Çiğdem AYDIN
Gülsen Bozkurt, Toplumcu Kurtuluş Partisi’nden (TKP) milletvekili seçilmiş, bir dönem de Sağlık bakanlığı yapmış, deneyimli bir doktor. Bugünkü siyasetin hiçbir şekilde umut vermediğini belirten Bozkurt, özellikle gençlerin yaşadığı sıkıntılara dikkat çekti.
Siyasilerin ülke sorunlarına yönelik herhangi bir proje üretmediklerini belirten Dr. Gülsen Bozkurt “her şey popilizm üzerine kuruluyor”dedi.
Toplumun en ciddi sorunlarının başında gençlerin yaşadığı işsizlik ve ilgisizliğin yer aldığını ifade eden Bozkurt “adaletten yoksun bir şekilde istihadam yapılmaya devam ediliyor. Personel alınırken hiç riyakata bakılmıyor. Nitelikli, riyakatlı gençler küstürülerek bu ülkeden bu şekilde göçe zorlanıyorlar” sözleriyle tepkisini dile getirdi.
Dr.Gülsen Bozkurt, Diyalog’un sorularını şöyle yanıtladı:
Soru:Siyasete ne zaman başladınız ne zaman ara verdiniz?
Yanıt: 1993 yılında siyasete başladım. TKP’nin kadın kotasından siyasete girmiş oldum. O dönem Thalassemia mekezinde sorumlu idim. Kliniksel hekim olarak Thalessemia’nın önlenebilmesi için çalışmalar yapıyorduk. 1993 yılında Toplumcu Kurtuluş Partisi’nden (TKP) teklif aldım ve hiç aklımda olmamasına rağmen hazırlıksız bir şekilde seçime girdim. Seçimler oldu kazandım. TKP’den 5 vekil çıkarmıştık yüzde 13 oyla. Bunlardan biri ben diğeri Mustafa Akıncı ve İbrahim Koreli idi.
Meclis’te idari ve sosyal işler komitesinde görev yaptım ve burada yasaların nasıl geldiğini, nasıl gittiğini öğrendim. AB temaslarımız oldu. 1997 yılında Aile Yasası’nı meclisten geçirdik.
Biz o dönem mecliste üç kadın vekili idik ve erkek egemen bir toplumda ve mecliste gözler hep bizim üzerimizde oldu. ‘Bunlar şimdi ne yapacak’ diye bizleri denetlediklerini hissettim.Ve aynı dönemde ne yazık ki meclise ziyarete gelen kadın örgütleri de bizlerin odalarını düz geçip doğrudan meclis başkanını ziyaret ediyorlardı. Bu da beni üzen konulardan biri olarak hep aklımda kalmıştır.
1998 yılının sonunda seçime bir daha girdim O dönem TKP vekil sayısını 5’ten 7’ye yükseltti. UBP ile koalisyon kurduk ve 3 bakanlık TKP’ye düştü. Akıncı Başbakan Yardımcılığını almıştı ben de Sağlık Çevre ve Sosyal İşler Bakanı oldum. Sağlık her zaman sorunları çok ama bütçesi az olan bakanlıklardan biri oldu. Sağlıklı toplum ekonominin kaldıracıdır ve koruyucu hekimlik önemlidir. Ben hep bu mantıkla hareket ettim ve bu yönde ciddi projeler ürettim.İnsanlar hasta olmadan korunmalıdır. Bu kapsamda “sağlık master planı” hazırladık.
Sağlık master Planı uygulanmadı
Yanlız ne yazık ki her gelen bakan yeni bir sistemi tartışmaya açtı. Oysa bugün Türkiye’de sağlık konusunda yürütülen politika bizim hazırladığımız “sağlık master planı”nın aynıdır. 2001 yılında hükümet bozuldu. 2003 yılına kadar vekillik yaptım. 2003 yılında Barış ve Demokrasi Hareketi’nden (BDH) aday oldum ve 13 tercihle seçimi kaybettim. 2010 yılında da yeniden TKP’den Lefkoşa Türk Belediyesi’ne adaylığımı koydum. Bir kere Kıbrıs’ta yerel yönetimlerde hiç kadın yok. Ve ben sağlıkçı bir kadın gözüyle, çevreye büyük bir saygı ile adaylığımı koydum ve sosyal demokrat bir parti olarak görüşlerimizi paylaşmak istedim. Benim şehir deyince ilk aklıma gelen sokakların pırıl pırıl olduğu, yeşilin bol olduğu bir yer hayal ediyorum. Ama yaşadığımız başkent, bir köy imajının dışına çıkamadı. Kirli ve beton bir kent, eski eserlerine sahip çıkmayan bir kent oldu.”
Mesleğe dönüş yaptı
Soru:Siyaset öncesinde ne iş yapıyordunuz, şimdi ne yapıyorsunuz?..
Yanıt: Ben doktordum ve adadaki ilk hematolog da benim.Şu anda da hekimliğime devam ediyorum.Bir labaratuvarım vardır.
Soru:Ekonomik durumunuzdan memnun musunuz?
Yanıt: Ben çok zengin olmayan memur bir ailenin çocuğuyum.Ve bugünün koşullarında memleketin halie de bakılırsa orta derecedir diyebilirim.Şu anda Bakanlıktan emeklilik maaşı alıyorum ve dediğim gibi işime devam ediyorum.
Soru:Bakmakla yükümlü olduğunuz kimseler var mı?.
Yanıt: Ailemiz vardır ve evin ortak bütçesi vardır. İki çocuğumuz var geç de olsa onlarda çalışmaya başladılar ama mevcut koşullarda aile desteği şart.
Soru:Son zamanlarda ciddi bir sağlık sorunu yaşadınız mı?.
Yanıt: Hayır yaşamadım bunu tahmin ederim ki gıda,beslenme yönünden dikkatliyimdir, Sigara kullanmam bir de tabi genetik faktörler önemlidir.
Soru:Siyasetten ayrıldıktan sonra dostlarınızın size karşı ilgisi değişti mi?.
Yanıt: Dostlarım hiç azalmadı halen birçok insan beni gördüğü zaman ismimle hitap edecek kadar yakındır. Ama bu durumun siyasetle mi yoksa mesleğimle mi alakası var onun ayrıdına varmış değilim. Ama şunu da eklemeliyim ki benim anladığım toplum beni hekim olarak görmek istiyor.
Ülkenin her yanı çöplük
Soru:Bugünkü siyaseti nasıl buluyorsunuz?. Yanlışlar nedir?. Neler yapılmalı?..
Yanıt: Bugünkü siyaset malesef hiçbir şekilde umut vermiyor.Bir defa siyasetçiler ülkenin sorunlarına yönelik bir proje üretmiyor.Her şey popilizm üzerine kurulmuş.Toplumun en ciddi sorunlarının başında gençlerin yaşadığı problemler vardır.Adaletten yoksun bir şekilde istihadam yapılmaya devam ediliyor. Personel alınırken hiç riyakata bakılmıyor.
Nitelikli, riyakatlı gençler küstürülerek bu ülkeden bu şekilde göçe zorlanıyorlar. Bu noktada hükümetler bir çalışma yapmış değilleridir. Bir partinin ucundan tutmayan nitelikli ve riyakatlı çocuklar ne yazık ki bizim ülkemizde mutsuzdurlar. Geçmişte yapılan hataların sonucu budur.Gelinen noktada gençler iş bulabilirlerse düşük ücretlerle çalışıyorlar.
Kadına yönelik statüyü güçlendirmek adına ciddi politikalar yok. Ama sol partilerde biraz daha farklı sağ partilerde hiç yok. Oysa demokrasilerde kadının rolü büyüktür. Bu yönde şu anda genç vekil Doğuş Derya dışında mecliste kimse ses vermiyor.
Ve çevre tahribatı tüm hızıyla sürüyor. Son derece bilinçsiz bir şekilde çevre talan ediliyor.Ülkenin her yanını kaplamış çöplükler var. Toprak ve su bilinçsizce kullanılıyor ve buna bağlı kanser oranlarının artış göstermesi de kaçınılmaz oluyor.Sıcak ve güneşli bir ülkede yaşamamıza rağmen hala temiz enerjikonusu gündeme gelmiş değil.
Çözümü arzuluyorum
Soru:Kıbrıs sorununun çözümü konusunda ne düşünüyorsunuz?..
Yanıt: Çok arzu ettiğim birşeydir çözüm olması. Bugünkü söylemler de biraz umut vericidir.Kalıcı ve uluslararası hukuk alanında kabul gören bir çözüm arzumuzdur. Hayal kırıklığına uğramadan iki eşit federal bir sistem de uluslararası hukukun kabul gördüğü bir noktada yerimizi alırız inşallah.
Soru: Kıbrıs Türk tarafı çözüme hazır mı?..
Yanıt: Sn.Eroğlu Annan Planına hayır diyen bir siyasetçi. Şimdi Cumhurbaşkanı makamında oturan da odur. Son zamanlarda yaptığı ılımlı açıklamaları olumlu bulmakla beraber bu çözümü ne kadar yürekten istediği ile ilgili şüphelerim var. Yoksa Kıbrıs Türk toplumu çözüme hazırdır.
Soru:Müzakerelerde en önemli sorun ne olacak? Ve bu nasıl çözülebilir?..
“İki taraf içinde önemli konular vardır. Her iki taraf kendi persfektinde olaya bakarsa öyle.Bizim persfektimize göre toprak ve güneyden kuzeye aktarılacak nüfustur. Rumlar açısından ortak federal bir devlette yetki paylaşımı diye düşünüyorum.
Soru:Çözüm olursa siz ne yapacaksınız?..
Yanıt: Ben bir birey olarak mesleğimi icra edeceğim. Katkım olacak bir konu olursa tecrübelerim doğrultusunda gönüllü olarak katkı koymaya hazırım elbette.Artık politikada gençler daha aktif olmalıdır.Siyaset konusunda bilinçli gençler görevi devralmalıdır.
Yarın:Vedat Çelik
Güncelleme Tarihi: 21 Nisan 2014, 00:01