır. Üreticinin bu kadar ses çıkarmasına rağmen, ürününü tüketecek modelleri siyasi çıkarlar nedeniyle heba ediliyor. Bu ülkede parasız, parayla yapılmayacak çok şey vardır. Yeter ki bu ülkenin imkanlarının ortak paylaşarak yapalım. 

Erkut Şahali (CTP Milletvekili): 
“Tuzla, içerden baktığınızda köy, dışardan baktığınızda şehir içinde şehirdir. Hem köylerde yaşanan sıkıntılar hem de şehirde yaşanan sıkıntılar bu köyde yaşanmaktadır. Hayvancılık bölgesinin organize olamamasının nedeni kötü yönetim olabilir ama diğer sebebi de antik engomi kenti üzerine kurulması hasebi ile görünür görünmez bir çok noktasının sit alanı olmasıdır. Kısıtlayıcı bir faktördür. Toprak koruma yasası bu ülkede çıkarılmamıştır ve pek çok tarım arazisi yerleşim haline dönüştürülmüştür. Şehir planlamaya uygun olarak bu şehirlerin açılması mümkün olabilirdi. Yaşanan pek çok sorunun temelinde iyi yönetememeden kaynaklanıyor. 74’ten itibaren devlet yönetme deneyimini kazanarak bugünlere ulaştılar ancak bu deneyimler maalesefler olumlu sonuçlar çünkü gerçek anlamda yönetme istekliliği olmadı olduğu zamanlarda da irade olmadı. Çünkü Türkiye’yi hep yanı başımızda hissettik. Zaman zaman bırakın biz burdayız diyerek, zaman zaman kaynaklardan yoksun kalarak siz halledin yöntemi ile doğru şekillenmedi. Küçük toplum olmanın getirdiği dezavantajlarda eklendiği zaman tanıdıklara özel muamele, partizanlık uygulamaları adil olmayan bir düzenin kurulmasına yol açtı. Bir diğer hastalığı popülizmdir. Kimsenin huzurunu kaçırmayalım bir sonraki seçimde bulunsun düşüncesi örnektir. Bu ülkede tarımsal desteklerin memurlar tarafından paylaşıldığına dair iddialar vardır. Devlet doğrudan destek ödemesi yapmıyor. Sadece üretmek değil pazarlamada da çalışmalar yapası gerekiyor devletin.”

Güncelleme Tarihi: 09 Mayıs 2017, 09:43
YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474