Suna ERDEN
Aynı adayı paylaştığımız Güney Kıbrıs’ın turizm açısından Kuzey Kıbrıs’ın her zaman önünde ilerliyor.
Turizm Dairesi verilerine bakıldığında Güney’e yıllık gelen turist sayısı milyonları bulurken, Kuzey ise 2013’den 2016’ya kadar yüzbinlerle yetinmek zorunda kaldı.
Kuzey Kıbrıs turizminin gelişememesinin önündeki en büyük engel ulaşım ve izolasyonlar olarak görülüyor.
Uzmanlar ise ulaşımda yaşanan sorunları ortadan kaldırabilmek için Ankara ile görüşmeler yapması gerektiğini, Türkiye’nin desteği alınarak THY’nin adaya daha çok turist taşımasının önünün açılması gerektiğini belirtiyor.
Turizm Bakanlığı eski Müsteşarı Şahap Aşıkoğlu, Güney Kıbrıs’ın turizm açısından özellikle son iki yılda ciddi ataklar yaptığını, Kuzey Kıbrıs’ta ise yabancı pazarın giderek küçüldüğünü ifade etti.
Diyalog’a konuşan Aşıkoğlu, “Güney ile Kuzey arasındaki en ciddi fark ulaşım sorunudur. Bir de Güney’de daha organize ve daha profesyonel bir anlayışla turizmin yönetilmesidir” ifadesini kullandı. Ülkemizde ulaşımın çok pahalı olduğunu ifade eden Aşıkoğlu, bu konuda tedbirler alınması gerektiğini ifade ederek, “Yıllardır herkesin söylediği istikrarlı ve uzun vadeli planların yapıldığı bir turizm politikası oluşturamadık. Bu en büyük sorundur” dedi.
On adım öndeler
Güney Kıbrıs’a 2013 yılında 2 buçuk milyon turist gelirken, Kuzey Kıbrıs’ı ise 674 bin turist ziyaret etti. 2014 yılında ise Güney’e gelen 2 buçuk milyona yakın turist sayısına karşın, Kuzey’de gelen turist sayısı 800 bin civarında kaldı. 2015 yılında rakamlar Güney’e gelen turist sayısının 2 buçuk milyonu aştığını gösterirken, Kuzey yine 800 binlerde seyretti. 2016 yılında da Güney’e 3 milyonu aşkın turist gelirken, Kuzey Kıbrıs’a ise gelen turist 850 bin civarında kaldı. 2017 verilerinde ise Güney’e gelen turist sayısı 3 buçuk milyonu aşarken, Kuzey Kıbrıs nihayet milyon sayısına ulaştı. Kuzey Kıbrıs’ı 2017 yılında 1 milyonu aşkın turist ziyaret etti.
Oran aynı, sayı farklı
Sayısal açıdan Güney her zaman önde olurken, oransal açısından her iki bölgede de 2013’den 2017’e kadar yüzde 50 oranında artış olduğu ifade edildi. Aşıkoğlu, 2013- 2017 yıllarını kapsayan verilere bakıldığında Güney Kıbrıs’a gelen turist sayısında yüzde 50 oranına yakın bir artış olduğunu söyledi. Aşıkoğlu, Güney’e 2013 yılında gelen turist sayısının 2 milyon 400 bin civarında olduğunu, 2017 yılında bu sayının yüzde 50 artış göstererek 3 milyon 650 bine ulaştığını kaydetti. Kuzey Kıbrıs'ta ise 2013 yılında gelen turist sayısının 674 bin iken 2017 yılında bu sayının 1 milyon 150 bine yükseldiğini kaydeden Aşıkoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: Oransal açıdan 640 binden, 1 milyon 150 bine çıkılması yüzde 50 oranında artış olduğunu gösterir. Aynı zamanda Güney’de de 2 buçuk milyondan 3 buçuk milyonu aşan bir rakama ulaşılması komşuda da 2013’den 2017’ye yüzde 50 oranında artış olduğunu gösteriyor. Oransal açıdan her iki tarafta yüzde 50 oranında artış olsa da rakamsal açıdan güneyin her zaman önde olduğunu görülüyor. Güney Kıbrıs’ın turizm açısından özellikle son iki yılda ciddi ataklar yaptığını ifade ederek, “Özellikle Rus ve Alman pazarlarında yapılan büyük ataklar İskandinav pazarında da kendini gösterdi” dedi.
Onlar daha profesyonel
Kuzey Kıbrıs’ta ise Türkiye pazarının yabancı pazarlara göre daha fazla büyüdüğünü, yabancı pazarlardan Almanya dışında ciddi bir artış gözlenmediğini ifade eden Aşıkoğlu,
“Bu trend bizim için ileride ciddi sıkıntılar doğurabilecek bir durumdur” ifadesini kullandı.
Güney turizminin ortalama yüzde 10 büyüyerek devam ettiğini, en hızlı büyüyen pazarlarının Rusya, Almanya ve İskandinav pazarları olduğunu kaydeden Aşıkoğlu, “Genel klasik kum deniz ve güneş turizmi hala daha en büyük turizm türü olarak devam ediyor. Turist sayısındaki artış genel turizm gelirlerini yükseltiyor. Yaratılan Alternatif turizm modelleri beklentileri karşılamıyor” dedi. Turizm açısından KKTC’nin en büyük dezavantajının ulaşım olduğunu kaydeden Aşıkoğlu sözlerini şöyle sürdürdü: “Güney ile Kuzey arasındaki en ciddi fark ulaşım sorunudur. Bir de Güney’de daha organize ve daha profesyonel bir anlayışla turizmin yönetilmesidir.
Ulaşım bizim belimizi büküyor
Ulaşımı ele alacak olursak daha ucuz ve daha çok alternatif olduğu hava alanlarından turist getirmek tur operatörler için daha avantajlıdır. Özellikle son teşvik protokolün yanlış yapılması ile bizdeki ulaşım sorun giderek büyüdü ve artık turizm yapılamaz bir noktaya geldi. Uçak biletlerinin pahalılığı, aile turizmini çok olumsuz yönde etkiliyor. Bireysel turizm bu bilet fiyatları ile yapılamaz duruma geldi. Kültür turizmi için de çok yüksek bir bilet fiyatı var. Bizim bir an önce uçak koltuk arzını artırmamız gerekmektedir. Turizmdeki sorunlara yeteri kadar ilgilenilmediğini kaydeden Aşıkoğlu, “Yıllardır herkesin söylediği istikrarlı ve uzun vadeli planların yapıldığı bir turizm politikası oluşturamadık. Bu en büyük sorundur. Şans oyunları sektörüne ve Türk pazarına aşırı bağımlılığımız da yine en büyük sorunların başında gelir. Çevre sorunları ve eğitilmiş insan gücü sorununda hala daha bizi yıpratmaya devam ediyor. Özet olarak ülkeyi kalkındıracak bir sektör gibi yönetemiyoruz turizmi” ifadelerini kullandı.
Tehlike çanları çalmaya başlar
Aşıkoğlu, Kuzey Kıbrıs’ta Türkiye pazarının yabancı pazarlara göre daha fazla büyüdüğünü yineleyerek, Afrin operasyonunun ileriki vadede turizm açısından olumsuz etki yaratabileceğini ifade etti. Aşıkoğlu şunları söyledi: Afrin birçok uzmana göre ve bana göre de yapılması gereken hatta geç kalınmış bir operasyon. Ama Suriye’nin o bölgesi tam bir cadı kazanı. Türkiye devletinin bu bataklıktan ne zaman ve nasıl çıkabileceği tam net değil. Hatta kimse bilemez bile diyebiliriz. Bu bağlamda bu operasyonun büyümesi ülkedeki ekonomik dengeleri bozması durumunda bizim için tehlike çanları çalmaya başlar. Çünkü turizm anlamında Türkiye’ye aşırı bağımlıyız. Yüzde 70 üzerinde doluluklarımız Türkiye pazarından sağlanıyor. Bu operasyonun büyümesi ve genişlemesi Türkiye ekonomisini nasıl etkileyecek bunu bilemeyiz. Bunun önlemlerini almalıyız ve farklı pazarlara acilen yönlenmeliyiz. Ayrıca savaş algısı da tek ulaşımı sağladığımız Türkiye olduğundan, yabancı pazarlarda çok hoş karşılanmayacaktır. Savaş turizmin en büyük düşmanıdır. Bu algı bile bizim için riskleri yüksek bir unsurdur.
Güncelleme Tarihi: 11 Şubat 2018, 11:17