banner564

Havanda su dövmek

  Kıbrıs sorunu her seçim döneminde ‘ilginç sloganlarla’ gündeme geliyor…
  “Hedefimiz barış” diyenler çıkıyor…
  Elbette barış…
  Elbette çözüm…
  Ama kuzeydeki bu sloganlar Dikilitaş’ın ötesine geçmiyor…
  Kendi kendimizi yıpratmanın dışında hiçbir işe yaramıyor bu sloganlar…
  Yüksek tirajlı Rum gazeteleri bizdeki konuşmaların çok büyük bir kısmına yer vermiyor…
  İstanbul-Ercan seferini yapan uçakta ‘Çarşaflı Nigar’ın yarattığı korku geniş yer alıyor…
  İHA’lar SİHA’lar da öyle…
  Türkiye ve KKTC’nin aleyhine olabilecek hemen her şey Rum gazetelerinde yer alıyor…
  Fakat ‘Çözüm’ ve ‘Barış’ sloganları hiç önemsenmiyor…
  Bu konuyu birkaç örnekle açabiliriz…
  Kuzeydeki bir parti ile güneydeki bir parti Trodos’ta gençler için ortak piknik düzenliyorsa; bu pikniğe 20 Türk genci, 4-5 tane de Rum genci ancak katılıyor…
  Avrupa Birliği’ni veya BM’yi ‘tavuk gibi yolan’ örgütler zaman zaman ‘iki toplumlu sergi’ veya ‘fotoğraf’ etkinliği düzenliyor ya…
  Sorun bakalım o etkinliklere kaç Türk, kaç Rum çocuğu katılıyor?..
  Cesaretiniz varsa sorun ve aldığınız yanıtı çekinmeden açıklayın…
  Ama bunu da yapamıyorsunuz…
  Kıbrıslı Rumların Maraş’a dönüşüne destek vermek için güneydeki eyleme katıldığınızda ‘sizi teslim almak isteyen’ çete üyeleri çıkıyor ortaya…
  O çete üyeleri ‘Barış’ ve ‘Çözüm’ sloganlarınızı duymak istemiyor…
  Çünkü; onlara göre tek çözüm yolu Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamıdır…
  Onlara göre Türk askerinin adadan çekilmesi ve garantilerin sonlandırılması halinde çözüm kendiliğinden gerçekleşmiş olur…
  Ve o zaman ne sınır kalır, ne de barikat…

Sınırlar kalkınca ne mi olur?

  Şimdiki ortamda “onları bize verin” diyenlerin elinden kurtulmak için sınırın kuzeyine geçip canını kurtaranlar; sınırlar kalkınca ne yapacağını düşünmek zorundadır…
  İçi boş sloganları bırakalım da gerçeklere bakalım…
  Bazı gerçekler üzücüdür…
  Kıbrıs’ın yeniden birleşmesini ve iki toplumun güvenlik, barış ve huzur içinde yaşamasını en çok bizler istiyoruz…
  Bunu başarmak için toprak tavizine hazır olduğumuzu defalarca teyit etmişizdir…
  Ama başaramadık…
  Başarabilmek için önce güneydeki medyanın dilini düzeltmek gerekiyor…
  Kıbrıslı Türklerin liderine her satırda ‘işgalci lider’ diyerek, bizlerden uzaklaştıklarını onlara anlatmak için ‘büyük güçlerin’ müdahalesine ihtiyaç vardır…
  Kiliseyi durduracak önlemler lazımdır…
  Dinin, siyasete alet olmasını önleyici yasalar için AB tarafından baskı altına alınmalıdırlar…
  Bizdeki slogan kahramanları da kendi içimizdekilerle çatışmak yerine, AB, BM yetkililerini ve güneydeki yoldaşlarını doğru yola davet etmelidir…
  Dikilitaş siyasetiyle bunları başaramayız…
  Kalıcı bir barış için öncelikle Rumları ortak eyleme zorlamalıyız…
  Mesela bir slogan belirleyip, Lefkoşa’nın Rum kesimindeki Eleftheriya Meydanı’nda bizimle ortak eylem yapabilecek cesarete sahip bir Rum partisi bulmalıyız…
  Var mıdır?..
  Bulabilir miyiz?..
  Neofitu’nun ve diğerlerinin buna cesareti varsa çıksın ortaya…
  Bizler varız…
  Ama tek başımıza dans edemeyiz… 

YORUM EKLE

banner608

banner473