Popülist yönetim anlayışının doğal sonucu olarak, geçmişten günümüze sivil toplum ile hükümet arasındaki anlaşmazlıklarda, maalesef halkın sıkıntıya sokulmasına ve zarara uğratılmasına demokratik hak olarak göz yumuluyor.
STÖ’ler hükümetten hak talep ederken düzenledikleri eylemlerde, trafik akışı engelleniyor ve vatandaşların seyahat özgürlüğü kısıtlanıyor;
Okullarda düzenlenen grevler nedeniyle, hiçbir suçu olmayan öğrencilerin öğrenim hakları kısıtlanıyor ve zarara uğratılıyor;
Hükümetle arasında sorun olan sendika, elektrikleri keserek ekonomik faaliyetleri ve vatandaşların yaşamlarını zora sokuyor;
Hükümetten istediklerini alamayan örgütler, iş araçları ile yolları kapatarak, trafik akışını ve halkın istediği yere ulaşmasını zorlaştırıyor;
En son hayvan üreticilerinin düzenlediği eylemlerde Ercan uçak alanı yol kavşağının araçlarla trafiğe kapatılması sonucu, seyahat etmek isteyenler ile ülkemize gelen yabancılar zora sokulmuş ve turizm sektörü olumsuz yönde etkilenmiştir.
Sonuçta sıkıntıya sokulması nedeniyle, vatandaşların artık STÖ’nin eylemlerine sempati duymadığı, desteklemediği inkar edilemeyen bir gerçektir.
Anayasamızın 32. Maddesine göre ‘Yurttaşlar önceden izin almaksızın, silahsız ve saldırısız toplanma veya gösteri yürüyüşü yapma hakkına sahiptir. Bu hak, kamu düzenini korumak için yasa ile sınırlanır. Anayasamızın bu maddesinden de anlaşılacağı gibi STÖ’ler önceden izin almadan yürüyüş ve eylem yapmak hakkına sahiptir.
Ancak eylemlerde başkalarına saldırılmaması, kamu düzeninin korunması koşulu vardır.
Bu nedenle en son hayvan üreticileri örgütünün hak arama eylemlerinde, Ercan kavşağının araçlarla kapatılması, halkımızın ezici çoğunluğu tarafından hoş karşılanmamış, hatta birçok kişi tepki göstermiştir.
Kuşkusuz hayvancılık dünyanın en zor faaliyetlerinden biri olması nedeniyle, hükümet tarafından desteklenip korunmalıdır. Ancak hükümetle arasındaki sorun nedeniyle ilgili örgütün turizm sektörünü zarara uğratması kabul edilemez.
Hak arama eylemlerinde halkın günlük yaşamına zarar verilmemeli, kamu güvenliğini bozucu eylemlerde bulunanlar hakkında da yasal işlem yapılmalıdır.
Yürürlükteki yasaların yeterli olmaması durumunda, kamu düzeninin bozulmaması ve vatandaşların günlük yaşamının sıkıntıya sokulmaması için daha caydırıcı yasalar çıkarılmalıdır.
Halka ait olan devlet binalarının demir çitlerini ve camlarını kırmak duvarlarını tahrip etmek, güvenlik güçlerinin görev yapmasını engellemek, onları yaralamak, sakatlamak, fiziki ve sözlü saldırılarda bulunmak hak arama eylemi değil, suçtur.
Anayollarda kullanılması suç olan ve sadece kırsal alanlarda kullanılma iznine sahip tarımsal araçları, şehir içlerine getirerek yollardaki trafik akışını felç etmek, masum hak arama eylemi kabul edilemez. Hele çevreyi kirletmek hak arama eylemi değildir.
Ayrıca eylem kararlarının artık demokratik yöntemle alınması sağlanmalıdır. Gerekirse yasal düzenleme ile eylem ve grev kararlarının, özel kurulda üyelerin çoğunluğunun onayı ile alınması sağlanmalıdır.
Kısaca belirtmek gerekirse, hak arama eylemlerinde halkın günlük yaşamına zarar verilmemeli, vatandaşlar cezalandırılmamalı.
Hükümet de Kamu düzenini ve güvenliğini bozucu eylemlere göz yummamalı.
Hak ararken başkalarına zarar verilmemeli
- 03 Mart 2019, 05:24
- 50
YORUM EKLE
Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi