Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Beşparmak Dağları’nda bulunan 18 mayın tarlasıyla ilgili haritanın bugüne kadar KKTC makamlarına bildirilmemiş olması nedeniyle Rum tarafını eleştirdi. Akıncı “Halbuki can güvenliğini ilgilendiren insani bir konu, bunun daha önce bildirilmiş olması gerekiyordu. Yine de olumsuz bir tepki vermek istemem, ancak daha fazlası yapılmalı, ambargoların kalkması gibi...” dedi.

   Akıncı’yı da rahatsız eden mayın tarlaları konusunu ‘Güven Yaratıcı Önlem’ olarak masaya getirmek isteyen Rum tarafının,  Kıbrıslı Türkleri 41 yıl boyunca büyük bir tehlike altında bırakmış olması ‘insanlık ayıbı’ olarak nitelendiriliyor.

   Türkiye’de yayımlanan Star gazetesine özel demeç veren Akıncı, Rum lideri  Nikos Anastasiadis’in jest olarak sunduğu 4 maddelik ‘Güven Yaratıcı Önlemler Paketi’nin basın aracığıyla duyurulmuş olmasının Türkiye’ye yönelik şık bir davranış olmadığının söyledi.

   Bundan sonraki süreçte en önemli gündem maddesinin Kıbrıs sorunu ve müzakereler konusu olduğunu ifade eden Akıncı “1968’den beri devam eden müzakereler var. Umudumuz bu müzakere sürecinin 2015 yılında olumlu bir şekilde neticelenmesi. Sayın Bülent Arınç’la da bu konuyu görüştük ve Ankara hükümetinin talebi de bu doğrultuda. Hatta Sayın Arınç bu seçim sürecinden sonra umudun daha da arttığını ifade etti” dedi.

Garantörlüğü tartışmıyoruz

   Yunanistan’ın KKTC seçimlerine bir gün kala BM’ye garantörlüğün kalkması gerektiğine yönelik talebine de değinen Akıncı, “Bu konunun 5 muhatabı var; Türkiye, Yunanistan, İngiltere, Güney Kıbrıs ve KKTC. Dolayısıyla bir tarafın bunun son bulması gerektiğini söylemesiyle uluslararası bir anlaşmaya bağlı olan garantörlük hakkı son bulmaz. Yunanistan’ın tek taraflı olarak bunu söylemesi bir şey ifade etmez. Ayrıca gündemimizde de olmayan bir konu. Kıbrıs’ın güvenliği ve Türkiye’nin garantörlük hakkı doğrudan ilişkili” açıklamasında bulundu.

Üçlü zirve hata

   Mısır, Yunanistan ve Rum tarafı liderlerinin geçtiğimiz günlerde Doğu Akdeniz’deki yer altı kaynaklarına yönelik gerçekleştirdikleri üçlü zirve ve yayınladıkları ‘Lefkoşa Deklarasyonu’na da değinen Akıncı, bu görüşme ve girişimin de Rum tarafındaki ‘Tek egemen güç biziz’ mantığının bir tezahürü olduğunu kaydetti. Akıncı, “Rum tarafı tek egemen devlet benim. Vatandaşların haklarını da ben korurum anlayışı içerisinde. Bunun yanlış olduğunu düşünüyorum. Doğalgaz iki toplumun ortak zenginliğidir. Hatta bu kaynağın çözüm için iyi bir finansman olacağı kanaatindeyim. Henüz gün yüzüne çıkarılmamış bu kaynağı kavga sebebi yapmak yanlış” açıklamasında bulundu.

   Türkiye kamuoyun önemli bir mesaj vermek istediğini belirten Akıncı, “Buradan Türkiye’ye sesleniyorum. Gizli bir ajandam yok, ne diyorsam o anlaşılsın, farklı yerlere çekilmesin. Nasıl ki KKTC’deki tüm siyasi partilere karşı bağımsız bir Cumhurbaşkanı olarak eşit mesafede duracaksam, Türkiye’deki siyasal yapılanmalara karşı tavrım da bu olacaktır.” ifadelerini kullandı.

Rumlar paylaşımda cimri

   

   Kıbrıs sorununda müzakere masasını zorlayan Rum tarafının en önemli açmazlarından birinin yetki paylaşımı hususunda olduğunu söyleyen KKTC Cumhurbaşkanı Akıncı, şunları kaydetti:

    “Rum tarafı ‘Ben devletim, bütün dünya beni devlet olarak tanıyor’ diyerek yetkilerini paylaşmakta cimri davranıyor. Bizimle bu adanın eşit ve siyaseten de ortak paylaşımını kabul edip, hazmetmeleri halinde sorunun en önemli eşiği aşılmış olur. Bunun arkasından diğer konularda anlaşma daha rahat sağlanabilir. Ancak şuanki bakış açıları ‘Biz devletiz, siz de bizim vatandaşlarımızsınız’. Hayır bu böyle değil. Rumlar da Türkler de ortak bir devletin vatandaşları olacak. Bu ortaklık da siyaseten eşit iki kurucu devlet tarafından oluşturulacak. KKTC de Rum tarafıyla eşit, yeni siyasi bir varlık olarak bu çatı altında yerini alacak.”