banner564

Halk, mazeret değil hizmet istiyor

  Avrupa Birliği; Kıbrıslı Türkler için 12 yılda 350 milyon Euro’luk yardım yaptı...
  Türkiye; sadece bu yıl için KKTC’ye 200 milyon Euro verecek...
  Bunun dışında bir milyona yakın turist, 60 bin civarında üniversite öğrencisi gönderiyor...
  Bunların bir yıllık mali getirisi ise 5 milyar Euro’nun üzerindedir... 
  Böylesi bir destek karşısında, KKTC’nin ‘örnek bir ülke’ haline gelmesi gerekmiyor mu?..
 Tercihli yolları, parkları, ormanları, yürüyüş parkurları, alış-veriş merkezleri, yat limanları, hayvanat bahçelerinin olması, sağlıklı gıdalarla övünmesi gerekmiyor muydu?..
  Peki; bu kadar yardıma rağmen bunları neden yapmadılar?..
  Tarladaki insanı devlet dairelerine taşıyarak üretimi geriletirken, devletin tüm gelirlerini de maaşlara yönlendirdikleri için hiçbir şey yapamadılar...
  Bırakın yat limanlarını, hayvanat bahçelerini, çocuklar için bir tane lunapark yaratamadılar...
  Bu kadar beceriksizlik, halka karşı bu kadar sorumsuzluk, bu kadar ihmalkarlık olabilir mi?..
  Demek ki olabiliyormuş!..
  Bu halkı “Çözüm olsun da nasıl olursa olsun” noktasına getirmek isteyenlerin varlığını hepimiz biliyoruz...
  Zaman zaman direksiyonu eline alan bu kesimlerin yetkilendirdiği kişilerin, hem devletten ayda 7-8 bin TL maaş alıp hem de “Ben iş yapmamak için görevlendirildim” diyerek, yararlı projeleri engellediklerini de biliyoruz...
  Ancak; bugüne kadar böyle gelmiş diye, bundan sonra da böyle gideceğini düşünenlerin yanılacağı günler yakındır...
  Halkımız artık gerçekleri çok iyi görebiliyor ve geleceğe yönelik kararlarını şekillendiriyor...
  Kendi vatanımızda, hak ettiğimiz özgürlük ortamında, Türkiye’nin güvencesi altında ve bugünkünden çok daha mutlu bir şekilde yaşamaya devam edeceğimizden hiç kimsenin kuşkusu olmasın...

Bir de onlara bakınız
 
  Faşist Yunan Cuntası’nın 15 Temmuz 1974’te gerçekleştirdiği darbenin 42’nci yılı münasebetiyle KKTC devletinin en ufak bir harekette bulunmaması da dikkat çekicidir...
  Sözde ülkeyi yöneten milliyetçi bir hükümet vardır...
  Fakat; 15 Temmuz’da gerçekleşen faşist darbeyi ve 20 Temmuz’a nasıl gelindiğini anlatan bir tane dahi etkinliğin yapılmaması çok düşündürücüdür...
  Kıbrıs’ı kana bulayan Yunanistan, gerçekleri ters yüz edebilmek için tüm sınır kapılarına Türkiye aleyhtarı ‘işgal’ posterleri yerleştirirken, KKTC yönetimlerinin bu kadar ilgisiz ve beceriksizliği aynı zamanda çok üzücüdür...
  Halbuki; müzakerelerin en kritik aşamasında, bu adada yaşanan gerçeklerin hem kendi gençlerimize, hem de dünyaya çok etkili bir şekilde anlatılmasının hayati önemi vardır...
  Görevi sadece Türkiye’den sağlanan yardımları ve halktan toplanan vergi gelirlerini kamu görevlilerine dağıtmak olan hükümetler sayesinde, haklı olduğumuz bir davayı dünya kamuoyuna anlatamadığımız gibi; kendi gençlerimize de anlatamama gibi müthiş bir acizlik içerisindeyiz...
  Yazık ve günah değil midir?..
  Hem insanımıza iyi hizmet götüremiyorlar, hem de ulusal davaya sahip çıkamıyorlar...
  Dünyanın terör korkusuyla yatıp, kalktığı bir dönemde halkımızı faşist Rum terör örgütlerinin insafına terk etme düşüncesinde olanlar kadar; görev ve sorumluluklarını ihmal ederek, insanlarımızı mutsuzluğa ve karamsarlığa itenler de sorumludur...
  Ülkemizin çok ciddi bir seferberliğe ihtiyacı vardır...
  Her alanda yeniliğe ve halka hizmet vermeyi görev kabul eden bir anlayışa ihtiyacımız vardır...
  Yolların kötülüğü, trafik düzenlemelerindeki hatalar ve denetimsizlik gibi nedenlerle gencecik insanlarımızı kaybetmenin derin acısını içlerinde hissetmeyen insanlar, bu ülkeye artık hiçbir şey veremezler...
  Doğru olan “Başaramadık arkadaşlar, bizden bu kadar” deyip, emekli çıkmalarıdır...
YORUM EKLE

banner471

banner474