Memnun olmak dururken neden mutlu olmak istiyorsunuz?
Espasito ile birlikte ormanda yürüyoruz. 
Birkaç günden beri, akşama doğru, güneşin uyguladığı sokağa çıkma yasağından kaçıp klimasız bir serinlik yakalar mıyız diye buraya geliyoruz. 
Serinlik yok ama sıcaklık ile serinlik arasında, bazı yerlerde serinliğe daha yakın olan bir şey buluyoruz dağda. 
Bugün başka bir şey daha var: Birkaç saat önce yağmur yağdığı için yoğun orman kokusu.  Havadan değil de bir parfüm şişesinden çıkıyormuş gibi ağır. 
Harika! Sadece bu kokuyu duymak için buraya gelmeye değer.
Nereden geliyor bu koku? 
Sizi düş kırıklığına uğratmak istemem, ama birçok şair ve yazara ilham vermiş olan bu ıtırın kaynağı geosin adlı bir bakteridir. Kokuyu bakterinin ölmekte iken saçtığı bir kimyasaldan alıyoruz.
Bir tür alkol molekülü olan geosin dünyanın hemen her yerinde bulunur. Yağmurdan sonra nerede olursa olsun bütün ormanlarda aynı kokunun duyulmasının nedeni budur.
Geosin’i her yağmurdan sonra teneffüs etmek mümkündür, ama en güçlü hâli uzun bir kuraklık döneminden sonra gelen yağmurun ardından olur.
Bizim bugün büyük bir zevkle keşfettiğimiz gibi.
Bir saat kadar yürüdükten sonra geri dönüyoruz. Karşıda, ağaçların üzerinde, güneş yusyuvarlak, güneşten çok yangına boyanmış bir aya benziyor. Kısa zamanda denizin arkasında kaybolacak. 
“Sizin buralarda sokak köpeği yok,” diyor Espasito, nereden aklına geldiyse.
Türk olsun da sokak köpeği olmasın, olur mu?
“Ormanda yok. Girne’de var ama,” diyorum. “İstersen götürüp göstereyim.”
“Kalsın,” diyor.
Yolda bir kaza var. Birçok insan devrilip yol kenarına yuvarlanan hazır çimento aracını yattığı yerden çıkartıp bir kamyona yükleme gayreti içinde. Başlarında bir polis var. Elinde kırmızı bayrak tutan bir işçi daralan yolda araçları sırayla geçirmek için yol kenarında bekliyor, ama bayrağı ışıklı olmadığı için yarı karanlıkta onu görebilecekler mi şüphedeyim. Geçip gidiyoruz.
“Ölü veya yaralı olsaydı daha çok polis olurdu,” diyorum Espasito’ya. 
Espasito’nun araba kullanma yeteneğime fazla güveni yok. Önümüze bir araba çıktığında “geç” veya “geçme” komutları vererek bir trafik kazasından ölme olasılığını en aza indirmeye çalışıyor. Oturduğu yerde sık sık hayali frenine basarak yapabileceğim kazaları önlüyor.
Eve vardığımızda karanlık olmuştu.
Memnun kelimesini İngilizcedeki “content” yerine kullandım.
Cambridge Sözlüğü’ne göre “content”, “durumundan hoşnut olmak ve değişiklik veya daha iyiye gitme beklentisi içinde olmamak,” anlamına geliyor. Böyle olmak, ki benim hâlimi tarif etmeye oldukça yakın, mutlu olmaktan daha iyidir gibi geliyor bana: mutluluk binicisini üzerinden erken atan bir rodeo atı, memnuniyet uzun yol koşucusudur. 
Espasito yarın evine döneceği için biraz hüzünlü.
“Gitme zamanı yaklaştıkça saat sanki daha hızlı çalışıyor,” diyor.
“Hayat uzun, yol kısa Espasito,” diyorum. “Gene gelirsin.”