Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin, Kıbrıs Özel Danışmanı Eide, yarım asırlık bir sorunu çözmek için çabalıyor...
Ondan öncekiler de çabalamıştı...
Özellikle; Avustralya’nın ‘en uzun süreli Dışişleri Bakanı’ olarak ün yapan Downer; Kıbrıs sorununun çözümünü başaracağına çok inanıyordu...
Başlangıçta; bir yıllık süre içinde “bu iş biter” diyordu...
Ama olmadı...
Zaman ilerledikçe, Kıbrıslı Rumların ‘iki bölgeli, iki toplumlu federasyona’ karşı olduklarını anlamış oldu...
Adamlar, görüşme masasında öyle taleplerde bulunuyor ki; esas niyetin ne olduğunu anlamayan insanın, akıl ve zihinden yoksun olması gerekiyor...
Downer; Rumların isteklerine boyun eğmediği için ‘istenmeyen adam’ ilan edilmişti...
Sonunda; her şeyi bırakıp gitmek zorunda kaldı ve Avustralya’nın Londra Büyükelçiliğine atandı...
Dowener’in yerine gelen Eide ise; bugüne kadar Kıbrıs’ta çok sayıda BM danışmanının görev yaptığını belirterek “ben sonuncusu olacağım” dedi...
Ya bitecek, ya bitecek...
Bitirmek kolay mı?..
Rumlar, Downer’den istediklerini, Eide’den istemiyorlar mı?..
Downer dahil gelmiş geçmiş tüm BM danışmanlarının benimsemediği Rum isteklerine Eide sempati ile mi yaklaşıyor?..
Türk tarafından birileri Eide’ye, Rum isteklerinin kabul edileceği konusunda güvence mi verdi?..
Yoksa Eide akıl ve zihinden yoksun mu?..
Karanlık bir yol
Eide, iki gün önce Atina’yı ziyaret ederek Yunanistan Dışişleri Bakanı Nikos Kocas ile görüştü...
Eide, görüşme sonrasında yaptığı açıklamada, Kıbrıs sorununun erken zamanda çözümü için bir fırsatın doğduğunu söyledi...
Zaten son zamanlarda benzeri şeyler söylüyor...
Peki bizim bilmediğimiz fırsatlar nelerdir?..
Onu da Rum basınından öğreniyoruz...
Yunanistan Dışişleri Bakanı Kocas, Eide’ye açık ve net bir şekilde şunları söylemiş:
“Garantileri istemiyoruz... Tüm askerler çekilecek...”
Bunun kabulü, Kıbrıslı Rumlar için büyük bir ödül olur...
Ama bizim için ‘intihar’ demektir...
Ve bizleri intihara sürüklemeye çalışan BM danışmanı ‘fırsatlardan’ söz ediyor...
Yaklaşık 60 bin Kıbrıslı Türk’ün bir kez daha göçmen olmasını kabul ettiğimiz halde, bununla yetinmeyerek tek güvencemiz olan garantörlükleri sonlamak istemeleri karşışısında ‘fırsatlardan’ söz etmek, ürkütücü ve korkutucudur...
Yaşanan bu gelişmeler karşısında ‘kapalı kapılar ardında’ dönenleri gerçekten merak ediyoruz...
İki bölgeli, iki toplumlu federasyon yerine ‘Üniter devletten’ söz eden, garantileri ve askerleri istemeyen Rum-Yunan ikilisini umutlandıranlara artık Kıbrıs’ın kuzeyinden de bir ses verilmelidir...
Çözüm için 2004’te fırsat vardı...
Onu reddettiler...
Şimdi sadece ‘umut’ var...
Doruk anlaşmalarına dayanan, iki bölgeli, iki toplumlu, etkin garantilerin devamını öngören bir çözüme bir kez daha “evet” demeye hazırız...
Bunun dışındaki talepler ise geçersizdir...
Bunu hem Rumlar bilmeli, hem de Eide...