Rum Başpiskopos İkinci Hrisostomos, ABD Başkanı Donald Trump’ın istemesi halinde Kıbrıs sorununu çözebileceğini söyledi.
Fileleftheros gazetesine konuşan Hrisostomos, Kıbrıs sorununun, müzakereler yoluyla çözümüne hiç inanmadığını söylerken, umutlarını neden Trump’a bağladığına dair açıklamada bulundu.
Hrisostomos “Başpiskoposluğu devraldığımdan bu yana ofisimi ziyaret eden her büyükelçiye Kıbrıs sorununda var olan aksiliğin, Denktaş’ın Kıbrıs Türk devleti kurma yönündeki hastalıklı felsefesinden kaynaklandığını söyledim”dedi.
Bir “sahte devlet” yaratıldığı iddiasında bulunan Hrisostomos, “Hata buydu” diyerek, bunun hem kendilerine, hem de Kıbrıslı Türklere acı çektirdiğini öne sürdü.
Kıbrıslı Türklerin yarısının adadan ayrıldığını, birçok Kıbrıslı Rum göçmenin de yurtdışına gittiğini iddia eden Hrisostomos, ayrıca Kıbrıslı Türklerin diğer bölgelerden koparılarak Kuzey Kıbrıs’a götürüldüğünü belirtti.
Hrisostomos, Türkiye’nin adaya nüfus getirdiğinden söz etti.
Devamında, “Kıbrıs sorununun bir çözümünün olduğuna inanmıyordum” diye konuşan Hrisostomos, Kıbrıs sorununun çözüleceğini işittiğinde, “yaz rüyası” yorumunda bulunduğunu söyledi.
Hrisostomos, “Kıbrıs sorununun yakında çözüleceğine hiç inanmıyordum, çünkü Türkiye maalesef Kıbrıs’ta Türk devleti istiyordu. Hem Türkiye, hem de Kıbrıslı Türklerin ezici çoğunluğu istiyor” iddiasında bulundu.
Kim’i de adam etti
Trump’ın bu birkaç gün içerisinde füzeleriyle iftihar eden Kuzey Kore Başkanı Kim’i “derleyip topladığından” söz eden Hrisostomos, onun, politikacı değil, teknokrat olduğunu ve her söylediğini yaptığını belirtti.
“Eğer Trump Kıbrıs sorununu çözmeye karar verirse, çözer” diyen Hrisostomos, bu nedenden dolayı Rum Yönetimi Başkanı Nikos Anastasiadis’e tavsiyelerde bulunduğunu söyledi.
Hrisostomos “Amerika gibi süper bir güç Türk askerlerinin gitmesi gerektiğini söylemezse, Türk askerleri adadan gitmez”dedi.
Türkiye’nin gidişatındaki değişikliğe değinen Hrisostomos, Erdoğan’ın gelişiyle son zamanlarda İslami bir gidişatının olduğunu belirterek, bunun ne Avrupa’nın, ne Amerika’nın, ne de Rusya’nın hoşuna gittiğini öne sürdü.