Rum Haber Ajansına konuşan Sosyolog Antonis Raftis, coronavirüsün toplumu felç ettiğini, hiç bir şeyi ayakta bırakmadığını ve egemen olan şeyin güvensizlik, yarın ve ölüm korkusu olduğunu vurgulayarak, sosyal etkilerin çok yönlü, çok taraflı ve çok düzeyli olacağına dikkat çekti.
Corona salgını nedeniyle toplum üzerindeki etkileri ve evde kalma gibi alınan önlemlerle ilgili bir soruya Raftis, toplumda artık hiçbir şeyin aynı kalmadığı, bundan sonra düzenin geri gelmesi için uzun zamana ihtiyaç olacağını, şüphe ve güvensizliğin farklı bir aşamasına geçileceğini belirtti.
Bunun etkileri çok büyük bir şok olacağını ve ilişkilerin kilitlenmesine yol açacağını söyledi.
Sosyolog Antonis Raftis şöyle devam etti:
“Halk bir rutin içinde yaşamaya alışıktır. Şimdi korkuyla, ne yaptıklarını bilmeden sağa sola gidiyorlar. Çünkü artık rutinleri ve zincirleri kırıldı. İnsanların alışkanlıkları vardı gerek iş olsun, gerek sosyal toplantılar olsun gerekse hobi olarak kişisel ve toplu olarak günlük hayatlarını yaşıyorlardı. Ve şimdi aniden bu kesildi. Şimdi insanlar, mekanik bir şekilde kendine yabancı olan bir havaya uyum sağlamaya çalışıyor.
Tüm bu durumun kişiler, aileler, iş alanında, toplum üzerinde etkileri olmaya devam edecek ve insanın diğer insanlarla ilişkilerinde kuşkular doğuracak”.
Belki de mesafeli bir nesil doğacak
Çocuklarımıza selam vermelerini, toka etmelerini, öpmelerini, kucaklamalarını söylüyorduk. Bu gibi durumlardan korunmak amacıyla artık tüm bunlar kesildi. Çocuklarımıza dedelerinden ve ninelerinden uzak durmamızı söylediğimiz için kafaları karışıyor. Belki de çocukların gelecekte diğer insanlarla aralarında mesafeleri koruyacakları, sosyal prototiplerden uzak, kucaklaşmaların, tokalaşmaların uzak olduğu yeni bir nesil doğuyor.
Alışkanlıklar değişikliğe uğruyor ve kırılıyor ve gelecekle ilgili hiçbir şey net değil ve neyin hâkim olacağı belirsiz.
Biz büyükler, sevgi verdik, sevgi topladık, kucaklaştık, öpüştük ve şimdi geri çekilmeyi biliyoruz ve her şey normale döndüğünde her şey yine kuşkuyla olacak. Ama bu aşamada büyüyen çocuklara öpmeyi, kucaklamayı, yasaklayacaksın ve bu da aile bağlarını koparacak.
Aynı şey, bu günlerde Paskalya nedeniyle perhiz yapmayı, kiliseye gitmeyi, dua etmeyi bekleyen inananları başka bir kalıba sokuyor. Dini ayini radyo veya televizyonlardan dinlemek kilisede canlı dinlemek gibi değil.
Kategoriler ve damgalama
Koronavirüsü insanları duyarlı gruplar, yaşlılar olmak üzere kategorilere ayırdı ve bu insanlar artık parmakla gösteriliyorlar.
Duyarlı ve yaşlılar artık damgalandı. Onları gruplandırmak çok abartılı. Tüm yaşlıları aynı kazana koyamazsınız. Genç insanların tersine yaşlı ve sağlıklı olan insanlar da var. Eğer bir yaşlı hasta değilse, o zaman gençle aynı kategoridedir ve onu damgalamanız gerekmez.
Toplum artık insanlara karşı daha koruyucu oynamaya mecbur ediliyor. Karşımızdakinin tepkisini görünce geri çekiliyoruz ve toka etmek için elimi uzatmak gibi elde edilen haklar artık reflekslere dönüşüyor ve içinde yaşadığımız durumu hatırlıyoruz.
Panik krizi
Raftis’e göre, teknolojinin güçlenmesi ve insanların evden çalışmaları insanlar arasında yalnızlaşmayı getiriyor.
Sosyolog Antonis Raftis şöyle diyor:
“Coronavirüsü sosyal yapıyı hem psikolojik hem de ekonomik açıdan vurdu. Panik krizine neden oldu, insanlar büyük açıdan korkuya düştü, korku paniğe neden olur ve göğüslemede aşırıya kaçılır. Güvensizlik koşulları yaratır. İnsanın diğer insanlara kuşkusunu artırır. İnsan koronavirüsü nedeniyle diğer insanlarla temasa geçmek istemez.
İnsanlar alışkanlıklarını, hareketlerini değiştirir, daha kuşkulu olurlar, içlerine kapanırlar ve daha sinirli olurlar.
Ayrıca artık sosyal-ekonomik güvensizlik ortaya çıktı, eğer borçları, kredileri varsa, arkadaşları ve dostları ile de artık temaslarını kaybettiler.
Alışkanlıkların kırılmasını etkiler çünkü robot gibi bir hayatı ve günlük hayatı olmasına alışıktır. Her gün çeşitli faaliyetlerimiz var. İnsanlar sabah uyanır ve yapacağı her şey için bir nedeni var. Dolayısıyla bu durumdan sonra gününe başlama hedefleri ve nedenleri artık yok olmuştur. Artık enerjisini bilinçaltına yüklemeye çalışır.
Enerji bir nehirdir. Nehir akar. Hızını kesersem su başka yöne akmaya başlar. İnsan enerjisini yeniden yüklemeli ve farklı yollarla harcamalı. Elindeki silahlardan biri umut ve olumlu düşünce olmalı ve gelecek için en iyisini beklemeli, yenilmemeli.”
Medya ve psikoloji
Raftis son olarak medyanın insan psikolojisi üzerindeki etkilerine değindi:
“Her türlü haberin önüne geçti ve gündüz gece dikkatleri çekmeye devam ediyor. İnsanların hayatı için korkması ve her yerde ölüm görmesi çok normal.
Corona salgınından sonra normale dönmek çok zor olacak.
Psikolojimizi normale döndürmek için çok zaman isteyeceğiz. İnsanlar bu yaşadıklarının etkilerini ve bu durumun yarattığı güvensizliği içinde taşıyor. Karşısındaki insana yeniden güveni kazanmak için çok zaman isteyecek.”