Almanya Dışişleri Bakanı Heiko Maas, Güney Kıbrıs’ta gerçekleştirdiği çalışma ziyaretinde Rum dengi Nikos Hristodulidis ile görüştü. Maas görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, “Doğu Akdeniz’deki ihtilaflı meseleler ancak müdahil tarafların doğrudan diyaloğu ile çözülebilir” ifadesini kullandı.
   Alithia “Ankara ile Diyalogda Israr… Alman Dışişleri Bakanı’nın Kıbrıslı Dengi ile Görüşmesi Sonrasındaki Açıklaması” başlıklı haberinde Maas’ın “daha fazla meydan okuma olmadan istikşafi görüşmelerin yapılabilmesine olanak sağlayacak şartların ve atmosferin yaratılması artık Türkiye’nin meselesi” sözünü öne çıkardı.
   Haberde müzakerelerin ancak yapıcı bir ortamda yapılması halinde başarılı sonuç verebileceğini belirten ve “Türk tarafı artık buna katkı koymalı” diyen Maas’ın, Rum yönetiminin, “diyalog çabalarını sürdürme niyetini” kutladığı da belirtildi.
   Habere göre tercüman vasıtasıyla konuşan Maas, “Almanya ve AB Kıbrıs’ın ve Yunanistan’ın yanındadır. Almanya her türlü çözüm çabasını, özellikle de bu dönem yürütmekte olduğumuz AB dönem başkanlığı çerçevesinde bütün gücüyle desteklemek niyetindedir” dedi.
   Oruç Reis sismik araştırma gemisinin son hareketlerine değinirken “Kastellorizo’nun (Meis) tartışmalı deniz bölgelerindeki hareketleri bizim anladığımız anlamdaki bir güven yaratıcı önleme aykırıdır” ifadesini kullanan Heiko Maas, şöyle devam etti:
   “Gemi bu deniz bölgesinde bir araştırma yaparsa bu, Almanya tarafından da harcanan Doğu Akdeniz’deki gerilimi azaltma çabasına ve Türkiye-Avrupa ilişkilerinde daha ileri gelişmeye gerçekten ciddi darbe olur. Maraş’ın sahil cephesinin açılması da tamamen gereksizdi ve gerilimi düşürme çabalarına ters düşen bir adımdı, biz bu adımı tam da böyle yorumluyoruz.”

Tüm sorunlar birlikte ele alınmalı

   Rum yönetiminin “Türkiye’nin tek yanlı adımlarına bağlı olarak hissettiği derin hayal kırıklığını” anladıklarını söyleyen Maas, şöyle konuştu:
   “Gerilimi tırmandırma söylemleri ile düşürme söylemleri arasındaki rotasyon oyunu artık bitmeli. Tavırlar farklı olsa da, AB soğukkanlılığını korumalı ve tepkiler her zaman AB üyesi devletlerin ve halklarının çıkarlarının bilinciyle olmalı.
Doğu Akdeniz’deki ihtilaflı meseleler ancak bütün müdahil tarafların doğrudan diyaloğu ile çözülebilir. Bu yalnız doğal gaz rezervleri için değil, en başta Kıbrıs sorunu olmak üzere bütünü için de geçerlidir. Bir diyalog, her iki taraf da o diyaloğu yürütmeye samimi niyete sahip olduğunda işe yarar ve müzakereler ancak yapıcı bir ortamda yapılabilir.”