Geçmişte yaşamayan, o dönem hakkındaki yazılı eserleri okumayan bazı kişilerin, çeşitli nedenlerle, Kıbrıs Türk halkının geçmişte şimdikinden çok daha iyi olduğunu ileri sürmesi hoş değildir.
İngiliz döneminde sefaletten kurtulabilmesi amacı ile bazı ailelerin kızlarını Araplara vermesi, Türk halkının yaşam koşullarının ne durumda olduğunu ortaya koymaktadır.
İngiliz döneminde ada çapında sadece Lefkoşa’da BİR Türk ortaokulu ve Lisesi vardı. Ulaşım olanaklarının henüz gelişmemiş olması nedeniyle, sadece mali gücü iyi olanlar çocuklarına lise öğrenimi yaptırabilirdi.
Bunun sonucu 1950’li yıllara kadar olarak ada çapında Hekim, Mühendis, eczacı lise öğretmeni gibi üniversite mezunu Türkler, parmakla sayılacak kadar azdı.
İngiliz dönemi ve Kıbrıs cumhuriyetinde devlette istihdam edilen Türklerin sayısı şimdiki ile kıyaslanamayacak kadar çok azdı.
Ada çapında Türk halkı içinde ticaretle uğraşan sadece birkaç Türk vardı. Halkımızın başlıca geçim kaynağı kuru tarımdı. Kuraklık ve tefeciler yüzünden çiftçilerin durumu fenaydı.
Geçmişteki gerçekleri yansıtma bakımından tarihçi lang’ın yazdıklarını aktarmayı yararlı görürüm.
‘1932 kuraklığında Yoksul insanların bakır kap kacaklarını satıp açlıktan kıvranan ailelerine biraz un alabilmek için her gün çarşılarda uzun kuyruklar oluşturulduğunu görmek üzücüydü’
Tefecilik ve köylünün tefecilere olan borcu, Kıbrıs’ın kanayan sosyal ve ekonomik bir yarası olarak yakın geçmişe 1940 ‘lara kadar kendini göstermişti. R.Hamilton Lang’ın kitabında ‘Köylünün kanını akıtan sülük, onun vergisini ödemek ve ürününü olgunlaşana kadar geçinmesine katkı olsun diye borçlandığı tefecilerdi. Bunlar korkunç faizlerle ödünç para verirler. Köylü ayda yüzde 2 hatta yüzde üç faiz il borçlanmakta kalmaz, tefeci alacağını para değil mal olarak ödenmesinde ısrar eder ki bunun kaçınılmaz sonucu şöyle olur: Köylü örneğin borcuna karşılık 10 kile tahıl verecek olsa tefeci bunu 9 kile diye hesaplarsa köylü kendini talihli saymalıdır. Ve piyasa değeri 10 kuruşsa, köylü onu 9,5 kuruştan verebilmişse çok mutludur. Bu şekilde kesintilerle alınan paranın yıllık faizi %40’ı bulur. Ancak bu bile en dürüst bir muamele sayılır. Köylü hesap kitap tutmaz, gösterilen her kağıdı imzalar ve karşılığında makbuz almaz. Kötü yıl gelir, tefecisinin yanına gitmeğe utanır. Ve ilk bereketli yıl gelince bir bakar ki 100 kuruşluk borcu,4 misli olmuştur. İşte bu talihsiz durumu onu manevi yönden kötüleştirir (.’Gürkan, M. Haşmet 1986. Bir zamanlar Kıbrıs’ta)
İngiliz’in Türk halkına karşı uyguladığı baskılar sonucu, doğurganlık oranının Rumlardan daha fazla olmasına rağmen, göç ettirildi. Taşıma nüfus sayesinde Rum nüfusu artırıldı.