Rum-Yunan ikilisinin geçmişten günümüze değişmeyen hedefi, Kıbrıs’ın tümünü ele geçirmektir. Halen %66’sını ele geçirmelerine rağmen geriye kalan %36 bölümünü de almak için yoğun mücadele içindedirler.
Rum- Yunanistan ikilisi, halen batılıların desteği ile aynı Girit’te olduğu gibi, açılım(!) tezgâhı ile adanın tümünü almak çabasındadır.
Rum kesimindeki sağcı siyasiler, hedeflerinin Türk ordusunun ayrılmasını sağlamak suretiyle egemenliklerini adanın kuzeyine yaymak olduğunu ve bize sadece azınlık hakları verebileceklerini gizlemek gereği duymamaktadır.
KKTC’de bazı özenti solcularının çözümün öncü partisi kabul ettiği solcu AKEL siyasi yetkililerinin de, nihai hedefi adayı Yunanistan’a bağlamaktır.
Ancak bu hedefe KKTC’deki işbirlikçi gafillerin yardımı ile anavatanın müdahalesine sebep olmadan, Türk halkını ulusal kimliğinden kopararak, Kıbrıslı kimliği altında tek halk içinde eriterek ve zamana yayarak, ulaşmayı uygun görmektedir.
Kuşkusuz AKEL ile ilgili belgeler ve gerçekler, amacının adanın geriye kalan kısmını da Yunanistan’a bağlamak olduğunu gösterir.
Her şeyin açık ve net olmasına rağmen, demokratik hak safsatası ile KKTC’de yürütülen yoğun 5.kol faaliyetleri sonucu, Rum’un bizi egemenliği altına almak çabasında olduğu gerçeği yeni nesilden gizlenmektedir.
Rum kesiminde gençlerin evde, okulda kilisede fanatik Ortodoks ve Elen sevgisini benimseyecek şekilde yetiştirilmesine karşın, KKTC’de gençlere milliyetçiliğin tüm kötülüklerin nedeni olduğu kabul ettirilmeye çalışılmaktadır.
Rum’un geçmişte bize yaptığı kötülüklerin ve niyetinin yeni nesilden gizlenmesi amacı ile okullarımızda ulusal mücadele tarihi okutulmasından vazgeçildi.
Rum saldırganlığını gösterdiği ve milliyetçiliği körükleyebileceği gerekçesi ile mermilerle delik deşik edilen Mağusa’daki Sakarya ilkokul binası, yıkılarak ortadan kaldırılmıştır.
Özenti solcuları, geçmişten günümüze uğratıldığımız can ve mal kayıplarımızın elde edilmesi için mücadele etmemiz gerektiğini savunanları, barış ve çözüm düşmanı göstererek susturmağa çalışmaktadır.
Rum’un silahlanmasına, denizlerdeki haklarımızı gasp etmesine, çözüm müzakerelerinde ENOSIS’e zemin hazırlayacak taleplerinin verilmesine ve güneyde Türklere saldırılmasına tepki gösterenler; gerici, faşist ve barış düşmanlığı ile suçlanmaktadır.
Yoğun beyin yıkama ve 5.kol faaliyetleri sonucu birçok gencimiz, artık Rum ulusal davasını savunur ve azınlık olmayı kabul eder duruma getirilmiştir.
KKTC’yi aşağılamak, uydu yönetim, sahte ve ayrılıkçı yönetim tanımlaması ile hakaret etmek, demokratik hak Kabul edilmektedir.
Anavatan ile aramızı açmak ve bizi Filistin Arapları gibi korumasız bırakmak amacı ile medyada yoğun propaganda ve yayınlar yapılmaktadır.
İşin ibret verici yanı, devlette görev yapan kişilerin bile pervasızca KKTC ile anavatana hakaret etmeleri karşısında, hiçbir yetkili yasal işlem yapmamaktadır. Anavatan ile devletimize hakaret eden ve aşağılayanlar adeta korunmakta, bunlara tepki gösterenler ise orantısız düzeyde cezalandırılmaktadır.
Kuşkusuz devletin altını oymak, bizi düşman kabul eden ve ambargolarla yaşamımızı zorlaştıran Rum’un ulusal davasına hizmet etmek, kesinlikle demokratik hak değildir.
Bu nedenle çok geç kalmadan, ulusal varlığımıza ve devletimize karşı yürütülmekte olan 5.kol faaliyetlerini caydırıcı, yasal düzenlemeler yapılmalıdır.
Kıbrıs sorununda onlar ve biz
- 21 Temmuz 2019, 12:28
- 46
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi