Suna ERDEN
Turizmin başkenti olarak nitelendirilen Girne bölgesinde gün geçtikçe sayıları artan yüksek binalar kentin yapısını değiştirdi. Tarihi bir öneme sahip olan kentte betonlaşma arttı, nüfus çoğaldı. 
Girne’de özellikle 2004’ten sonra başlayan ve günümüze kadar devam eden hızlı yapılaşma beraberinde birçok sorun getirdi.
Küçük şehrin altyapısının artan yoğunluğu kaldıramadığını belirten birçok uzman, bu nedenle uzun süreden beri Girne’yi lağım kokusu sardığını söylüyor... 
Girne sakinleri, esnafı, turistler kötü kokuyla yaşamaya çalışırken, kentin altyapısının elden geçirilmesi gerektiği ifade ediliyor.

Girne’ye dönülmez hasarlar verildi
Eski Başbakanlardan, Yüksek Mühendis-Mimar Hakkı Atun, Girne’ye geri dönülemez hasarlar verildiğini dile getirdi.
Atun, “Eskiden Lefkoşa’dan Girne’ye giderken yeşillik ve denizi görüyorduk. Şimdi yüksek katlı binalar ve bir beton yığını görüyoruz” dedi.
Kentte bina sayısının yanı sıra nüfusun da arttığını belirten Atun, “Altyapı yetersiz kalıyor. Bu nedenle şehir kokuyor. Tüm altyapının yeniden elden geçirilmesi gerekiyor; yeni baştan nüfusa göre boru çaplarının hesaplanması ve altyapıya uyarlanması şarttır” şeklinde konuştu.
Atun ancak altyapının yenilenebilmesi için büyük projeler ve kaynak gerektiğini dile getirdi. Atun, “Zamanında Girne’ye sahip çıkılmadı. Kenti kendi elimizle perişan ettik, şimdi ise çözüm arıyoruz ama çok geç kalındı” ifadelerini kullandı. 

İleriye dönük planlama şart
Çözüm bulunmaması halinde birkaç sene sonra sorunların daha da büyüyeceğini belirten Atun, şöyle devam etti:
“İlkay Kamil’in İçişleri Bakanlığı yaptığı 2009 yılında 10 katlı binalara izinler verildi. Şehrin siluetini bozan bu binalar gittikçe çoğaldı. İçerisinde onlarca daireyi barındıran yüksek katlı binalarla konut sayısı dolayısıyla da nüfus arttı. Yerli halk, buraya çalışmaya gelen işçi kesimi, öğrenciler derken kentin nüfusu oldukça arttı. Ancak altyapısı yoğun olmayan nüfus göre dizayn edilen kentte sorunlar başladı. Turizm kentimiz kokuyor.  Girne’nin yeşili azaldı, antik limanı ezildi, yüksek beton yığınlarının arasında tarihi değerini yitirdi. Girne cazibesini kaybeden ölü bir kente dönüştü. Sadece altyapı değil yollar da yoğunluğu kaldıramadı.  Şehirde her gün adeta bir trafik kabusu yaşanıyor.  Aşırı yağışlarda kenti su basıyor. Oysaki bu kente gözümü gibi bakabilirdik. Girne’yi mahvettiler, bunun günahını hiçbir zaman ödeyemeyecekler.”
Atun, siyasi iktidarın bu konuyu ele alıp, ileriye dönük, halka da ulaşacak bir planlama yapması gerektiğini sözlerine ekledi.