Çiğdem AYDIN
Lefkoşa Türk Belediyesi’nde (LTB) Belediye Emekçileri Sendikası’nın (BES) başlattığı iş yavaşlatma eylemi sürüyor. BES’in; LTB’de işçilerin angarya çalıştırıldığını ileri sürerek başlattığı iş yavaşlatma eylemi vatandaşlar tarafından tepkiyle karşılandı.
İş yavaşlatma eylemi nediyle Başkent sokakları çöp içinde kalınca vatandaşlar yaşanan bu duruma tepki gösterdi. Diyalog Gaztesi’ne konuşan vatandaşlar “İşçilerin sorunları ne ise çözsünler, biz 50 tane vekil seçtik bu memlekete onlar da sessiz sedasız oturuyor yazıklar olsun”dedi.
Vatandaşlar ne dedi....
İnayet Sancak: Bu kadar yeter artık
“Bizim idareciler hala bu ülkeye turist geleceğini mi zannediyorlar. Biz bile yaşayamıyoruz artık Lefkoşa’da... Turist gelip tarihi yerler yerine çöplüğün içerisinde geziyor. Gelen turistler gördükleri manzaraları fotoğraf makineleriyle çekiyor. Çok iyi reklam oluyor ülke adına! Çöp yığınları içerisinde yaşam süren bizler insanlığımızdan çıktık artık. Belediye ile sendika anlaşamamış anlarım da bizim suçumuz ne? Bize bunu anlatsınlar. İnsanlar haklarını istemekte haklı, belediye başkanı haklı, sendika haklı, halk haklı eee peki sorarım suçlu kim? Kim bu pisliğin sorumlusu çıksın ortaya. Bu kadar yeter artık.”
Adnan Bağışlar:Hepimiz hastalanacağız
“Memleketin hali harap, Lefkoşa’nın durumu tümden harap. Çöp yığınlarından bırakın gezmeyi insanlar evine giremiyor. Evlerin önündeki çöp konteynırları doldu taştı. LTB’de iş yavaşlatma diyorlar ama bu doğrudan iş durdurma eylemi. Geçen yıl ucuz atlattık ama bu eylem bu sefer biraz daha sürerse hepimiz hastalanacağız.”
Volkan Lavkan: Böyle yönetilmek için mi devlet kurduk?
“Hergün geçtiğimiz yol çöplük oldu.Nerde bu Devlet diye soruyorum.50 tane vekil seçtik biz o meclise gönderdik, kimsenin umurunda değil. Yürünecek yer kalmadı yolda sokakta yazıklar olsun. Geçen gün iki turist geldi ben ingilizce öğretmeniydim emekli oldum derdimi anlatabilirim yani, baktım çöplerin fotoğrafını çekerler dedim, “Eylem var” insanlar şok oldu. Ta anlatayım derdimizi ben de kıpkırmızı oldum utancımdan bizim ne vekillerde ne Bakanlarda ses yok, utanma yok! Ben bu devleti kuran nesillerdenim yazıklar olsun. Böyle yönetilmek için mi kurduk biz bu devleti?”
Emine Bağışlar: Çocukları eve mi bağlayalım?
“Ben market işletiyorum. Ortalık pislik içinde iki çocuğum var biri 4 yaşında biri 2 buçuk yaşında, ne yapayım ben bu çocukları eve iple mi bağlayım dışarı çıkmasınlar oynamasınlar diye! Çıkarlarsa hasta olacaklar, mikrop kapacaklar. Ama yetkililerin umurunda mı halkın sağlığı, sadece çıkıp açıklama yapmayı biliyorlar. Kanser olacağız, verem olacağız, tifo olacağız bu gidişle... Pislikten her türlü hastalık geçer insana. Basıp giriyoruz evimize, sinek kalkıyor geliyor ağzımıza yüzümüze ayıptır, günahtır. Çocuklarımıza da günah hiç kimsede vicdan kalmadı.”
Ayten Aktolga: Eskiden Lefkoşa Yasemin tüterdi...
“Usandık bıktık artık bu pislikten.Vergilerimizi tam tamına yatırıyoruz ama hizmet yok. Ben işçileri suçlamıyorum sorun neyse çözecek olan onlar değil. Devlet çözecek, hükümet çözüm üretecek baştakiler ne için oturur o koltukta. Ayıptır artık yasemin kokardı bu sokaklar, gece tütenler vardı şimdi lağım kokar, çöp kokar, yarın yazda kurtlar çıkacak acilen çözüm olması şart.”
Yakup Bozlar: İnsanlıktan çıktık
“Ben de burada yaşıyorum.Çocuklarım var bu pisliğin içinde insanlıktan çıktık artık.Bu şekilde devam ederse bulacağım bir iki tane van, toplayıp bu çöpleri götürüp belediyenin önüne dökeceğim. Lanet olsun.”
Mustafa Bursalı: Çözün bu sorunu artık
“Tam dükkanımın önünde çöpler var. Kapıyı açıp içeriye giremiyorum.Yazıklar olsun. Ne diyebilirim ki. orun neyse çözsünler lütfen. İşçileri haklı görüyorum, belediye başkanı bu sorunları bilerek geldi çözsün be kardeşim vatandaşın suçu yok. Zulmü vatandaş çeker. Devlet yok, polis yok, yargı yok bu ne biçim iş.Sıradan bir vatandaş etrafa çöp dökse polis gelir tutuklar değil mi. Ben vatandaş olarak şikayetçiyim, gitsin polis işlem yapsın çevre dairesi nerde onlar da ortada yok. Yahu bu insan sağlığıdır daha ne diyebilirim.”
Osman Ergenel: evime giremiyorum
“Ben emekli sosyal bilgiler öğretmeniyim. Parkinson hastasıyım. Evime giremiyorum. Çekin evimin önünü tüm dünya görsün. Emekli ve hasta bir öğretmenin nelerle savaştığını. Kokusu da başka bir olay. Zaten üç beş günlük ömrüm kaldı pislikten ölüp gideceğiz böyle giderse. Ayıptır, günahtır ne diyebilirim. Midem bulanıyor evde kalamıyorum. Sabah kalkıp evden çıkıyorum bir de akşam girerim yemeğimi de kahve mi de yer içerim. Bizim sosyal devletimiz budur...”
Murat Özcevher: Sinek nöbetçisi dikiyoruz
“Ne söyleyebilirim ki... Bu pislikten bizi kim kurtaracak ben de bilmiyorum... Pisliklerden kalkan sinekler gelir yemeklere konar. Sofrayı kurarız başına bir de nöbetci dikeriz sinek düşmesin içine. Yazın da belki okur bizi idare edenler...”
Güncelleme Tarihi: 19 Şubat 2014, 04:16