Siyasi kriz sonuçta hükümetin düşüşü ile gerçekleşti. Başbakan Sayın Tufan Erhürman bu zor zamanda ortaya çıkan bu durum üzerine zaman yitirmeden istifasını Cumhurbaşkanına sundu.
İstifasını Cumhurbaşkanına sunarken en doğru adımı da attı. “Cumhurbaşkanı vakit kaybetmeden hükümet kurma görevini Sayın Tatar’a vermelidir” dedi.
Şimdi Sayın Tatar ile HP Genel Başkanı Sayın Özersay’a önemli görev düşmektedir. Hemen hükümeti kurmalıdırlar. Zaman kaybetmeye tahammül yoktur. Çünkü bir yandan döviz krizinin tetiklediği ekonomik sorunlar var. Öte taraftan ciddi dış politika sorunları derinleşmektedir.
Bir kere hükümet krizi, ekonomik ve politik meselelerden çıkış için yapılacak düşünce arayışlarından doğan farklılıklardan ötürü olmadı. Hükümetin düşmesine yol açan neden, arazi sorunu oldu.
Bunu hafife aldığım için yazmıyorum. Ancak bu sorun nedeni ile doğan karmaşa içinde Sayın Serdar Denktaş araziyi iptal ettiğini, Maliye Bakanlığından istifa ettiğini ve hakkında dokunulmazlığının kaldırılarak soruşturma yapılmasını istediğini açıkladı. Ayrıca hükümete desteğinin süreceğini ve Maliye Bakanlığına da Başbakan’ın atama yapmasını ifade etti.
Yani mesele arazi sorunu ise istense sorun aşılırdı. Ancak bu yol tutulmadığı için bunun yüzeysel sebep olduğu ortaya çıkıyor.
Bu yüzden Sayın Tatar ile Sayın Özersay, bu yoğun kriz ortamında ülkeyi hükümetsiz bırakma hakkına sahip değillerdir.
Eğer bu kriz ortamında ülke, siyasi krizler içinde debelenir, bir erken seçime doğru sürüklenir veya kıytırık bir formülle bir seçim hükümeti kurulursa, 2019 yılı çöküşün eşiğini geçme yılı olacaktır.
Bunun yanı sıra bizi doğrudan ilgilendiren bir başka gelişme de Türkiye’de yaşanmaktadır. İstanbul Belediye Başkanlığı seçimi yenilenecektir. Bu nedenle Türkiye Cumhurbaşkanı Sayın Erdoğan 23 Hazirana kadar, İstanbul’un 36 ilçesinde seçim mitingleri düzenleyeceğini açıklamıştır. Türkiye’deki yeni yönetim sistemine göre Cumhurbaşkanının yürütme çerçevesindeki yetkisi ile olaya bakarsak, gündemin İstanbul seçimleri ile yüklü olacağı aşikardır. Kıbrıs gündemin ortasında dahi olamayabilir.
Ayrıca bu seçimin sonucu ne isterse olsun, Türkiye iç siyasetinde yeni türbülanslara yol açacağı da aşikardır. Bu yüzden vakit kaybetmeden UBP- HP hükümeti kurulmalıdır. Sayın Tatar muhalefette iken “Ben Başbakan olsam halkımla sorunları paylaşır ve gereken adımları atardım” demişti.
Evet, şimdi tam zamanı, hemen Başbakan olmalı ve halka dönük olarak sorunları aşmaya yönelik düşüncelerini paylaşmalıdır. Bu adımları atmalıdır. Bu ise öyle uyduruk bir “yıkım devir aldım“ sözü ile vakit geçirme, Sayın Eroğlu'nun anlattığı, kendinden öncekileri suçlama fıkrasındaki gibi söylemlerle ele alınamaz. Çünkü neyin ne olduğunu bile bile bu yola girdi.
Sayın Özersay ise “Ben UBP ile hükümet olmam demedim. Hüseyin Özgürgün ile hükümet olmam dedim” dedi.
Bu ise kendi eski Genel Başkanlarını sarı inek fıkrasında olduğu gibi aslanlara veren UBP liderliğinin bu mantığı ile buluşabilecek bir temel vardır… Artık zaman kaybetmeden adım atılmalıdır.
Döviz krizinin insanlar, ekonomik kuruluşlar ve devlet üzerinde yol açtığı erozyon vakit kaybetmeye tahammül kaldırmaz. Üstelik şu anda yerlerde sürünmememizi getiren önemli bir zeminde, kur farkı nedeni ile Güneyden yapılan alış veriştir. Bu altın yumurtlayan tavuğu kesmeye dönük ifade edilecek hamaset yüklü konuşma ve tavırlar da çok acı sonuçlar getirecektir.
Hele aklında olan program; insanların gelir ve maaşlarını kesmek HP’yi kaldırmak ise akıllara Karl Marks'ın sözünü getirir. Hata, “İlk adımda bir trajedi yaşatır. Ancak tekrarlanması halinde komedi ve maskaralığa döner.” Bunu Sayın Tatar geçmişte yaşadı. Evet, bu aşamada kolaya girmek trajikomik ciddi hasara yol açacaktır.
Hemen şimdi kurmanız gerekir
- 13 Mayıs 2019, 10:11
- 204
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi