banner564

Taviz verme niyeti yok        

Anastasiadis “Guterres’in raporunda müzakereleri başlatma niyeti görmedim” dedi

Taviz verme niyeti yok        
banner598

 Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis, Fileleftheros gazetesinin “Müzakerelerin başlaması çok mu uzak?” sorusuna karşılık, BM Genel Sekreteri’nin raporunda müzakereleri çağırma niyeti bile görmediğini söyledi.
   Kapalı Maraş’la ve çözüm zemini değişikliği ile ilgili hareketlerin Crans Montana’nın hemen ardından başladığı hatırlatılarak “Acaba,  bizi bu noktaya kadar getirebilecek tehlikeler doğru değerlendirilmedi mi?” sorusuna muhatap olan Anastasiadis şu cevabı verdi:
   “Yani Genel Sekreter’in 28 Eylül raporunda ifade ettiklerine bakmadan Crans Montana’da Türkiye’nin sunduklarını kabul mü etmeliydim? İç konularda önemli ilerlemeler kaydedildiğini Genel Sekreter kendisi söylüyor.  Özellikle de yönetim, yetki paylaşımı ve etkin katılım konularında. Genel Sekreter’in raporunda objektif olmayan şey şu ki bunu söylemekte tereddüt etmiyorum; garantör güçlerin olumlu olduğuydu ki bu gerçeğe tamamen yabancı bir şeydi. Çünkü Türkiye müdahale hakkıyla garantilerin korunmasında ısrar ediyordu, Yunanistan garantilerin kaldırılmasını ve askerin çekilmesini istiyordu. Türkiye garantör ülke olarak neye olumlu katkı koydu?  Crans Montana’daki müzakerelerin kesilme sebebinin tam da Türkiye’nin garantilerde ve işgal askerlerinin daimi kalmasındaki ısrarıydı. Dolayısıyla Kıbrıs’ı veya Kıbrıslı Türkleri Türkiye’nin kontrollü parçası haline getirecek bir şeyi kabul mü etmeliydim? Muhtemelen sistemin bir süre işlemesine izin vereceklerdi ancak Tatar’ın seçilmesinde olan, işlevsel olmayan devletin devrilmesi için olacaktı ve yıkılmasıyla sonuçlanacaktı.”

Kırmızı çizgisi soruldu
   Anastasiadis’e uluslararası siyaset sahnesinin malum olduğu bu aşamada Rum iç cephesinden de kendisine baskı geldiği hatta bazı Rum siyasilerin müzakere masasına dönmek için siyasi eşitliği vermesi ve doğal gaz konusunda hareket yapması gerektiğini söylediği hatırlatıldı. “Size yapılması beklenen bu baskılara kırmızı çizgileriniz var mı?” sorusu yöneltilen Rum lider şunları söyledi:
   “Benim kırmızı çizgim, kararlara dayanan işleyebilir, sürdürülebilir ve federal devlete götürecek bir çözüm olmasıdır. Ölü doğmuş ve Türkiye’nin Cenevre’deki gayriresmî konferansta sunduğu önerilerle de açıkça ortaya koyduğu şeye sürükleyecek değil, işleyebilir ve sürdürülebilir devlet. Neye taviz vereyim? Bunların hangisini kabul edeyim? 

Türkiye şartımızı kabul etmedi
   Yapmam istenene gelince, doğal zenginlik konusunda gerek yönetimi gerek gelir paylaşımı konusunda yakınlaşma olduğunu hatırlatırım. 2015’te Sayın Akıncı ile yeniden teyit edildi. Bunun ötesinde, Kıbrıslı Rumların hiçbir zaman Kıbrıslı Türklerin haklarını gasp etme olanağı olmasın diye Ulusal Hidrokarbon Fonu da var.  Öneriyi Ağustos 2019’da Kıbrıslı Türklerin çözümden önce bile para çekme hakkının da olacağı özel bir hesap açılması önerisini sundum. Koştuğumuz tek şart, Türkiye’nin Kıbrıs Cumhuriyeti MEB’inin tamamını tanımasıydı ki bu gerçekte Kıbrıslı Türklerin de çıkarına olacaktı. Her seferinde bir şey kazanmak için bir konu açıyorlar.  Al-ver için değil, müzakere için değil, vermek için değil. 
   Siyasi eşitliğe gelince, Crans Montana’da sunulan tek yazılı ve kapsamlı öneri benim önerimdi, AKEL de Genel Sekreter de selamlamıştı. Genel Sekreter raporunda yönetim konularında ve özellikle etkin katılım konusunda önemli ilerleme olduğunu çok az açık mesele kaldığını kaydetmişti.
Dolayısıyla bir yandan egemenlik istiyorlar öte yandan yakınlaşma varken, anlaşma varken adil paylaşım anlaşması gerekiyor. Benden, hidrokarbonla ilgili yakınlaşmaları ve anlaşmayı geri almamı ve Türkiye’nin istekleriyle, ne zaman ve nasıl tamamlanacağını bilmediğim bir maceraya girmemizi mi istiyorlar? Halihazırda uzlaşılmışı varken neden yeni bir zemin öncelik olarak giriyor? Bana bir önerileri varsa bunu daha somut yapsınlar.” 

YORUM EKLE
SIRADAKİ HABER

banner608

banner474