banner564

Gelecek kaygısı ve ülkem

İsmet Esenyel - yorum

Gelecek kaygısı ve ülkem
banner598

Güzel, küçücük bir ülkem vardı benim.
Herkes birbirini tanır,  mutlaka ucundan, köşesinden kimden olduğunu çıkarır ve "hısım akraba” olurdu.
Benim çocukluğum "sen kimin oğlusun?" sorusuna aldığım cevapla geçti. 
"Bizim Mustafa'nın, Esenyeller"
Babamın Müzisyenliğinden dolayı genellikle herkes, ama istisnasız herkes Esenyeller orkestrasını bilir, ona göre tanırdı.
Öyle bir dönemdi yaşanan. 
Yaz ayları şimdiki gibi kapalı evlerde klimalar altında geçmezdi. Mahalledeki çocuklar,  ya başka evlerde yemek yer, ama öyle eve kapanıp yan komşunun oğlunu, kızının kim olduğunu bilmemek olmazdı. 
Şimdi bu yazdıklarım tuhaf gelebilir, bütün aile fertleri vaktinin büyük bir kısmını 
akşam yemeği yedikten sonra mahallede ya komşular derin sohbetlere dalar, ya da ortak yapılan yemeklerin, tatlıların, meyvelerin tadına bakılırdı. Bu arada tüm evlerin bu sürede kapı ve pencerelerinin açık olduğunu zaten söylememe bile gerek yok. 
Zaten eve tatillerde girilmez, karanlık oluncaya dek hep dışarıda, yani mahallede sokak oyunları oynayarak geçerdi. 
Annemiz bizi yemek yemeye bile eve zor sokardı. Aklımıza yemek gelmezdi. 
Ancak büyük bir güven ortamı içerisinde geçti çocukluk günlerimiz. 
Bugün aslında yaz aylarında turizm beklentilerimiz konusunda bireyler yazmak istemiştim. Ancak Diyalog gazetesindeki bugünkü manşet yine fikrimin değişmesine vesile oldu.

"Daha sıkı önlem alınacak " 

Kuzey Kıbrıs'a öğrenci vizesi ile giren ve okula gitmeyen ayrıca çeşitli suçlara karışan yaklaşık çoğunluğu 6 bin kişi deport edildi. Yani genel itibariyle böyle yazıyordu.
Bildiğim kadarı ile ülkemizde sadece yüz bine yakın Afrika kökenli kişi yaşamaktadır. Bu öyle veya böyle bu ülkenin kaldıracağı bir rakam asla değildir. Artık sokakta kimse kimseyi tanımıyor nerede ise. Bazen kendime bu soruyu soruyorum. Acaba bizim de Avustralya yerlileri Aboriginler gibi korumaya alınmamız gerekecek mi? Söz konusu üçüncü dünya ülkesi öğrencileri gerçekten de büyük oranda sorun yaratıyor.  
Öğrenci olsalar ve veya bu ülkenin üniversite hareketine gerçekten de öğrenci kimlikleri ile katkı koysalar, konu bambaşka bir yere taşınır. Ancak öyle anlıyoruz ki, koydukları katkı ne yazık ki verdikleri zarardan daha az...
Gerçekte de herkesi aynı kefeye koymamak gerekli. Girdiğimiz sınıflarımızda da görüyoruz ki bu ülkeye okumak maksadı ile gelenler de var.
İdealist, ülkelerine döndüklerinde kendi ülkelerinin gelişimine, turizm sektörüne, iş dünyasına katkı koymak amacında olanlar da çok. 
Yalnız bu oran gün geçtikçe de azalmaktadır. Bunu hiç bir kimse inkâr edemez. Toplam kalitede yaşanan eksiklik ve konsantrasyon kaybı, motivasyon anlamında tüm üniversiteleri derinden sarsmaktadır. 

Yeni Trend bölümleri neden açılmıyor? 

Üniversiteler gün geçtikçe finans anlamında kan kaybetmektedir. Bunun birçok nedeni de var. Devlet katkılarının yok olması,  gelen öğrencilerin bir dönem sonra başka sektörlere kayması ve yeni açılması planlanan trend bölümlerin onayına bir şekilde YÖDAK ve YÖK nezdinde bekletilmesi, üniversitelerin gittikçe yarışmacı hüviyetlerini kaybetmelerine yol açmaktadır. 
Türkiye Cumhuriyeti Üniversitelerinin de çoğalması ve oradan Kıbrıs'a akışın azalması bireysel anlamda üniversitelerin her anlamda gücünün eksilmesine sebep olmaktadır. Sıkıntılar arttıkça tüm üniversitelerin öğretim üyesi kadrolarında ve kalitelerinde azalma olmaktadır. Bu da geçmişte ulaşılan öğrenci sayılarındaki ve akademik hedeflerin eksilmesine ön ayak olmaktadır.

Tünelin ucunda ışık var mı? 

Ben tünelin ucunun çok aydınlık olduğunu düşünenlerden değilim açıkçası. 
Sebepleri çok var.
En başta da yeni mezun gençleri ülkede tutmakta zorlandığımız en gözle görülen tehlikedir. 
Resmen bir beyin göçü yaşanmaktadır. 
"Gelen Türk Giden Türk" mantığı da artık geçerliliğini yitirmiştir… Neden mi? Ülkemize artık özellikle Asgari ücretin Türkiye’deki asgari ücretle eşitlenmiş olması, özellikle servis ve hizmetler sektöründe çalışan bu kesimin kendi ülkelerinde yani Türkiye'de kalmalarına sebep olmuştur.  
Onların yerine gelenler Uzakdoğu ve Afrika'dan bu ülkenin dört bir yanına dağılmış insanlar. 
Demografik yapısını kaybeden ülkeler kültür ve sosyolojik yıkıma, erozyona uğrar. Bu kendisini büyük ekonomisi olan ülkelerde kendisini çok belli etmese de, bizim gibi küçük ada ülkelerinde mutlak bir 
yıkıma sebep olur. 
Acaba bu tablo bir Sicilya, Sardunya, Girit, Rodos'ta nasıl? En azından Güney Kıbrıs'ta nasıl? 
Ben araştırdım. Bu adalarda yaşayan hizmet sektöründeki kişiler, özellikle kültürel mirasla ilgili, tarihi yerler ile alakalı mutlak bilgi sahibi olmakta. Söz konusu ülkelerin Turizm Bakanlıkları, bu kişilerin istihdam anlamında sertifika şartı getiriyor. 
Hadi gelin böyle bir sınavı bizimkilere de mecbur kılalım. En azından Girne 'de bir restoran veya kafeye gittiğimiz zaman St Hilarion Kalesi nerede? veya Salamis, Soli Harebeleri hangi şehirlerde? Sorularına doğru cevaplar bulabilelim. 
Turizm Hayattır. 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner473