Gökhan Gökberk, henüz 10 yaşında iken, kansere yakalanan ve uzun yıllar acılar içinde yaşayan bir gencimiz… Bir yandan tedavisini sürdürürken, diğer yandan müzikle uğraşıp, sağlık sorunlarını aşabilen ve hayata tutunabilen bu örnek insan, yardım amaçlı etkinliklerde üzerine düşen görevleri de başarıyla yerine getiriyor.
Genç Vizyon’a konuk olan ve sanatın bir çeşit terapi olduğunu söyleyen Gökhan Gökberk, yaşadıklarını ve geleceğe yönelik projelerini anlattı.
Soru: Sizi daha yakından tanıyabilir miyiz?
Yanıt: 1985 yılında Lefkoşa’da doğdum. İlk, orta ve lise egitimimi Lefkoşa’da tamamladım. Yakın Doğu Üniversitesi Bilgisayar Programcılığı bölümünden mezun oldum. Yaklaşık 4.5 yıldır Kanser Hastalarına Yardım Derneği’ne bağlı Umut Eğitim ve Kültür Evi Sorumlusu olarak görev yapmaktayım. Bunun yanısıra, aktif olarak, fotoğrafçılık ve müzik sanatı ile ilgileniyorum.
10 yaşında kanser tedavisi gördüğüm dönemde de, resim çalışmaları, cam üzerine vitray çalışmaları, cam bulamadığımızda lamel üzerine resim çalışmaları yapmaktaydım. O dönemlerde sanatla uğraşmak, tüm sıkıntılardan uzaklaşıp; bir çeşit terapiye imkan sağlamaktaydı. Tedavi gören kişilerin morale ihtiyacı oldugundan, hepimizin elini taşın altına koyarak, çocuklarımızı mutlu edebilmek için, güzel vakit geçirmelerini sağlamaları yönünde çalışma yapabileceğime inanıyorum. Bu şekilde düşünceleri olan kişiler bana ulaştığı takdirde, gerek dernek bünyesinde olsun, gerek hastane ortamında çocuklara yönelik birçok çalışma yapabileceğimizi düşünüyorum.
Soru: Kariyerinizdeki gelişimleri bizimle paylaşır mısınız?
Yanıt: Üniversite eğitimimi Bilgisayar Programcılığı üzerine yaparken, çesitli reklam ajanslarında Grafik Tasarımcı ve Web Kordinatörü olarak görev yaptım. Daha sonra, Bayrak Radyo ve Televizyon Kurumu’nda üç yıl boyunca Haber Montaj Bölümü’nde çalıştım. Şu anda Kanser Hastalarına Yardım Derneği’ne bağlı Umut Egtim ve Kültür Evi Sorumlusu olarak, dört yıldan bugüne görev yapmaktayım. Üniversite tahsilimi yaptığım dönemde, fotoğraf sanatı ile daha yakından ilgilenmeye başladım ve fotoğraf benim için bir tutku oldu. Şu anda yerel ve uluslararası fotoğraf yarışmalarına katılıyorum. Ayrıca, fotoğraf sergilerinden eserlerim segileniyor ve ödüller kazanıyorum. Daha çok anı yakalamak, insanların ifadelerini ve duygularını yakalamaya çalışıyorum. Benim ilgim daha çok insan ve portre fotoğrafçılığı yönünde. Kurgu ve sürrealizm fotoğrafçılığı sevdiğim ve yakından takip ettiğim fotoğraf dallarından birisidir. Kendimi daha çok geliştirebilmek adına, dünyadaki başarılı fotoğraf sanatçılarının eserlerini izliyorum; vakit yaratıp sergilere katılmaya çalışıyorum.
Fotoğrafçılık ve müzik
Soru: Fotoğrafcılığa nasıl başladınız?
Fotoğrafçılığa hobi olarak başladım ve bu alanda kendi kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Gerek yurt içi gerek yurt dışında düzenlenen fotoğraf yarışmalarına katılmaktayım. Fotoğrafçılığa, hobi olarak, üniversite yıllarında başladım. Özellikle, 2008 yılından beridir fotoğrafçılığa merağım bulunmakta ama daha bilinçli ve sanatsal olarak çekimlerimi birkaç yıldan beridir devam ettirmekteyim. Ayrıca, fotograf derneklerinde de kendimi geliştirme fırsatı buldum ve güzel arkadaşlıklar edinme şansı yakaladım. İlk aldığım fotoğraf makinesi, giriş seviyesi bir fotoğraf makinesiydi. Kendimi geliştirdikçe ekipmanımı da geliştirmeye karar verdim. İnsanlarının anılarını elle tutulur bir şekilde teslim etmek, özel günlerinde o anıları ölümsüzleştirmek benim için güzel bir duygudur.
Soru: Fotoğrafçılık sekötörü Kıbrıs’ta ne durumda?
Yanıt: Fotoğrafçılığı sevdirmek adına, Kuzey Kıbrıs’ta faaliyet gösteren fotoğraf derneklerinin, üniversitelerin, okulların ve kurumların faydalı çalışmalar yapıp, fotoğraf sanatını yaş gözetmeksizin topluma kazandırma çalışmalarını umut verici olarak görmekteyim. Eminim ki, birçok kişinin hep yapmak istediği ama ertelediği veya başlayamadığı fotoğraf sanatına ustaların, yeni başlayan kişileri yüreklendirip onlara ışık tutuğu güzel bir sanatla buluşturmalarını şahsen takdir etmekteyim. Ben, fotoğrafçılık bilgilerimi paylaşmayı seviyorum ve bana danışan kişilere fotoğrafçılığı sevdirmeye çalışıyorum.
Soru: Aktif olarak, sanatla iç içesiniz. Yaptığınız çalışmalardan biraz bahsedebilir misiniz?
Yanıt: Özellikle Fotoğraf sanatı ve müzik sanatının içerisinde bulunmaktayım. Biribirinden güzel iki sanatla içiçe bulunmak, benim için mutluluk vericidir. Ayrıca, sanatın evrenselliğne inandığım için, yapmış olduğum çalışmalarla tüm ülkelerdeki kişilerle diyalog ve güzel ilişkiler kurabilmemi sağlıyor; diğer bir yandan sanat duygu ve düşüncelerimizi aktarabilecegimiz güzel bir araçtır.
Fotoğrafçılık Sanatı bağlamında, FIAP’ın (Fotoğraf Sanatı Uluslararası Federasyonu) düzenlediği uluslararası fotoğraf yarışmalarına ve yerel fotoğraf yarışmalarına katılmaya özen gösteriyorum. Fotoğraf çekmek beni mutlu ediyor. Sanatsal ruhla yaratıcılığı aktarmaya çalışıyorum. Fotoğraf ve sanatla ilgili kitaplar okuyorum; mesela, kurgusal fotoğrafçılık, fotoğrafçılıkta kompozisyon ve sanat tarihi vd.
Fotoğrafçılık, anı yakalayıp, ölümsüzleştirmektir. Ayrıca, fotoğraflarımızı farklı kılan bizim olaylara bakış açımızdır. Daha çok porte fotoğrafları çekmeyi sevmekle birlikte, sokak fotoğrafçılığı da ilgi alanımda olan diğer bir fotoğraf dalıdır. Tabii ki, sokak fotoğrafçılığında çekim yaparken, insan ilişkilerinizin iyi olması gerektiğine inanıyorum. İş ahlakı yönünden, birinin fotoğrafını çekebilmek için izin almamız gerekir. Bu yüzden insan ilişkilerimizin iyi olması bir avantajdır.
Diğer bir yandan, yaklaşık 5 yıldır müzik sanatıyla da yakından ilgilenmekteyim. Kendimi geliştirmeye çalıştığım yan flüt enstrümanı hep ertelediğim bir şeydi fakat, başladıktan sonra hiçbir şeyin geç ve imkansız olmadığını tecrübe edindim. Emine Ferit önderliğinde, müzik eğitimimi aldıktan sonar, Umut Eğitim ve Kültür Evi bünyesinde kurmuş olduğumuz Grup Umut ve Umut Orkestrası’ndaki gönüllü müzisyen arkadaşlarım ile birlikte, Kanser Hastalarına Yardım Derneği yararına birçok konser verdik ve faaliyetlerimizi devam ettirmekteyiz. Grup Umut ile, TRT’nin düzenlediği Dünya Müzik Günü Programı’nda KKTC’yi temsilen yer almıştık.
Onkolojideki çocuklar benim kardeşim
Soru: İleriye yönelik projeleriniz nelerdir?
Yanıt: İleriye yönelik projelerim arasında, Onkoloji’de tedavi gören çocuklarmız yararına fotoğraf sergisi açabilmek ve yapabildiğim ölçüde katkıda bulunabilmek, hedeflerim arasında yer almaktadır. Tabii ki, geçmişte benim de bu rahatsızlığı geçirmiş olmam ve Çocuk Onkoloji Servisi’ndeki tedavi görenleri de ailem gibi group, yanlarında bulunmaya çalışıyorum ve ömrümün yettiği sürece bu misyonumu devam ettirip, daha çok şeyler yapabilme arzusu içerisindeyim.
Soru: Çok küçük yaşta kansere yaklanmış, zor bir tedavi mücadelesi vermiş ve kanseri yenmeyi başarmışsınız. Bu süreci bizimle paylaşır mısınız?
Yanıt: 10 yaşında Kanser hastalığına yakalandım. Fakat bunun teşhisinin konması uzun zaman aldı. KKTC’de uzun süre doktor doktor gezmemize rağmen, kimse gerçek teşhisi koyamadı. Ayaklarımda tahamül edilmez bir acı vardı. Birçok doktor bunun enfeksiyon olduğunu söyledi. Fakat, ağrılar günden güne o kadar çok arttı ki okulda merdivenleri bile arkadaşlarımın yardımı ile çıkabiliyordum. Birgün sınıftan tenefüse çıkmak için ayağa kalkmaya çalıştım fakat, artık ayaklarım hareket etmiyordu. Bu sefer de demir düşüklüğü olabileceği söylendi. Son olarak, Dr. Gülsen Bozkurt doğru teşhisi koyarak, kansere yakalandığımı ve %98 hücrenin işlevini artık yitirdiğini ve tedavinin çok zor olacağını söyledi. Acil olarak Türkiye’ye sevk edildim. Türkiye’de çok ağır kemoterapi ve radyoterapi tedavisi dördüm. 10 yaşında, ağır tedaviler ve acıların yanısıra küçük bir çocuk olarak, tek başıma bir odada, bir yatakta hapis olmanın psikolojik sıkıntısını yaşadım.
Türkiye’deki tedavi sonrasında, yaklaşık 4 yıl Kıbrıs’ta tedaviye devam ettim. Yoğun ve ağrılı bir tedaviydi. Bunun yanısıra okula gidemiyor, sokağa çıkamıyor, oyun oynayamıyordum. Saçlarım dökülmeye başlamış ve yüzümde maske ile gezmek zorundaydım. Bu yüzden herkes benim bulaşıcı bir hastalığım olduğunu düşünüyor, okulda arkadaşlarım yanıma gelmiyordu. Bu süre zarfında öğretmenlerim bana destek olmaya çalıştılar.
Çocuk Onkoloji Bölümü’nde bize yardım el uzatan bir diğer kişi de Raziye Kocaismail oldu. 4 yıl süren tedavi süreci, 10 yaşında bir çocuk için gerçekten çok zordu.
Çocuklara müzik ziyafeti
Soru: KHYD’nin aktif gönüllülerindensiniz. KHYD’deki çalışmalarınızdan biraz bahsedebilir misiniz?
Yanıt: Dr. Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi Çocuk Servisi içerisinde yer almakta ve kanser tedavisi görmekte olan çocukların ziyaretine düzenli olarak gitmekteyim. Zaman zaman müzisyen arkadaşlarım ile birlikte çocuklara müzik çalarak güzel vakit geçirmelerini sağlamaya çalışıyoruz. Diğer bir yandan, Umut Eğitim Kültür Evi’ne gelen üyelermize istekleri doğrultusunda okul takviye dersleri ve müzik dersleri, gönüllü öğretmenler tarafından verilmektedir. Çocukların istekleri doğrultusunda, onlara gönüllü öğretmenler ayarlamaktayım. Gönüllü arkadaşlarımla birlikte, çocuklara, umut evinde ve diğer yerlerde çeşitli aktiviteler, el sanatları kursları gibi organizasyonlar yapmaya çalışıyorum.
Soru: Kuzey Kıbrıs’ta kanserle mücadele eden insan sayısı, nüfusa oranla ne durumda?
Yanıt: Kendi insiyatifimle söyleyebilirim ki, kanserle mücadele eden çok insan var. Cennet bir adada, Akdeniz’in tam göbeğinde, güzel bir iklime ve bitki örtüsüne sahip bir adada yaşamamıza ragmen, az sayıda bir nüfusa sahip olmamıza ragmen, kanser sayısı günden güne artmaktadır.
Soru: Günümüzde kanserin ciddi oranda artma sebepleri sizce nelerdir?
Yanıt: Yediğimiz katkı maddesi içeren yiyeceklerden, soluduğumuz havaya ve çevre kirliliğinden, sigara içen kişilerin maruz kaldığı zararlardan ve bunun gibi daha birçok neden sayabileceğime inanıyorum. Nedenlerini bildiğimiz konularda, gerekli önlemlerin alınıp, yaptırımların uygulanarak hastalığın önüne geçilebileceğine inanmaktayım.
Onkoloji servisi sıkıntılı
Soru: Kanserle mücadelede, gerek zamanında sizin, gerekse birçok gencimizin yaşadığı en belirgin sıkıntılar neler?
Yanıt: Çocuklarımızın tedavilerini gördüğü alanın konumunun yanlış yerde bulunması (Onkoloji Servisi), sıkıntılı konularımızdan birisidir. Umarım bu eksiklik yeni yapılan onkoloji servisi ile giderilir.
Soru: Yardım ve dayanışma konularında neler söylemek istersiniz?
Yanıt: Sanat; duygu ve düşüncelerin anlatımıdır. İnsanları kötü alışkanlıklardan uzaklaştıran ve toplumları, kişileri biribirne bağlayan, yakınlaştıran, güzel ilişkiler kurmamızı sağlayan bir araçtır. Buna ek olarak, duyarlı insanların ilgisini bu tip derneklere gönüllü faaliyetlerde bulunmalarını teşvik etmek, insan ilişkileri arasında derin bağlar kurmaktır.
Sanat ise, benim hayatımda olmazsa olmazdır; benim için bir çeşit terapidir aslında. Ben, burada anı yaşamamız gerektiğine inanıyorum ve sevdiğimiz şeyleri ertelemeden, sevdiklerimize ve ailemize vakit ayırarak, kendimize ve çevremize değer vererek, toplumdaki problemlere elimizi uzatarak, yardım ederek, güzel şeyler yapabileceğimize yürekten inanıyor ve sanatı herkese tavsiye ediyorum.
Güncelleme Tarihi: 06 Mart 2016, 09:58