Bir seçim badiresi daha atlattık. Ortaya çıkan sonuç Kıbrıs Türkü’ne ve de tek dayanağımız Türkiye’ye hayırlı olur temennisi ile başlamak istiyorum.
Kıbrıs Türkü’nün tarihsel süreç içinde gerçekleştirdiği ve tamamı olmasa bile çoğunluğu demokratik anlayışlarla yaşanan seçimler bu kez çok farklı geçti.
Bir tarafta açıkça Türkiye’nin müdahalecilikle suçlandığı ve neredeyse seçim temasının bunun üzerine kurulduğu, “adada Türkiye’yi isteyenler, istemeyenler” yanında, garantörlüğün modası geçmiş bir uygulama olarak değerlendirildiği, uygulanacak oy sistemi ile egemenliğin ikinci plana itildiği, ancak federal çözüm esaslarında bir çözümün kabul edileceği söylemler yankılandı.
Adeta Annan referandumuna benzer bir ortam yaşatılmak istendi!
Diğer tarafta ise Kıbrıs Türklerinin adadaki varlığının tehlikelere maruz kalmadan, egemenlik esas alınarak iki devletliliği savunan, Türkiye’nin etkin ve fiili garantörlüğünü esas alan görüşler adeta havalarda çarpıştı.
Müdahale suçlamaları her zamanki gibi seçimin adeta aksesuarıydı.
Türkiye’den Tatar’a gelen destek beyanları, Akıncı’ya AB’den ve Anastasiadis’ten, seçim sonrasında görüşmelerin başlayacağına dair gelen taahhütler ortalarda dolaştı durdu. 
Yaşadığımız seçim süreci çelişkilerle dolu olması bakımından manidardır.
Birinci tur süresince yanlış anlaşılır düşüncesiyle üzerinde pek durmadım. 
TDP ve Akıncı taraftarlarının UBP adayı Tatar’a getirdiği suçlamaların, eleştirilerin dozundan çok daha fazlası CTP adayı Tufan Erhürman’a yapıldığı halde ilk turdan oyunu Akıncı’ya yönlendiren çok CTP’li gördük.
UBP’den sonra KKTC’de örgütlü ikinci büyük parti konumundaki CTP’nin geçmişte Lefkoşa Belediye seçimlerinde aday göstermeyip Harmancı’ya destek vermekle ortaya koyduğu tutarsızlık ve parti disiplininden uzak tavır, Pazar günü gerçekleşen seçimlerde de kendini gösterdi.
Birinci turda kimi partililerinden destek görmediği için seçim kaybeden Sayın Erhürman ve bazı CTP’liler bunlar yaşanmamış gibi ikinci turda Sayın Akıncı’nın seçimi alabilmesi için canla, başla çalıştı.
Ne var ki ikinci turda da ortaya çıkan sonuç bu kesimler için tam bir hezimetti.
%51.74 Ersin Tatar, %48.26 oranlarında Mustafa Akıncı’nın aldığı oylar Ersin Tatar’ı Cumhurbaşkanlığı makamına getirdi Akıncı ise Cumhurbaşkanlığını kaybetti ama Sayın Erhürman’ın da parti içinde prestiji çok da iyi duruma gelmedi.
Sayın Erhürman’ın her şeyden önce, kendi adayına destek vermeyen ve organize olduğu açık hareketin derinlemesine araştırılmasını ve bunun yetkili organlarda tartıştırması talebinin gerekliliğine inanıyorum.
Aksi takdirde o koltukta sağlıklı bir oturuş söz konusu olamaz.
İlk turda %32 oy alan buna karşın ikinci turda katılım oranlarının yükselmesi yanında aldığı oyu %52’lere vardıran Sayın Ersin Tatar’ı kutlarım.
Herkesi kucaklayan, sağcı, solcu, Türkçü, Rumcu kavramlarına itibar etmeyen, sadece görüşmeci konumundan uzak toplum sorunlarının içinde toplumu ile bütünleşen bir Cumhurbaşkanı olacağına inanıyorum. Ersin Tatar bu yeteneğe sahiptir yeter ki onu yanlışlara sürükleyebilecek kadrolarla yola çıkmasın!
 Son olarak “isme değil düşünce şekline” yönelerek gücenmişliği bir kenara iten, sandığa giderek büyük olgunluk gösteren KKTC insanını içtenlikle kutlarım. 
Hayırlı olsun.