Derya ATAMER -Voiceoftheisland.com
Turizm sektöründe çalışanların çok yakından tanıdığı Melis Gülcan ile yaratıcısı ve genel müdürü olduğu Demtur’da buluştuk. Demtur’un kapısından girdiğiniz anda dekorasyonun şıklığı ve farklılığından etkilenmemek mümkün değil.
Melis ile sohbet ederken turizm sektörüne bakış açısından elinde sihirli bir değnek olsa neyi değiştireceğine, korkularından hayallerine kadar pek çok şey hakkında konuştuk.
Merit’te işe başladığında Reha Arar’ın onu nasıl bir sınavdan geçirdiğini anlattığında şaşırıyorum, turizm sektörüne olan bakış açısını seviyorum.
Melis’in gülümseyen gözleri ve her cümlesine eşlik eden kahkahalarına duvarda asılı olan inanılmaz göz alıcı bir tablo eşlik ediyor. O kadar göz alıcı ki, Melis’e bakarken sürekli gözüm tabloya takılıyor. Melis’e tabloyu çok beğendiğimi söylediğimdeyse onun eseri olduğunu öğrenip çok şaşırıyorum. Yoğun iş temposundan fırsat buldukça elinde fırça ile resim yapan Melis’i hayal ediyorum ve o halini çok seviyorum.
Melis kimdir? diye soruyorum,
“İzmirliyim. Yaklaşık 20 yıldır turizm sektöründeyim. Anneyim… Eşim… İnsanım…”
Turizm sektörüne nasıl adım attınız? sorununa kocaman bir gülümseme ile yanıt veriyor. Ellerini iki yana kaldırarak “Ne turizm hayalim vardı nede çalışma… dedikten sonra kısaca anlatıyor.
“Fatih Kolleji’nden mezun olduğumda üniversiteye gitmek gibi bir hayalim yoktu. Tesadüfen Bilkent Üniversitesi Muhasebe bölümünü kazandım ama muhasebenin bana göre olmadığını düşündüğüm için, Dokuz Eylül Üniversitesi’nde Turizm İşletme okudum. Sadece okumuş olmak adına… Ama okurken bile hayalim gezmek ve dünyayı dolaşmaktı.”
Merit ile nasıl buluştunuz? diye soruyorum. Melis gururla, minnetle övgüyle bahsediyor Merit’den.
“Merit ve Merit’de tanıştığım insanlar benim için büyük şans oldu. Hepsi değil tabii… Üniversitede staj yaparken, mesleğimi çok sevdim. Mesleğimi yaparken, Merit’in Kuşadası’ndaki oteline ait münhal ilanı gördüm. İş başvurusunda bulundum ve 22 yaşında ön büro müdürü olarak Merit’de işe başladım.”
Merit’de çalıştığı zaman diliminden bahsederken, işinden değil de evinden bahseder gibi, aileden daha öte bir bağ var ise Melis’in Merit ile olan bağı olmalı. Uzun yıllar turizm sektöründe olduğunu için mesleğinde cinsiyetinin dezavantaj olup olmadığını soruyorum.
“Kadın olmanın bazı konularda bir çok avantajı var. Bir görsellik sunulur turizmde ortaya ve misafirler bire bir görselliğe de önem veriyor, üstün başın temizliğin güleryüzün bunlar çok önemli. Vücut dilini kullanabilmek doğru konuşabilmek ve misafiri dinlemek… Kadın olduğun içinde bunları çok rahat kullanabiliyorsun. Kimi yerde avantaj kimi yerde dezavanatj. Ben öyle her yerde erkek hegomanyası olduğuna inanan biri değilim. Bu işte özgüvenin olduğu zaman biraz da yürekli olduğun zaman hiçbir sıkıntı yaşamıyorsun.”
Demtur’un diğer acentelerden farkı nedir?
DEMTUR evet bir acente ama tamamen misafir odakli bir acente… Benim amacım misafirlerimin mutlu olması yıllardır tek yaptığım iş bu… Merit’in 14 yıl Satış ve Pazarlama Koordinatörlüğü yaptım. Otellerin kuruluş aşamasında buradaydım. Bu yıl Merit’lerden maalesef ki ayrıldım ve Demtur’u kurduk. Müşterilerimize daha iyi hizmet verebilmek adına bu işe girdik. Demtur acente değildir, sektörün otel ve misafir tarafıdır. Bilet transfer otel konaklama tur gibi birçok aktiviteyi içinde barındırıyor. Amaç burada kendine has misafir profili yaratarak acente olarak vazgeçilmezleri olmak…
Farkı şu; ben otelciyim ve yıllarca otelde çalıştım. Kıbrıs’ta çok iyi acentelar var acenteciyi dersem bu arkadaşlarıma büyük haksızlık olur. Hepsini tanıyorum ve yıllardır var olan çabalarını biliyorum. Otele gelen misafirin ne istediğini iyi anlayabiliyorum. Sıkıntılarını ve problemlerini biliyorum. Tecrübemle bunları çözme yetkisine sahip oldum. Bizim amacımız misafiri koruyarak bütçelerine göre isteklerini sunabilmek ve rahatlarını ve en önemlisi de kendilerini özel hissetmelerini sağlamak.
Her kadının hayatında çocukları önemli bir yere sahiptir. Anne olmak pek çoğumuzun hayatında önemli değişikliklere neden olur. Melis’e anne olmak iş hayatında neyi değiştirdi. Diye soruyorum. Odasında fotoğrafı olan oğluna doğru dönüyor bakışları, aşkla bakıyor evladına ve anlatmaya başlıyor. Oğlundan bahsederken güçlü kadın profili çizen Melis’in yerini başka bir Melis alıyor.
“Anne olmak en çok istediğim şeydi ve herşeyi organze ederek hayatımı planlıyorum. Çünkü çalışma hayatına giren bir insan çalışamadan evde oturamaz. Son gün doğuma otelden gittim ve 2 ay kadar çocuğuma baktıktan sonra tekrar işime geri döndüm. Oğlumun adı Arel… Dürüst insan demek eşim koydu… Bence bu zamanda konulabilecek en anlamlı isim ki dürüstlük eşim içinde benim içinde olmazsa olmaz…”
Anne olmak iş hayatına bakışını değiştirdi mi?
“Belli bir zaman sonra değiştirdi. Doğduktan sonra ona vakit ayırmak zorundasın. Ve ona bakmakla yükümlüsün ve birazda duygusallaştım sanırım”
Seyahatlerde oğlunu da yanında götürüyor musun?
“4 sene boyunca çocuğumun başından ayrılmadım ama iş ile özeli ayırmak şart bu anlamada ne eşimi nede oğlumu seyahate götürme taraftarı hiç olmadım. Onun yerine hızlı iş hallederek seyahatlerimi kısa tutuyorum.”
14 yıldır Kıbrıs’ta turizm sektöründesin ve sektörde bu zaman dilimi içinde neler değişti?
“Tabii ki ileriye gidiyor. Özellikle taleplerin yoğunluğu yeni oteller ve yıllık doluluklar ile bunları çok rahat gözlemleyebiliyorsunuz. Benim baştan beri savunduğum ve şahsi görüşüm şöyle; 13 yıl önce geldiğimde Kıbrıs ve otelleri ile şu anki otelcilik anlamında çok ciddi farklar var. Çığır açıldı. Ama unutulmaması gereken ise bakanlıklarla entegre olarak acente otel ve diğer turizm çalışan sektörün beraberce kararlaştırıp bir şeylerin yapılması çok büyük önem taşıyor. Adamızın lokomotif sektörü turizm… Olmazsa olmaz düşünülemez bile…
Mesela temmuz ayında Antep’te Kıbrıs günleri yapıldı. Bu mevsimde yapılan böyle etkinliklerin ne kadar faydalı olur tartışılır bence. Yanlış demiyorum asla… Kesin bizim farkında olmadığımız ama onların tecrübeleri ile bildikleri bir şeyler vardır. Ancak bu tarz organizasyonlar için uygun zamanlar kış aylarıdır. Bunları tecrübeme dayanarak söylüyorum. Temmuz ayında hiçbir turizmci kolay kolay adadan ayrılamaz çünkü sezonun en yoğun olduğu zaman… Tabi ki de reklamdır yapılması şarttır ancak tartışılacak noktalar çok fazla… Bunun gibi birçok örneği yıllardır yaşadık…
Peki Melis neden korkar? Diye soruyorum, hiç düşünmeden;
“Hiçbir şeyden korkmam.” derken başı dimdik. Ben Melise bakarken sürekli gözüm arkadaki yağlı boya tabloya takılıyor. Renkler öylesine göz alıcı ki bakmamak yada etkilenmemek imkansız. Sorularıma geri dönüp sormaya devam ediyorum, Melis’de açık yüreklilikle cevaplamaya devam ediyor.
Melis ne zaman panik olur? Sorusunda önce büyük bir kahkaha atıyor. Odada çınlayan kahkahasının ardından sesinin titrediğini hissediyorum. Soruya cevap verirken, gözlerinde, sesinden Besim Tibuk’a olan hayranlığını anlıyorum.
Patronumuzun bakışından panik olurum. Herkesin gözünün içine bakabilirim. Ama patronumuzun, Besim Bey’in gözlerinin içine bakamam. Kendisine bunu hiç söylemedim, söyleyemem ki… Sözde özgüven sahibiyim diyorum ama kendisinin karşısında Melis olarak ve sadece yeni 18 yaşına girmiş bir genç gibi kalakalıyorsunuz. Engin bir patron, tarif edilemez… İzni olursa belki bir kitap bile yazabilirim kendisi ile ilgili… Onunla geçen her an ve yaşadığımız konuştuğumuz anlattığı her şey aklımda kayıtlı çünkü, çıkmaz.”
Melis neden asla vazgeçmez?
“Doğruluğumdan asla vazgeçmem. Lafımı asla sakınmam. Bişeyi söylemem gerekirse söylerim. İçime asla atmam. Kavga edeceksem ederim, tartışacaksam tartışırım ama en büyük problemim diğer insanlar gibi asla politik hiç olamam…”
Hayatınızda “Keşke” ile başlayan cümleler var mı?
“Benim keşkelerim insanlara verdiğim pirimlerle alakalı. İnsanlarla ilgili keşkelerim çok fazla…İnsanoğlunu hala çözemedim ki…”
Geriye dönüp tekrar başlama şansın olsa nerden başlarsın?
“Yine aynı şeyi yaparım yine aynı şeyle başlarım. Aynı hayatı yaşarım… Aynı kocayı alırım… Benim meslekte yaşadığım şeyler hiçbir parayla ölçülemez. Tecrübemi ve özgüvenimi Merit sayesinde kazandım. Hayatımdaki önemli insanları Merit’de tanıdım. Merit bir okul ve bir marka… Herkesin söylediği ve yaşadığımız bu…”
Meritle ilgili unutmadığın bir anın var mı?
Tabi var. İlk Merit’de işe başladığımda akşam nöbetçiydim. Tiyatrocu bir çift otele gelip, oda istedi. Odalarına yerleştikten yarım saat sonra bazı isteklerde bulunmaya başladılar. Bir sürü istekte bulundular ve hepsini karşıladık. Aradan 1 saat geçti biz bu odadan memnun değiliz biz daha büyük bir oda istiyoruz, dediler ve onları daha büyük bir odaya aldık. Aradan bir süre daha geçti ve resepsiyona gelip otelden ayrılmak istediklerini söylediler. Biz memnun kalmadık, paramızı geri istiyoruz dediler. Misafirleriz üstelik ünlü iki oyuncuydu. Bana otelden memnun kalmadıklarını söylediklerinde bende kendilerine dedim ki “Sizin oyununuza gelsem ve oyunun ortasında çıkıp gitsem ve paramı geri istesem, olur mu?” dedim.
Misafirlerimizi ikna ettim ve otelde kaldılar. Ertesi gün eski yönetim kurulu başkanı Reha Arar beni aradı ve “Melis’ciğim testi geçtin.” dedi.
Hangi testi efendim dediğimde ise bana “Senin sabrını misafire ilgini alakanı görmek için arkadaşlarımı sana gönderdim.” dedi. Hayatımda hiç unutamadığım bir olaydır. Çok büyük bir sınavdı ve hayat boyu unutmadım, unutmayacağımda.
Elinde bir değnek olsa neyi değiştirirsin
Egolu insanların hepsini değiştirirdim. Ego şart olmazsa olmaz da nasıl ve ne kadar olmalı kısmında sıkıntılar var. En başta insanların kim olduklarını nereden geldiklerini ve kapasitelerini hatırlatırım onlara. Saygının önemi çok büyük birbirimizi sevmeyelim ama saygı duyalım yeter…
Peki Melis’in gelecekle ilgili hayalleri nedir?
Demtur mutlaka devam edecek. Büyüyecek ve bir marka olacak… Buna inancım tam. Bu güne dek yaptığım hiçbir işi yarım bırakmadım ve çabaladım. İyi bir ekibiz ve tecrübeliyiz. Çalışmalarımızın meyvesini en kısa sürede alacağız. Misafirlerle olan ilişkilerimizi asla bırakmam çünkü insanlara hizmet etmeyi seviyorum. İnsanlarla konuşmayı seviyorum. Yeni insanlar tanımayı seviyorum ben bunlardan asla vazgeçemem. İlerisi için bir hayalim var o da çiftliğim olsun istiyorum ama adı üstünde hayal… Hayal olmadan yaşanmaz ki…”
Melis ile sohbet ederken oğlunun kendisinden daha çok eşine düşkün olmasından, on yıl sonra turizm sektörünün daha iyi bir noktaya geleceğine kadar pek çok konuda konuştuk. İhtiyaçlı çocukların yararına satışını yapmayı planladığı tablolarından bahsederken, kocaman yüreğine hayran oluyorum. Bakanlığın sektörde atması gereken adımlardan konuşurken alevler çıkan gözlerinde işine olan aşkını görüyorum.
Turizm sektörün daha fazla Melis gibi cesur ve işini aşkla yapan kadınlara ihtiyacı var.