Rum lideri Anastasiadis ‘kurnaz’ ve ‘başarılı’ bir politikacı olduğunu bir kez daha kanıtladı!..
Ne yaptı biliyor musunuz?..
Enosis ve seçim uğruna müzakere masasını bertaraf ederken, diğer yandan Türkiye’yi suçlu sandalyesine oturtmak için dünya çapında propaganda savaşı başlattı...
Dışişleri Bakanı Yuannis Kasulidis’e talimat vererek, Güvenlik Konseyi üyesi ülkelerin büyükelçileriyle görüşmeler yapmasını ve Türk tarafını suçlayıcı bilgiler vermesini sağladı...
Yurt dışındaki Rum elçileri de bulundukları ülkelerin yetkilileriyle görüşmeler başlattı...
Peki Anastasiadis bu kampanya ile neyi amaçlıyor?..
Türkiye’nin, kendilerine göre ‘işgal kuvveti’ olan adadaki askerlerini çekmek istemediğini öne sürerek, çözümün önündeki iki engelden birinin bu olduğunu anlatmak...
İkincisi de Türkiye’nin ‘Tek yanlı müdahale hakkı’ ile ileride adanın tümünü ele geçirmek istediği iddiasını güçlendirmek...
Dikkat edilirse hedefi, Kıbrıs Türk liderliği değil Türkiye’dir...
Kıbrıslı Türk lider Akıncı’nın adından bile söz etmek istemiyor...
Anastasiadis’in bu kampanyasına Yunanistan da destek veriyor...
Mekik diplomasisini kesen Eide bugün Atina’da Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocas ile görüşecek...
Ardından New York’a giderek Genel Sekreter Guterres’e rapor sunacak...
Sonrasında ne tür bir açıklamanın geleceğini şimdiden kestirebiliriz...
Meydanı tamamen Rum ve Yunan liderliğine bıraktığımıza göre; müzakereleri bertaraf eden tarafın, yarın ‘haklı olduğu’ yolunda bir açıklama yapılırsa şaşmamak gerekiyor...
KKTC suskun kalmamalıydı
Rum-Yunan liderliğinin Türkiye’ye yönelik saldırılarının özellikle bu aşamada artacağını önceden kestirmek hiç de zor değildi...
O nedenle KKTC tarafı ve Türk Dışişleri haftalar öncesinde Birleşmiş Milletler ve Avrupa Birliği nezdinde etkin girişimler başlatmalıydı...
Akıncı Brüksel’e giderek, tüm ilgilileri aydınlatmalı, Rum tarafının kabul edilemez şartlarını bir bir sıralamalıydı...
Müzakere masasını bertaraf edenin ‘Enosis’ isteyen Rum liderliği olduğunu gür bir sesle onlara söylemeliydi...
Türkiye’nin, Kıbrıs’ta ‘işgalci’ olmadığını, tam tersi 43 yıldan beri barışı koruduğunu anlatmalıydı...
Kıbrıslı Türklerin yüzde 90’ının, Türkiye’nin etkin garantörlüğünden vazgeçmek istemediğini kanıtlayan kamuoyu araştırmalarını önlerine koymalıydı...
Aynı şekilde KKTC hükümeti de bunu yapmalıydı...
Ama bunların hiçbirisi olmadı...
KKTC kanadının da Rum tarafının iddialarına katıldığı şeklinde bir izlenim yaratıldı...
Bu hiç de hoş değildir...
Hem Türkiye’ye, hem de Kıbrıs Türk halkına yönelik büyük bir haksızlıktır...
Üzgünüz...