Cumhurbaşkanlığı’nın kontrolünde Tekke Bahçesi Şehitliği’nde Kayıp Şahılar Komitesi Kıbrıslı Türk Üye Ofisi’nin desteğiyle gerçekleştirilen kazı ve bilimsel raporlama çalışmalarının tamamlandığı; bir yıl süren çalışmalar neticesinde Şehit Ecvet Yusuf, Şehit Yüksel Ahmet Dereli, Şehit Kadir Mehmet, Şehit Ali Kırma ile Şehit Selim Mustafa Mavili’nin gerçek gömü yerlerinin tespit edildiği açıklandı.
Cumhurbaşkanlığı tarafından yapılan açıklamaya göre; şehit yakınlarının talepleri de dikkate alınarak geçerli bilimsel yöntemlerle gerçekleştirilen kazılar ve yurtdışındaki bir DNA laboratuvarında yaptırılan analizlerin sonuçları hakkında dün Cumhurbaşkanlığına davet edilen şehit yakınlarına Cumhurbaşkanı Akıncı’nın da hazır bulunduğu toplantıda uzmanlar tarafından bilgi verildi.
Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın çağrısıyla 17 Ocak 2019’da Cumhurbaşkanlığı’nda gerçekleştirilen üst düzey toplantının ardından Bakanlar Kurulu’nun 5 Mart 2019’da aldığı karar sonucunda Cumhurbaşkanlığının kontrolünde Tekke Bahçesi Şehitliği’nde Kayıp Şahılar Komitesi Kıbrıslı Türk Üye Ofisi’nin desteğiyle kazılar gerçekleştirilmişti.
2017 yılında da 54 yıldır kayıp olduğu bilinen Şehit Hüseyin Ruso da Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı’nın girişimiyle Tekke Bahçesi Şehitliğinde bulunmuş, bilahare Küçük Kaymaklı’daki anıtının bulunduğu yere askeri törenle defnedilmişti.
Dördü bir mezarda
Bu arada Diyalog’un elde ettiği bilgilere göre Şehit Komutan Ecvet Yusuf’un 45 yıldan beri ailesi tarafından ziyaret edilen mezarında başka biri yatıyor. Ecvet Yusuf’un, yapılan kazı çalışmaları sonrasında Doğruyol Şehidi Yüksel Ahmet Dereli, Şehit Ali Mehmet Kırma ve Şehit Kadir Mehmet’in aynı mezara gömüldüğünün ortaya çıktığı, bunun DNA testiyle teyit edildiği belirtildi.
Olayın duyulması sonrasında Şehit Ecvet Yusuf’un kızı Nilgün Ecvet Orhon sosyal medya hesabından üzüntüsünü ve tepkisini dile getiren bir açıklama yaptı. Orhon şunları ifade etti:
“Meğer son kezmiş doğum günü ziyareti bu kabre... Boş mu, dolu mu? Kim var içinde, yoksa kimse yok mu?
Bugün aldım canımı çok yakan haberi... Babam başka bir mezarda dört başka şehitle birlikte bulunmuş. DNA eşleşmesi babam olduğunu doğrulamış...
Henüz yüreğim kabarık. Henüz midem bulanık, henüz beynim dağınık... Kısaca darmadağınım, sağlıklı düşünemiyorum ama bunu yanlarına bırakacak değilim. Bu 45 yıllık yalanı sorumlusu kim, kimlerse onlara ödeteceğim, yemin ediyorum yanlarına bırakmayacağım.
Kayıplar Komitesi ve Cumhurbaşkanlığına teşekkür ediyorum bizi bu 45 yıllık ikiyüzlü iğrenç ve korkunç yalandan kurtardıkları için.
Ve bir insanın yaşayabileceği en kötü deneyimin ilk aşamasını yaşadım, babamın kemikleri olduğu söylenen fotoğrafları gördüm... Canım öyle çok yanıyor ki bunu anlatmak, ifade etmek bile ağrı, sızı veriyor...
Ve sen, 45 yıl geldiğim bu mezar... Seni yıllarca iyi-kötü günlerimde taciz ettim gibi hissediyorum şu anda... Sana ağladım, sana anlattım, senle paylaştım her şeyimi... Affet...
Ve babam... Çok sevdiğim, özlediğim... Yüreğimin eksik ve acılı yerindeki... Artık yerin belli olacak ve ben yaseminlerimle geleceğim...
Ama önce... En önce hesabını soracağım benden ve senden özür dilemesi gerekenlerden...
Çok canım yanıyor.
Nefret bile edemiyorum bu rezilliği bize yaşatanlardan... Nefret yeterli bir duygu değil hissettiklerimin yanında...”