Çiğdem AYDIN-Ufuk ÇAĞA
Geçtiğimiz Çarşamba akşamı Limasol’daki bir toplantıya konuşmacı olarak katılan İkinci Cumhurbaşkanı Mehmet Ali Talat’a yönelik saldırı, Kuzey Kıbrıs’taki sağ ve sol örgütler tarafından sert ifadelerle kınandı.
Diyalog muhabirleri, olayla ilgili olarak, önde gelen sendikalardan KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, KTOEÖS Başkanı Tahir Gökçebel, KTAMS Başkanı Ahmet Kaptan, Kamu-İş Başkanı Sami Dilek, Dev-İş Başkanı Mehmet Seyis, Kamu Sen Başkanı Mehmet Özkardaş, Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı, Hür-İş Başkanı Yakup Latifoğlu ve Barış İçin Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Volkan ile görüştü.
Elcil:Faaliyetleri durdurulmalı
KTÖS Başkanı Şener Elcil, Diyalog’a yaptığı açıklamada, ELAM üyelerini Hitler’e benzererek “bunlar görüldükleri yerde derhal tutuklanmalı ve faaliyetlerine son verilmelidir. Bu olay bardağı taşıran son damladır” dedi.
Elcil şöyle dedi:
“Elam’ın cesaret bulması önemli değil aynı cesareti bizdekiler de gösteriyor. Bizdeki faşistlerle aynıdırlar hiçbir farkları yoktur. Bizdeki faşistler de bizdeki Elamcılardır. Bunlar güneyde de kuzeyde de bir avuçturlar ama bir avuç faşist ne yazık ki dünyada da büyük acılara sebep olurlar. Bütün faşistler aynıdır. Güneyde ELAM’ın bu yaptığı bardağı taşıran son damla olmuştur. Bana göre görüldükleri yerde derhal tutuklanmalı ve faliyetleri durdurulmalıdır.”
Soru: Daha öncede benzer bir olay yaşanmasına rağmen polis gerekli tedbiri neden almadı?
Elcil: Bu Güney’deki yönetimin ayıbıdır. Görüldükleri yerde kesinlikle yakalanmalılar, yerleri tesbit edilmelidir. Faliyetleri durdurulmalıdır. Bunlar kuzeyde de güneyde de demokrasiden anlamazlar. Faşist her yerde faşisttir ve insanlık suçu işliyorlar. Bunlar (ELAM) sadece Kıbrıslı Türklere saldırmaz, bunlar güneyde yaşayan diğer yabancılara da aynı şekilde saldırırlar. Tıpkı Hitler gibi.
Soru:Bu olay Rumların bir taktiği olabilir mi?
Elcil: Bence olamaz. Bizdeki barış düşmanları da aynı. Yani taktik olduğunu düşünmüyorum. Dediğim gibi bunlar Kuzey de Güneyde de bir avuçturlar ve pislik yaparlar. Irkçı ve Faşisttirler ve bu konuda gerekli tedbirler alınmalıdır.
Soru: Bu olaylar Rumların akıllanmadığını mı gösteriyor?
Yanıt: Rumlar değil veya Türkler değil bu olaya faşizm açısından bakmak lazım. Faşistler evet akıllanmaz. Bunlar çünkü öyle yaşar yaşam şekilleri budur.
Soru:ELAM’ın saldırısı çözüm konusundaki endişenizi artırdı mı?
Yanıt: Benim zaten çözüm konusunda bir endişem yoktur, olamaz da. Bunlar bu saldırıları ile hem güneyde hem de kuzeyde kendilerini deşifre etmişlerdir. Kendilerini gösterdiler ve artık tespitleri daha kolay polisin harekete geçerek bunları yakalaması gerekir.
Gökçebel :Güvenlik zaafiyeti
KTOEÖS Başkanı tahir Gökçebel Diyalog’un sorularına şu yanıtı verdi:
Soru:Barış görüşmelerinin yapıldığı bir dönemde ELAM bu cesareti nerden buluyor?
Yanıt: Bu tip provakatif hareketler zaten güneyde de kuzeyde de yapılıyordu. Bu yeni bir şey değil. Her iki taraf içinde de ırkçı ve barış sürecini engellemek isteyen gruplar vardır. Bunlara asla müsamaha gösterilmemesi gerekir.”
Soru: Polis sizce neden gerekli önlemleri almadı?
Yanıt: Müsamaha gösterildiğini düşünüyorum. Kuzey ve güneyde bu barış sürecinde bu tip provakatif davranışları yapacaklarını söylemiştik. Uyarmıştık. Statükodan beslenen ayrıcalıklı kesimler bulunmaktadır. Kuzeyde de güneyde de bu tip ırkçı, kafatascı kişilerin yüreklendirilerek bu tarz provakatif hareketler içerisine gireceği aşikardır. Dediğim gibi Devletin üst kademelerindeki statükocular devletin güvenlik kolunda da olmalı ki burada bir zafiyet oldu.
Taktik olduğunu düşünmüyorum. Ama statükodan beslenenler bundan kesinlikle medet umacaklardır.
Soru: Rumlar geçmişten ders çıkarmadı mı?
Yanıt: Bir toplumu toptancı bir zihniyetle yargılamayı doğru bulmuyorum. Toptancı şekliyle kabul etmemek ve değerlendirmemek gerekiyor. Elbetteki sağduyulu kesimler, akımlar olduğu gibi bunun tam aksi olanlar da vardır. Bunlar ırkçı ve barışcıl olmayan insanlardır. Porvakasyonu yapabilecek bir alt yapı adanın kuzeyinde de güneyinde de zaten vardı, bunlar şimdi hareket geçti.
Soru:ELAM’ın saldırısı çözüm konusundaki endişenizi artırdı mı?
Yanıt: Hayır bilakis çözüme olan ihtiyaç artmıştır.Bunca zaman bu ayrılıkçı zihniyetten beslenenler oldu.Ve iki toplumun ayrı yaşaması düşmanlıkların filizlenip büyütüldüğü bunca zaman geçti.İki toplum birbirini tanıdıkça bence bu sorunlar aşılacaktır.
Kaptan: Amaç barışı engellemek
KTAMS Genel Başkanı Ahmet Kaptan da, ELAM’ın saldırısını ‘faşist bir davranış olarak niteledi. Kaptan şöyle dedi:
“Bu cesaret değil faşist bir davranış, bir anlayışın çözüm karşıtlarının yaptığı ve barışı engellemek için uğraşanların bir oyunudur. Rum polisi neden önlem almadı diye cevap elbetteki onlardadır, bizde değil. Rum polisi çok pasif davrandı ve olayların artmasına çanak tuttu. Kıbrıs’taki halkların birleştirilmesinin olmaması için buna karşı olanlarla birlikte poliste buna çanak tutmuştur.”
Soru:Bu olay Rumların bir taktiği olabilir mi?
Yanıt: Bu Rumların değil genel itibariyle barış karşıtlarının bir taktiğidir.
Soru: Bu olaylar Rumların akıllanmadığını mı gösteriyor?
Yanıt: Barış karşıtı olanlar bugünkü çözüm karşıtları olanlar nasıl ki bizde (KKTC) UHH (Ulusal Halk Hareketi) vardır ve Kıbrısta barış istemez, barışın karşısındadır, entegrasyonu savunur. Güneyde de ELAM vardır.Ve Kıbrısın Yunanistan’a ilhakını isterler. Barışa tahamülleri yoktur.
Soru:ELAM’ın saldırısı çözüm konusundaki endişenizi artırdı mı?
Yanıt: Ben çözüme inanan birisiyim bu çözüm yolunun altın tepside sunulmayacağını biliyorum.Takozlar olacak elbet iki halkın da önünde, burada önemli olan tarafların ne kadar kararlı oldukları önemlidir. Bu tür davranışlarda bulunanlara karşı önlemler alınmalıdır. Çünkü iki tarafında halkı yeterince acı çekmiştir.”
Özkardaş: ELAM kiliseden destek alıyor
Kamu-Sen Başkanı Mehmet Özkardaş da Elam’ın yaptığının bu ilk saldırı olmadığına dikkat çekerek, “Elam bir terör örgütüdüdür, bana göre de kiliseden destek alıyor. Kilise her ne kadar Kıbrıs görüşmelerde her iki tarafından da anlaştığı mutabakata onay verdi gibi gözükse de bu göstermeliktir. Bu örgütün kiliseden parasal destek gördüğü daha önceden konuşulmuştu ve bence doğrudur dedi.
Barış karşıtlarının ekmeğine yağ sürdü
Özkardaş Diyalog’a yaptığı açıklamada şunları söyledi: “Sn. Mehmetali Talata yapılan saldırıda gerekli önlemlar alınmadı, burada bir güvenlik zaafiyeti olduğu kesindir. Biz her iki tarafta da gösterilecek faşist eğilimlere karşıyız, bu sebeple Rum hükümeti bu olaya gereken tepiyi hemen koyarak bu terör örgütünü kapatmalıdır. Bu olay Güney’de olduğu gibi bizdeki barış karşıtlarının da ekmeğine yağ sürmüştür ve barış sürecine de darbe vurabilir. Bu vakitten sonra Güney’deki barış yanlısı sendika ve sivil toplum örgütlerinin seslerini yükselterek gerekirse sokağa inerek bu örgüte yakışan tepkiyi ortaya koymaları gerekiyor.
Elam’ın bu kadar rahat bir şekilde bir toplantıyı basma girişimi de düşündürücüdür. Demek ki bu terör örgütü Güney’de çok rahat bir ortam buluyor ki bu eylemleri yapabiliyor. Güney Kıbrıs yönetiminin bu olayı derhal ve ciddi bir şekilde masaya yatırması ve gereken dersleri çıkararak bunu eyleme dökmesi de gerekiyor.
Aslında bu olayı tüm Rum toplumuna mal etmek de son derece hatalı olur, 300 – 500 kişilik bir örgüt olan Elam’a gerek Rum hükümeti, gerek AB ve gerekse diğer kesimler gereken tepkiyi göstermezse, ben bu ülkelerin şu anda barış konusunda söyledikleri sözlerin göstermelik olduğuna inanırım.
Seyis: Amaç çözüme darbe vurmak
Dev-İş Başkanı Mehmet Seyis ise adanın iki yanındaki şöven güçlerin ne zaman barış ve çözüm için bir fırsat yakalansa hemen böyle hareketlere başladığını savundu.
Seyis, “Hem bizde hem de Güney’de barışı istemeyen güçler böyle girişmlerle bu güne kadarki barışı maalesef engellemeyi başardılar. Bu noktada artık barış yanlılarının da daha aktif olma zamanı gelmiştir, biz sendika olarak bu konudaki girişimlerimize başladık.
Yapılan saldırıda polisin de ihmali olduğu kanısındayım, burada daha fazla önlem alınmalıydı, bunun olmamasını yadırgadım. Kısacası Elam’ın gerçekleştirdiği olay kesinlikle barış çabalarına ve çözüme darbe vurmak amacıyla yapıldı. Bizce bu tarz olayların panzehiri de her iki tarafın insanlarının da katılacağı ortak etkinlikler düzenlemektir, bu etkinliklerle her iki toplumdaki insanların da birbirlerini daha yakından tanımaları imkanı doğacağı için barış sürecine de büyük katkılar sağlayacaktır.”
Dilek: Saldırıyı şiddetle kınıyoruz
Talat’a yapılan saldırıyı şiddetle kınadıklarını belirten Kamu-İş Başkanı Sami Dilek açıklamasında şu ifadelere yer verdi: “Bu hareketler faşizan hareketlerdir ve belli odakların kışkırtması ile barış görüşmeleri tıkansın diye yapılmaktadır. Aslında bu olaya bir diğer pencereden baktığımız zaman iki tarafın da bir anlaşma için henüz yeterli oranda hazır olmadığını görüyoruz. Öncelikle bu tür yaşanabilecek sıkıntıların giderilmesi ve barış anlaşması noktasında yaşayabileceğimiz sıkıntıların giderilmesi gerekmektedir. Bu sıkıntılar şu an için her iki tarafta da mevcuttur. Tabi ki yaşanan bu olay Kıbrıs Türkü’nü de endişeye sevketmiştir. Bana göre Elam örgütü kilise ve milli kesimler ile mevcut durumdan rant edenlerin kışkırtması ve yönlendirmesi ile bu olayı gerçekleştirdi kanısındayım. Bu örgütün finansmanının da ayni kesimler tarafından yapıldığı kanısındayım. Yani arkalarında muhakkak birileri vardır.”
Volkan: Rum emniyeti sınıfta kaldı
Barış İçin Dayanışma Vakfı Başkanı Ali Volkan, “Kıbrısta barış için süreç her iki tarafta da hızlandı ve her zaman bu süreçlerde yapılan olay yeniden sahneye kondu, bunlar ortalığı bulandırmaya çalışarak bu sürece sekte vurmaya çalışanların çabalarıdır. Yapılan bu olay bizleri kesinlikle yıldırmadı, bu ülke bizimdir, geri adım atmak yok böyle 3 tane faşist bizi yolumuzdan döndüremez” ifadeleriyle değerlendirdiği olayda Rum tarafındaki emniyetin sınıfta kaldığını belirtti.
Bıçaklı: Barışa vurulan darbe
Mehmet Ali Talat’a yönelik yapılan saldırıyı şiddetle kınadıklarını aktaran Türk-Sen Başkanı Arslan Bıçaklı da “Kıbrıs konusunda gelinen noktada her iki tarafın da umutlu olduğu malum, işte bu süreçte bu tür olayların olması kabul edilebilir değil ve bu olayın kesinlikle dikkate alınması gerekir. Bu olay Elam grubunun yaptığı ilk olay değil, ayni türdeki olayları geçmişte de yaptılar ve bu hareketler barış sürecine katkı değil zarar vermektedir. Bu sebeple de Türk-Sen olarak yapılanları şiddetle kınıyoruz. Güney Yönetimi bu grupla ilgili artık gereken önlemleri artık almalıdır, ancak yine de bu olayları da çok büyütmemek lazım. Bu olayda aslında her iki taraf da şanslıdır, çünkü bu olaylar çok daha vahim sonuçlara sebep olabilir ve her iki toplum arasında telafisi olmayan problemler olabilirdi” dedi.
Kuzeydekilere örnek olur...
Bu günlerde her iki toplum da bu tür olaylarla karşı karşıya gelebileceğine dikkat çeken Bıçaklı, önemli olanın önleyici tedbirleri almak olduğunu vurguladı. Özellikle Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bu grupla ilgili adımları bir an önce atmasını isteyen Bıçaklı, “Çünkü bunlar barışa karşı atılan adımlardır, hem Güneyde hem de Kuzeyde barışa sıcak bakmayan gruplar bu olayları tırmandırabilirler. Ayrıca Güneyde yapılan bu olay Kuzeyde de ayni amacı güden gruplara ayni şekilde davranmak için de fırsat yaratıyor” dedi.
Latifoğlu: Çözüme bizim gibi bakamıyorlar
Hür-İş Başkanı Yakup Latifoğlu ise Diyalog’a yaptığı açıklamalarda şunları kaydetti, “Güneyde sayın Mehmet Ali Talata yapılanları kınıyoruz. Güney Kıbrısa baktığımız zaman halkın hala daha çözüme bizim gibi bakmadığını görüyoruz. Özellikle mevcut eğitim sistemleri ırkçılığı körüklüyor ve yapılacak olan bir anlaşmayı Kıbrısın tamamına sahip olmalarını engelleyeceği görüşündedirler. Kısacası eşit haklarda bir yönetimi halen kabul etmiş değiller. Elam örgütünün Güneydeki milliyetçi kesimden destek aldığını ve finanse edildiğini tahmin ediyorum. Dolayısı ile de bu örgütün artık yakın takip altına alınması gerektiği kanaatindeyim. Olay gecesi Rum polisinin gerekli önlemi almaması çok üzücüdür, gereken önlemlerin alınması gerekirdi. Aslında barış için her iki tarafın halkının da evet demesi gerekiyor, bizde evet çıkacağı büyük orande bellidir ama Güney’de hala daha halkın nasıl karar vereceği net değildir. Güney Kıbrıs yönetiminin olaydan sonra izlediği tavrı beğendim, olayları tasvip etmediler. Hükümetin attığı bu adımların da tüm Rum halkına örnek olması en büyük temennimdir.”
AYH: Saldırı zamanı manidar
Aydınlık Yarınlar Hareketi de yaptığı yazılı açıklamayla saldırıyı kınadı.
“Çözüme yönelik umutların yeşerdiği böylesi bir dönemde yapılan saldırı zamanlama açısından da manidardır” denilen açıklama özetle şöyle:
“Henüz 2011 yılında Larnaka’da yapılan Gökkuşağı Festivalindeki saldırı unutulmadı.Oraya giden arkadaşlarımız insanlarımız vardı.
Alınan güvenlik önlemlerinin zafiyetini kullanarak orada da saldırının boyutu insanlara zarar verici boyut kazanabilmiş ve istenmeyen olaylar, yaralanmalar yaşanmıştı.
Elbette bizler Aydınlık Yarınlar Hareketi olarak bu marjinal küçük kitlenin saldırısını Kıbrıslı Rumlara mal etmemekle birlikte bu gibi saldırıların rutin şekilde aynı örgüt tarafından devam etmesinin GKRY’nin ciddi bir sorunu olduğunu da ifade etmek istiyoruz.”
Güven artırıcı önlemlerin ve toplumlar arası güven inşasına yönelik çalışmaların artması gerektiği ifade edilen açıklamada, “AYH olarak yaşanan üzücü olayla ilgili kaç kişinin yargıya havale edileceğinin ve Rum Yönetimin ne gibi önlemler alacağının da takipçisi olacağız” denildi.
Güncelleme Tarihi: 28 Mart 2014, 01:29