banner564

Gerçekler bazen acı gelir insana

   Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, KKTC’yi ziyaretinde yaptığı açıklamalar Rumların hoşuna gitmedi...
   Karşılıksız taviz beklentileri boşa gitti...
   Hiç olmazsa Maraş’ın kendilerine hediye edilmesini istiyorlardı...
   Ama olmadı...
   Zaten olması mümkün değildi...
   Erdoğan; Kıbrıs sorununun çözümünden yana olduğunu ‘bir adım önde’ siyasetiyle çoktan ispat etti...
   Bürgenstoch’da, Yunanistan Başbakanı Karamanlis yan çizmeseydi, Kıbrıs sorunu 10 yıl öncesinden bitmiş olurdu...
   Ama Rum-Yunan siyaseti bunu engelledi...
   Çünkü; gerçek niyet, iki bölgeli, iki toplumlu federasyon değildir...
   Glafkos Klerides’in, Kurucu Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ile yapmış olduğu ‘Nüfus Mübadelesi’ anlaşmasını unutuyor ve adanın genelinde egemen olmayı istiyorlar...
   Kıbrıslı Türklerle paylaşımı kabul etmiyorlar...
   Ortak iş yapmaya, birlikte eğlenmeye, birlikte gezmeye de karşıdırlar...
   Gerçekçi olalım...
   Kıbrıslı Ruımlar arasında, Kıbrıslı Türklerle biraraya gelmek ve dostluk kurmak isteyenlerin sayısı parmakla gösterilecek kadar azdır...
Tek kişilik tango olmaz
   Bir örnek verelim:
   Rumların eski Tarım Bakanı Kostas Themisteklous; Annan Planı’nın kabul edilmesi için büyük uğraşlar veren ve cesurca çalışan biriydi...
   Güven Artırıcı Önlemler çerçevesinde, Kıbrıslı Türk işadamı Ramiz Manyera ile ortak bir şirket kurdu...
   Şirket Güney Kıbrıs’ta tescil edildi ve iş yapmaya başladı...
   Themisteklous, şirketin verdiği ilk çeki banka hesabına yatırdıktan sonra kurşun yağmuruna tutuldu...
   Çözümsüzlüğün mimarlarından, faşist Simerini gazetesi, kişiye özel çekin kopyasını birinci sayfasından yayınlayarak, Kostas’ı vatan haini ilan etti...
   Ve yeni doğmuş bir şirket, kısa sürede yok oldu...
   Allah aşkına, Amerikası, Avrupası, bunları görmüyor, duymuyor mu?..
   Görüyor ve duyuyorsa, neden hala Türk tarafını ‘çözümsüzlüğün sorumlusu’ olarak görenlerin yanında yer alıyorlar?..
   Neden hala bu anlamsız ambargoları sürdürüyorlar?..
 Çözüm istemeyen kimdir?
   Şimdi bu gerçekleri görmezden, ya da duymazdan gelenlerin, bizleri ‘çözüm karşıtı’ olarak görmeleri, hem ayıp, hem de günahtır...
   Başından beri çözümü isteyen taraf bizleriz...
   Çocukluğumuz korkular içinde geçti...
   Rum saldırıları yüzünden birçok ev değiştirmek zorunda kaldık...
   Aylarca okulumuzun sınıfında yatıp, kalktık...  
   Yiyecek ve özel ihtiyaçları karşılamada yaşadığımız sıkıntıları hatırlamak bile içimizi yakıyor...
   Ailelerimiz evlerini, tarlalarını kaybetti...
   Binlerce insan doğup, büyüdüğü köylerini terk etmek zorunda kaldı...
   Yine de “geçmişi unut, geleceğe bak” diyerek, adanın yeniden bütünleşmesi, ülkenin silahlardan arındırılması için çözüme büyük destek verdik...
   Ama olmadı, olmuyor...
   İngiliz okulunun yönetiminde sadece bir tek Kıbrıslı Türkün bulunmasını dahi kabul etmeyen bir zihniyet var karşımızda...
   Türk düşmanlığına dayalı okul kitapları değişmedi...
   Fanatik Rum gazetelerinin, Kıbrıslı Türkleri aşağılayan, Türkiye’ye kin kusan yayınları da değişmedi...
   İki toplumu yakınlaştıracak önemli etkinlikler yapılmadı...
   Ortak ticaret yapma hayalleri daha ilk denemede suya düştü...
   Öyleyse, bugünkü çözümsüzlüğün sorumlusu Sayın Erdoğan mı oluyor?..
   Yoksa Kıbrıslı Türkler mi?..
Onlar varsa biz de varız
   
  Yine de Kıbrıslı Rumlarla müzakere kapılarını kapatmadık...
   Liderlerin buluşmasına destek verdik...
   Vermeye devam edeceğiz...
   Temennimiz, liderlerin yakın bir gelecekte uzlaşmaları ve adayı yeniden bütünleştirmeleridir...
   Ama bizleri ‘yok sayarak’ bir yere varılamaz...
   Yönetimi, ticareti, tarımı, sanayi ve turizmi bizlerle paylaşmayı kabul etmelidirler...
   Bizleri dışladıkları ve çözümü geciktirdikleri sürece; zorluklar daha da artacak...
   Birleşme daha da zorlaşacak...
   Artık gerçekleri anlamak zorundadırlar... 
YORUM EKLE

banner608

banner474