Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili ‘karmaşık gibi görünen’ ancak, önceden üzerinde çalışıldığı anlaşılan bir program yürütülüyor…
Öncelikli hedef; Kıbrıs sorununun çözümü için iki toplum arasında uzlaşının sağlanmasıdır…
Çünkü; uzlaşı olmazsa tarafların ileride yeniden çatışma olasılığı vardır…
Uzlaşı için de iyi niyete, anlayışa, saygıya ve güvene ihtiyaç vardır…
Olası bir çözüm sonrasında fanatik örgütlerin ırkçı saldırılarını önleyebilecek, caydırıcı bir gücün adada kalması kaçınılmazdır…
Adanın güneyinde nüfusun yüzde 5’ine denk gelen 47 bin Romen vatandaşının yaşaması dikkate alınacak bir rakamdır…
Romenlerden çok daha fazla İngiliz’in güneyde yaşadığını biliyoruz…
Sadece bu iki ülke vatandaşının toplamı, neredeyse Kıbrıs Cumhuriyeti kimliği taşıyan Kıbrıslı Türklerin sayısı kadardır…
Çözüm olması halinde, diğer yabancılarla birlikte ortaya çıkacak rakam, bu ülkede ırkçı hareketlerin önleyicisi olmalıdır…
Her iki toplumun da anlaması gereken en önemli husus ‘uzlaşı kültürünü’ kabullenmektir…
Uzlaşı niyeti varsa, her türlü sorunu aşabilirsiniz…
Bu son şans mı?
Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri Guterres’in uzun bir aradan sonra Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili müzakere sürecini başlatma kararlılığı son derece önemlidir…
Mart ayında başlaması beklenen yeni müzakere sürecine garantör ülke temsilcilerinin de katılacak olması ‘sonuç alma’ açısından bir kararlılığı ortaya koyuyor…
Bu kez sadece taraflar değil, garantörler de ‘ya olacak, ya olacak’ diyebilir…
Üç garantör ülkeden biri olan İngiltere’nin yeni süreçte rolü oldukça büyüktür…
İngiltere’de Daily Express gazetesinin bir süre önce Maraş konusunda “Akdeniz’in Las Vegası” projesini gündeme taşıması Kıbrıslı Rumlara ve Yunanistan’a mesaj vericidir…
Bu haberin anlamı şudur:
“Çözüm olmazsa bilesiniz ki Maraş’ın Türk yönetimi altında açılmasına destek verecek yabancı yatırımcılar vardır…”
İngiltere; yeni bir çözümsüzlük durumunda Maraş’ı açan taraf olmaz elbette…
Ama açan tarafa da engel olmaz…
Çok sayıda yabancı yatırımcının adaya gelmesine ışık yaktığı anda, burası gerçekten belirli bir süre içinde dünya turizminin hizmetine açılabilir…
O yüzden tarafların bu kez daha ciddi bir tavırla masaya gelmeleri son derece önemlidir…
En iyi formül, yıllar önce Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koymuş olduğu formüldür…
Win… Win…
Yani kazan, kazan…
Maraş’ın Turizme ve Dünyaya Açılabilmesi BM Güvenlik Konseyi Kararına Bağlı olduğunu bilmeyenimiz mi var ! , AB ‘ ABD ve İngiltere’nin de arkasında olduğu Maraş’ın BM yönetimine ve gerçek Mal Sahiplerine verilmesi Kararı ise Halen Geçerlidir , KKTCyi yönetenlerimiz ne kadar da Maraş’ı açıyoruz veya açtık deseler de BMGK ve BM dışında Maraş’ı açabilmemiz mümkün değildir ! Gerçekçi olmalıyız Bu güne kadar açamadığımız Marş’ı ne açabildik ve ne de bir Singapur LasVegas yapabildik ! Kıbrıs Sorunu ile Mülkiyet Srunu çözülmeden ise ne Bafray’ı ve ne de Plansız Programsız Rum Malları üzerinde kurduğumuz İskeleyi İhya edebiliriz ! Yöneticilerimizin ne kadar da Rum Mallarına verdiğimiz Koçanların önünde değil de Arkasındayız deseler de TMK çalıştırılmadan Yaptığımız yanlışı ve işlediğimizizin Suç olduğunu bilmeyenimiz yoktur .
Güney Kıbrıs’a Gitmeyin ve Güneyle Yeni Geçiş Kapıları açılmasına gerek yoktur diyen Yöneticilerimiz ile Kapanıp kaldığımız KKTCde Dünyaya meydan okuyan Şahin liderlerimiz ve mevcut düzenimiz ile Yönetilemeyen KKTCde Fakirleşip Yoksullaşmaktan başka ne yapabiliriz ki ? Batırıp Talan Ettiğimiz güzelim Ülkemizde Kimimiz Geleceğe Güvenle Bakabilir acaba ! Gidilecek Köyün Minaresini KKTCde gerçekten Göremeyenimiz mi var ! Dünyadan dışlanmış Kıbrıslı Türklerin 41 yılına ve Anavatan Türkiye’nin Her Yıl gönderdiği Milyarlara Yazık olmadı mı yani ?