banner564

İkinci kurtuluş başarıldı

  AK Parti iktidarı, daha doğrusu Cumhurbaşkanı Erdoğan Kıbrıs konusunda iki büyük sınav verdi...
  İki sınavın da başarılı sonuçlanması nedeniyle Türkiye’nin ‘işgalci ve istilacı’ olarak suçlanmasına yönelik propaganda faaliyetleri bertaraf edildi...
  Bazı kesimler, AK Parti’nin dış politikasını eleştirebilirler...
  Fakat; Kıbrıs konusundaki politikanın başarılı olduğu ve Rum tarafının gerçek niyetini ortaya çıkardığı tartışılamaz bir gerçektir...
  Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2003’te sınır kapılarının açılmasıyla önemli bir adım attı...
  Ardından Annan Planı gündeme geldi...
  Türkiye ‘bir adım önde’ politikasıyla bu plana destek verdi...
  Rum tarafının “hayır” kararı nedeniyle çözüm gerçekleşemedi...
  Bazı kesimler; Türk tarafı “Bir adım önde gitti de ne oldu?” diyerek, referandumdan Rumların kazançlı çıktığını iddia edebilirler...
  Bu iddia bir ölçüde doğrudur...
  “Hayır”a rağmen AB üyesi oldular...
  Ancak diğer yandan Türk tarafının “evet”i sayesinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, kuzeydeki Rum mülkleri konusunda almış olduğu kararın önemini küçümsemek doğru olmaz...
  KKTC hükümetleri doğru yönde adım atmış olsalardı, bugün kuzeydeki Rum mülklerinin önemli bir kısmı Mal Tazmin Komisyonu aracılığıyla Türkleşmiş olurdu...

Asrın Projesi sadece izlendi
 
  Bir başka önemli başarı ise; su konusunda atılan adımları dünyanın ‘tepkisiz’ izlemesidir...
  Annan Planı’nda “evet” olmasaydı, ne BM, ne AB, ne de ABD, Asrın Projesi’ne tepkisiz kalmazdı...
  Türkiye; çözüm konusundaki iyi niyetini ortaya koyduğu için, KKTC’ye yönelik projelerde katı tutumlar büyük ölçüde hafifletilmiş oldu...
  Gelelim en sonuncusuna...
  Kıbrıslı Türklerin büyük bir çoğunluğu ‘garantilerin’ tartışma konusu yapılmasına tepki gösterdi...
  Hepimiz “Garantiler yok olursa bizler de yok oluruz” diyerek, uyarı üstüne uyarı yapmaya başladık...
  Ancak; Türkiye’nin bu konuda atmış olduğu adımlar, Rumların hayal ettiği şekilde olmadı...
  Türkiye; iyi niyetini göstererek, Rumların da karşı adım atmasını önerdi...
  Ne var ki; Rum tarafı paylaşım konusunda hiçbir şey yapmadı...
  Özel Danışman Eide’ye yönelik ağır Rum saldırılarının temelinde ise gerçeklerin BM tarafından görülmüş olması vardır...
  İşte bu da Sayın Erdoğan’ın ve Dışişleri Bakanı Sayın Mevlüt Çavuşoğlu’nun başarısıdır...

Uzlaşmaz oldukları kanıtlandı
 
  Türkiye; üstün bir başarı performansı göstererek, Rum tarafının uzlaşmaz olduğunu bir kez daha kayıt altına aldırdı...
  Ayrıca; Kıbrıslı Türklerin ‘teslim aşamasına kadar’ müzakere masasında bekletilmesini amaçlayan Rum tezini bertaraf etti...
  Artık ne masa var, ne de müzakere heyetleri...
  Gelinen aşamada hiç kimse Kıbrıslı Türkleri ve Türkiye’yi ‘çözüm karşıtı’ olarak gösteremez...
  Cumhurbaşkanı Akıncı’nın dahi başaramadığı bir uzlaşıyı Rumlarla hiç kimse başaramaz...
  Denktaş’ı ‘uzlaşmaz adam’ ilan etmişlerdi...
  Eroğlu’nu da...
  Fakat; Türkiye’nin son 15 yıllık Kıbrıs politikası çerçevesinde Rumların karşısına, AKEL’in yoldaşı CTP lideri Talat çıkarıldı o da uzlaşamadı...
  En son denemede Akıncı çıkarıldı yine olmadı...
  O nedenle Sayın Erdoğan’ın Kıbrıs politikası ‘işgal ve istila’ propagandasını sıfırla çarpmış oldu...
  Hele Rum siyasetinin üzerinde bir güç olan kilise başı Hrisostomos’un önceki gün yapmış olduğu açıklama, perde gerisindeki niyetleri bir kez daha gözler önüne serdi...
  Hrisostomos’un “Türkiye garantileri bozmayı ve askerlerini çekmeyi kabul etse bile federasyon olmaz... Olsaydı kısa sürede yıkılırdı” şeklindeki açıklaması herkesin kulağına küpe olmalıdır...
  Artık herkes kendi yolunda ilerlemeli ve kendi halkını mutlu etmenin yolunu bulmalıdır...
  KKTC’de yapılacak çok iş vardır...
  Öncelik temiz ve başarılı siyaset olmalıdır...
YORUM EKLE

banner608

banner473