“Hiç kimseye güvenmiyorum diye bir şey yoktur; zamanında ona güvendiğim için artık kimseye güvenmiyorum diye bir şey vardır” Aziz Nesin.

İnsan hayatını etkileyen ve şekillendiren önemli unsurlardan biridir güven. Kendimizin, geleceğimizin, ilişkilerimizin ve toplumun teminatıdır güven duygusu. Günlük yaşantımızda birçok kişilerle iletişim ve etkileşim halindeyiz. Kimileri ile iş gereği, kimileri ile sohbet amaçlı, kimileri arkadaşlarımız, kimileri ailemiz, dostumuz. İletişim ve etkileşim halinde olduğumuz kişilerle kendimizi gerçekleştiririz. Dostluk, kardeşlik, dürüstlük gibi duyguları güvendiğimiz kişilerle yaşarız.

Güven duygusunda komşuluk ilişkilerinin de önemli yeri vardır. Komşuluk, vakti geldiğinde karşılıklı yardımlaşma demektir. Özellikle köy yerleşmelerinde sosyal dayanışma açısından komşuluk önemlidir. Fakat günümüzde güvene dayalı komşuluk ilişkileri de sadece söylenen sözlerde, yazılan yazılarda kalmış gibidir. Mesarya ovasının güzel köylerinin birinde yaşayan bir arkadaşımın benle paylaştığı bir olay, komşuluk değerlerinin de artık güvensizliğe dönüştüğünün bir göstergesiydi.

Mesarya köylerinin birinde ev sahibi olan arkadaşım, evin dış mekânının düzenlenmesi için inşaat mühendisi olan komşusu ile anlaşır. Köy yerinde çok önemsenmese de arkadaşım yapılacak işi için plan ve projesinin çizilmesini ve izinlerinin alınmasını ister. Müteahhit olan komşu istenilen garaj ve bahçe duvarı projesini çizer ve imzalar, bizim arkadaş da ilgili yerlere gidip inşaat izinlerini alır. Fazla uzatmayalım alınan inşaat izini çerçevesinde inşaat başlar fakat inşaat ilerlerken, bir şeyler de ters gitmeye başlar. Komşu inşaat mühendisi, kendi çizdiği projeyi inşaa edemediği gibi ortaya başta anlaşılan fiyatın da üstünde dudak uçurtacak bir rakam çıkar. Öyle bir rakam ki nerdeyse ev yaparsınız o fiyata. 36 metrekare olması gereken garaj 30 kusur metrekare olmuş, projede 6,30 olması gereken giriş genişliği 5 metre, 2,40 olması gereken giriş yüksekliği 2,20 olmuş. Projede garaj girişine iki adet de otomatik kapı yapılacaktı. Yine komşu inşaat mühendisinin getirdiği kişi garaj girişinin ölçülerini aldıktan sonra girişin iki kapı olması halinde yüksek ve geniş araçların kapıdan geçemeyeceğini söyler. Morali çok bozulan arkadaşıma komşusu inşaat mühendisi, “sen de küçük araba alırsın” diye telkinde bulunur. Birde üstüne üstün işi yanlış yaptığına bakmaksızın artan fiyatın da farkını talep eder.

Bizim arkadaş artan fiyat değişikliğini anlamak için yapılan işlerin faturalarını sorar, görmek ister. Komşu inşaat mühendisi yapılan işlerin faturasını göstermeye yanaşmaz ve gösteremez de. Arkadaşım fiyat değişikliğini kabul etmeyip, konuyu Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği'ne taşımayı teklif eder. Ama gelin görün ki komşu inşaat mühendisi bunu da kabullenmez. Anlayacağınız kendi çizdiği projeyi bile inşa edemeyen komşu inşaat mühendisi, kendisini Kıbrıs Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliğinde, iş bilmez, inşaattan anlamayan mühendis olarak reklam etmek istemez. Çünkü yanlış inşa ettiği garaj projesinin altında yine kendi imzası vardır. 

Kendi köyünde, kendi komşusuna çizdiği projeyi bile inşa edemeyen komşu inşaat mühendisi “Aynası iştir kişinin lafa bakılmaz” sözünü ya bilmemektedir ya da bilmek istememektedir. Mesarya’nın güzide köyünde gerçekleşen bu güven kırıcı olayı bütün köylü bilmektedir, yapılan yanlış işi her gün görmektedirler. Düşünün bir kere garaj yapıldı fakat garaja kapılar takılırsa içerisine araba giremeyecektir; nasıl bir mühendislikse bu!

   Konuyu iyice dinledikten sonra arkadaşıma çok saf olduğunu söylediğimde ise; “Hayır saf değilim, sadece karşımdakine gerektiğinden fazla değer verdim” diye karşılık verir. Her şey bir yana insanların birbirini tanıması ve anlaması güven duygusuna bağlıdır. Güven duygusu, sevgi ve saygıdan önce gelir. İnsan güvendiği insanı sever ve sayar. Güveni sarsmadan güzel ilişkiler kurmak ve hayat boyu sürdürmek gerçekten zor. Güven sarsılınca bütün ilişkiler bir anda yıkılır; yere düşen testi misali paramparça olur. 

Güzel bir hafta dileklerime, herkese iyi pazarlar.