Güzel ülkemizde üzücü olaylar yaşamaya devam ediyoruz...
Özellikle trafik konusunda yaşananlar en büyük acılarımızdandır...
Yaklaşık 40 kilometrelik bir yola çıkacağımızda mutlaka içimizde gizli bir korku vardır...
Peki neden böyle?
Yollarımız bozuk, kabul ediyoruz...
Ama en önemli sorun sürat ve dikkatsiz araba kullanmaktır...
Bazı kişilerin aşırı hız tutkusunu sadece belirli yerlere yerleştirilen kameralarla önleyemezsiniz...
Küçük ülkelerde polisiye tedbirlerin ne kadar etkili olduğunu tekrar tekrar anlatmamıza gerek yoktur...
Ana yollarda ve kent merkezlerinde sıkı denetim yapılması halinde, trafik kazalarının da, suçların da büyük ölçüde azalacağına inanıyoruz...
Bu görüşe katılmayanlar olabilir...
Ancak onların görüşleriyle bugünlere geldiğimizi unutmamak gerekir...
Onlar “Polisiye tedbirlerle hiçbir şey olmaz” dedikleri için bu ülkede nice canlar yandı ve yanmaya devam ediyor...
Onların sorumsuzluğu ve ciddiyetsizliği yüzünden canlar gidiyor, milli servet yok ediliyor...
Onların sorumsuzluğu yüzünden çok sayıda insan bu ülkede sakat kalıyor...
Öyleyse artık “dur” demeliyiz...
Polis sayısı artmalı
Bir ülkede yabancı öğrenci ve turist sayısı artıyorsa, polis sayısı da artmalıdır...
Polis sayısını artırmak için ‘bütçe yetersizliğinden’ söz eden olursa, onları mahcup edecek birçok ‘gereksiz harcama kalemini’ önlerine koyabiliriz...
Ne var ki; kişisel ve partisel çıkarlar nedeniyle gereksiz birçok yere harcama yapılırken, hayati konularda ‘bütçe yetersizliğinden’ söz ediliyor...
Artık bu konularda sivil toplum örgütlerinin, özellikle de kadınların ses vermesi şarttır...
Kadınlar devreye girerse, yetkililerin önlem alması daha kolaydır...
Yüreği yanan analar, teyzeler, halalar, gelinler, görümceler, kız kardeşler ayağa kalkmalı ve “yeter artık” demelidir...
Kırmızı ışıkta durmayanlara karşı “yeter” artık...
Aşırı süratli araba kullananlara da yeter...
Araba kullanırken, cep telefonunda konuşan ve mesajlaşanlara yeter...
Ölüm kavşaklarına...
Farsız, frensiz, emniyet kemersiz yola çıkan araçlara yeter...
Yollarda denetim yapan polisler istiyoruz...
Sırf ceza yazmak için değil, caydırıcı olmak için istiyoruz...
Kırmızı ışıkta geçenleri kulağından tutup, karakola götürmek için...
Polis sayısı yetersiz ise, her fırsatta Avrupa Birliği’nden söz edenlere, belediyelerdeki personel sayısı sorulmalı...
En fazla 50 kişinin yeterli olabileceği bir devlet kuruluşunda neden 800 kişinin çalıştırıldığı ve neden bu personelin 200 tanesinin polisliğe kaydırılmadığı sorulmalı...
Reformdan söz edenlere “Bırakın masalı da ufacık bir iş yapınız” denmeli...
Analar, ablalar, teyzeler, halalar bunu ancak sizler başaracaksınız...