Lapta bölgesi tesisleri:
Büyük bir üzüntü duyduğum geçmişte bu bölgede özellikle gençlik yıllarımda emek verdim Lapta bölgesi tesislerinin neredeyse %90’ı kapalı durumda. Aslında açık ; ancak turizim anlamında bu bölgedeki tesislerimiz devlet tarafından adeta unutulmuş ve kendi kaderine terk edilmiştir. Bu tesislerin süratle hayata geçirilmesi ve buradaki unutulan yatak kapasitesi devlet yetkilileri tarafından hangi koşulda olursa olsun desteklenerek uzun vadeli düşük faizli hatta sıfır faizli finansmanlar verilerek bu güzide tesislerin tekrardan pasif durumdan aktife dönüştürülmesi gereklidir. Güncel turizm standartlarına sahip çıkarak hem bölge halkına hem de turizim sektörüne tekrardan bu tesislerin katkı koyması en önemli beklentilerim arasındadır.
Buradaki yatırımcıların adeta destinasyon olarak Lapta bölgesinin geneline kurumsal bir kimlik yaratılamadığından dolayı ; buradaki tesisler sadece yazın toplam yatak kafeslerini %20 -25 doluluklar ile ayakta kalmaları kesinlikle beklenemez. Devlet yetkililerine çağrım ; mevcut yerel yönetimlerle oradaki turizm tesisleri sahipleri ile acil önlemler masası oluşturmaları gerekliliği. Bu güzel tesislerin mutlak surette bir yıla yayılan tanıtma ve pazarlama faaliyetleri ile birlikte tekrardan hayat bulmaları sağlanmalıdır .
Yanlış anlaşılmasın bunlar bir eleştiri değil oradaki yatırımcılardan aldığım geriye dönüşler ve kendimce yaptığım yorumlar. Bir gerçek var ise; turizm meşalesinin ilk olarak yanmaya başladı bu bölge kim ne derse desin bugün yaşadığı bu terk edilmişliği kesinlikle hak etmiyor.
Turizm rezervasyon portallarının etkisi ?
Şimdi isimlerini vermek çok doğru olmaz ancak özellikle Lapta , Alsancak, Karşıyaka hatta doğu bölgesinde Esentepe , Bahçeli , bölgelerinde inanılmaz derecede internet üzerinden villaların apartman dairelerinin kiralandığı ve bu yerlerin çoğunun yabancılar tarafından işletildiğini herkes biliyor. Hal böyle olunca eskiden bu bölgeye turist olarak gelen kişiler bu yukarıda bahsettiğim otellerde kalmak yerine belki kendilerini daha cazip gelen fiyatlarla aileleriyle birlikte gelip konaklamaktadırlar. Böylesi bir yapı yine genel olarak turizim sektörüne katkı koyuyor mu ? koymuyor mu ? orasının yorumunu sizlere bırakıyorum. Ancak devletin kasasına para giriyor mu sorusuna vergi anlamında kesinlikle tek bir TL’nin girmediğini söyleyebilirim. Genel ekonomiye katkısı var mı evet var ama kontrolsüz ve gittikçe çoğalan bu tarz konaklama yöntemleri mutlak surette bölge halkına istihtam olarak ayrıca Turizm anlamında konaklama anlamında ciddi zarar vermektedir.
Girenin Doğu bölgesi
Karakum ve Çatalköy bölgesindeki tesisler güneyli komşularımızı kıskandıracak seviyede disko yani clublar barındırmakta. Eskiden çocuklarımızın güneyli Clubları tercih ettiklerini hatırlıyorduk. Son birkaç yıldır bu akış tamamı ile güneyli komşularımızın gençleri bile geceleri ve hafta sonları buralarda gelip eğlencenin tadına varıyorlar . Sebebi gerekçesi buradaki kitaplar gerçekten de güneydeki kitaplara nazaran daha bir üst seviyede ve hizmet anlamında çok daha ucuz. Bu bölgedeki beş yıldızlı tesisler ve doluluk oranları Girne tesislerine göre daha bir yüksek. Ancak onların da aylık doluluk oranları %40-45 arasında bir seviyede ne yazık ki. Bazı tesislerin % 75-80’i yakaladığını görüyoruz ancak bunlar da özellikle bayram sonrası ve bu günümüze kadar ki olan yüksek sezonun getirdiği doğal bir sonuç. Gönül arzu eder ki bu kadar çok şahane tesislerin yapıldığı Girne bölgesindeki tesislerimiz bu kaliteyi yansıtacak doluluk oranlarına yıllık bazda en az %55 - 60 oranlarını yakalayabilsin . Ne yazık ki mevcut koşullarda buna ulaşmak çok zor.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti turizm destinasyon pazarlaması mutlak surette acilen gözden geçirilmesi gereken en önemli faktör olarak karşımızda duruyor. Ülkenin bütün siyasi ve iç dünyası bilmelidir ki bu ülkenin geleceği esasen turizm sektörünün hayat bulması ile doğru orantıda…
Turizm hayattır