Birleşmiş Milletler'in (BM) Genel Sekreteri Antonio Guterres ile Cumhurbaşkanı Ersin Tatar ve Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis arasında ekim ayında bir üçlü görüşme için baskı yapıldığı iddia edildi.
Kıbrıs Rum kesiminin ekim ayında olası bir görüşme için üç tarih önerdiği de belirtildi.
Üçlü görüşmeyle ilgili manzaranın, Rum Yönetimi Başkanı Hristodulidis ile BM Genel Sekreteri Guterres arasında yapılan görüşmeden başlayarak, bugünlerde New York’ta gerçekleştirilecek temaslar çerçevesinde netleşmesinin beklendiğini yazan Fileleftheros gazetesi, Yunanistan Başbakanı Kiriakos Miçotakis ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yapılacak ve gündeminde Kıbrıs sorununun da olduğu görüşmenin belirleyici olduğuna işaret etti.
Gazete Kıbrıs (Rum) Haber Ajansı'nın (KİPE) dün yayımladığı bilgilere göre, BM Genel Sekreterliği Ofisinin, Kıbrıs Rum ve Türk tarafı arasında üçlü bir görüşme yapılması ihtimaliyle ilgili olarak son aylarda gelişme halinde olan istişareler çerçevesinde Rum tarafının BM’deki daimî temsilciliğinden görüşmeyle ilgili olası tarihler istediğini ve aldığını kaydetti.
Rum kesiminin üçlü görüşmeyle ilgili olarak ekim ayında üç olası tarih önerdiğini kaydeden gazete, KİPE’nin elde ettiği bilgilere göre Rum kesimi tarafından BM’ye verilen ilk tarihin ekim ayı ortasında olduğunu, geriye kalan iki tarihin de ekim ayının son haftasında olduğunu belirtti.
KİPE’ye dayanarak Atina’nın BM merkezinde üçlü bir görüşme yapılması konusunda iyimser olduğunu yazan gazete, Yunanistan hükümetinden üst düzey bir kaynağın “Kıbrıs sorunundaki müzakerelerin yeniden başlaması için temkinli bir iyimserlik olduğunu” söylediğini aktardı.
Alithia gazetesinde yer alan habere göre Rum Yönetimi Başkanı Nikos Hristodulidis ise New York’ta yaşayan Kıbrıslı Rumların yer aldığı bir etkinlikte yaptığı konuşmada gerek kendisinin gerekse Dışişleri Bakanı'nın yaptığı temaslarla amaçlarının, BM Genel Kurulu haftasının tamamlanmasıyla birlikte müzakerelerin yeniden başlaması ya da en azından müzakerelerin yeniden başlamasına yol açması mümkün ortak bir görüşmeyle ilgili elle tutulur açıklamalara sahip olmaları olduğunu söyledi.