banner564

Güneye bakarak önlem almak

Kıbrıslı Rumlar; Nikos Anastasiadis’i geçtiğimiz yılın Şubat ayında büyük umutlarla Cumhurbaşkanlığı sarayına gönderdi...
   Anastasiadis; saraya gittikten bir hafta sonra, 100 bin Euro’nun üzerindeki banka mevduatlarından yüzde 40 traşlama yapılmasına onay verdi...
   Daha düşük miktarda mevduatı bulunanlara ise günde en fazla 300 Euro çekebilme hakkı tanındı...
   Yaşanan bu gelişmelerden sonra binlerce kişi “elimiz kırılsaydı da sana oy vermeseydik” diyerek protesto eylemleri yaptı...

   Anastasiadis ise tepkilere aldırmadan ekonominin kurtuluşu için yapılması gerekenleri yapmaya devam etti...
   İflas noktasına gelen Cyprus Airways şirketinden 500 kişinin işine son verildi...

   Şirketin, Londra Heatrow Havaalanı Slot hakkının (iniş ve kalkış) satılmasını engellemedi...

   Kâr eden devlet kuruluşlarından Telekomünikasyon Dairesi (CYTA) ile Rum Elektrik Kurumu’nun (AİK) özelleştirilmesi yönünde karar aldı...

   İnsan kar eden şirketleri elinden çıkarır mı?..

   Ülke için daha iyi olacaksa ‘evet’ çıkarır...

   Sözkonusu iki şirketin özelleştirilmesi sonrasında ortaya çıkacak rekabet ortamı sayesinde fiyatların aşağılara inmesi söz konusudur...

   Ve düşük maliyet, sadece vatandaşlar açısından değil, ülke turizmi, sanayi ve tarımı açısından da son derece önemlidir...

  

Kamuda tasarruf tedbirleri

 

   Güney Kıbrıs’ta, kuzeyde olduğu gibi oldukça şişkin bir devlet kadrosu vardır...

   Ekonominin iflas etmesi sonrasında, Anastasiadis hükümeti önce maaşlardan kesinti yaptı, daha sonra yeni personel alımlarını durdurdu...

   Bakanlar Kurulu ‘emekli çıkan her 10 kişinin yerine sadece bir kişi alınmasını’ onayladı...

   Burada önemli olan önlemlerin ‘tepeden’ başlamasıdır...  

   Anastasiadis; maaşlardan traşlamaya; önce kendinden ve bakanlardan başladı...
   Bir çırpıda yüzde 25 kesinti yaptı...

   Sadece bu olay; güney ile kuzey arasındaki büyük farkı ortaya koyuyor...
   Onlarda siyaset ‘hizmet için’ yapılır...
   Öncelik devleti ayakta tutmak ve kurumları güçlendirmektir...
   Bunun için de fedakarlık gerekiyorsa önce yukarıdan başlanmalıdır...

   Kuzey Kıbrıs’ta bu konu çok tartışıldı...

   Eski Maliye bakanı “kesintiler neden bakan ve milletvekillerinden değil de, emekli maaşlarından başladı?” sorusuna yanıt verirken, bizdeki siyasilerin buna şiddetle karşı çıktığını savundu...

   Sonunda ne oldu?..

   Emekli maaşlarından kesinti yapılması Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildi...

   Devlet böylece maaş yükünü bir santim dahi azaltamadı...

 

Nasıl olsa ödeyen var?

 

   Her defasında ‘Nasıl olsa Türkiye ödüyor’ düşüncesiyle hareket edildi...

   Halbuki; Türkiye’nin, yatırımlar haricindeki katkılarının durması gerektiği yıllardan beri tartışılıyor...

   Ve her seçim döneminde hemen tüm partiler bu konuda iddialı konuşuyor...

   Ama iktidara gelindiğinde söylenenleri yapmıyor, popülist yaklaşımları sürdürüyorlar...

   Böylesi bir yapı sürdürülebilir mi?..

   Kesinlikle hayır...

   Yapılması gereken, KKTC’nin kendi ayakları üzerinde durabilecek bir yapıya kavuşmasıdır...

   Bunun  için de güneyde olduğu gibi kamu istihdamında dikkatli olunmalı, personel fazlalığı olan yerlerden bazı elemanları ‘hizmet içi eğitim’ sonrasında, ihtiyaçlı yerlere aktarmalı...

   Türkiye omuz vermemiş olsaydı bu sistem çoktan çökerdi...
   Öyleyse; dibe vurmadan, kendi ayakları üzerinde durabilecek bir ekonomi yaratabilmek için öncelikle siyasetetteki yanlışların düzeltilmesi gerekir...

   Ayrıca olası bir çözümde, iki taraf arasında uyum sağlanabilmesi için güneydeki sistemin aynısını kuzeyde hayata geçirmeliyiz...
   Yani Başkanlık Sistemi’ne geçişi başarmalıyız...

  



YORUM EKLE

banner471

banner474