banner564

İki farklı senaryo

   Rum Meclisi’nin durup dururken ‘Enosis’ kararı üretmesinin ardındaki nedeni şimdi sıradan vatandaşlar dahi anlayabiliyor...
   Suni bir kriz çıkarıp, müzakerelerin bir süre tatil edilmesiyle Türkiye üzerindeki baskıların artacağını hesapladılar...
   Ayrıca Rum Meclisi’nin ‘sözde geri adım atmasıyla’ birlikte, yeni bir savunma silahı bulacaklarını düşündüler...
   Nasıl mı?..
   Nasıl olacağını 7 Nisan’da Rum parlamentosundan çıkacak karar sonrasında göreceğiz...
   Türkiye’nin ve Birleşmiş Milletlerin karşısına yeni bir savunmayla çıkıp, şunları söyleyecekler:
   “İşte biz Enosis kararından vazgeçtik, dolayısıyla Kıbrıslı Türkleri yok etme gerekçesi artık ortadan kalkmıştır... Öyleyse siz de şu işe yaramaz garantilerden vazgeçin...”
   Türkiye bu savunma karşısında garantilerin kaldırılmasını veya sulandırılmasını kabul eder mi?..
   Bize göre etmez...
   Ancak Rum tarafı bu konuda umudunu kesmemiş görünüyor...

Birinci senaryo
   
   Şimdi 16 Nisan referandumu sonrasında Kıbrıs’la ilgili olarak iki farklı senaryo üzerinde duralım...
   Birincisi; Türkiye’nin garanti anlaşmasında değişiklikler yapmayı kabul etmesi ve Rum liderliğiyle Yunanistan’ın ikna edilmesi sonrasında referanduma gidilmesi... 
   Türkiye’nin üyesi olmadığı Avrupa Birliği’nin garantörlüğünde bir çözüme gidilmesi halinde Kıbrıslı Türklerin ‘çok kısa bir süre içinde’ ciddi sorunlarla karşılaşacağı kesindir...
   Türk garantisinin olmadığı veya sulandırıldığı ve Türk askerinin caydırıcılığı kalktığı anda, gittikçe güçlenen ELAM ve diğer terörist örgütlerin tehdit ve saldırılarını hiç kimse önleyemez...
   Şimdiki ortamda bile önlemediklerini ve cezalandırılmadıklarını dile getirmek ve uyarmak; çözüme karşı çıkmak değildir...
   Çözüm isteniyorsa, Rum Meclisi’nin ‘Enosis kutlaması’ konusunda yetkiyi Eğitim Bakanlığına vermesi değil, tamamen yasaklaması gerekmez mi?..
   Niyetler, değişmişse niye tamamen yasaklamıyorlar?..
   Niye eğitim sistemlerini inat ve ısrarla değiştirmiyorlar?..
   Evet; birinci senaryo, daha burada sıralamak istemediğim birçok tehlikeyi içeriyor...
  
İkinci senaryo
   
   Gelelim ikinci senaryoya...
   Müzakereler yeniden başlasa dahi Rum liderliği ‘Dönüşümlü Başkanlığı’ kabul etmez ve garantilerde istediğini elde edemezse, o zaman iki ayrı devlet yoluna devam eder...
   KKTC zaman içinde sayısı az da olsa bazı devletler tarafından tanınır...
   Türkiye’nin desteğiyle burası serbest ticaret ve turizm bölgesi olur ve halkın refah düzeyi bu şekilde yükseltilir...
   Kuzeydeki Rum mülklerinin parası ödenir ve ‘istila suçlaması’ ortadan kalkar...
   Ekonomilerin zaman içinde eşitlenmesi halinde yeniden ‘ortaklık denemesi’ yapılabilir...
   Ancak, bir başka deneme için Rum eğitim sisteminin değişmesi, yeni nesillerin Türklere karşı düşmanlık duygularıyla değil ‘iyi komşuluk niyetleriyle’ yetiştirilmesi gerekir...
   Hepsinden önemlisi kilisenin, siyasetle ilgilenmesi yasaklanır...
   Rumlar bunu başarabilirse; yıllardan beri çözüm konusunda birkaç adım önde olan Kıbrıslı Türklerle uzlaşmak hiç de zor değildir...
   Kıbrıslı Türkler uzlaşıya vardır...
   Ancak yeni maceralara sürüklenecek kadar da akılsız değildir... 
YORUM EKLE

banner471

banner473