Yunanistan; Syriza’nın iktidara gelmesiyle birlikte yine dünyanın, özellikle de Avrupa gündeminin ilk sırasına yerleşti...
Şimdi herkes; farklı duruşuyla dikkat çeken Alexis Tsipiras’ın ne yapacağını merak ediyor...
Tsipiras’ın gündeminde öncelik ekonomidir...
Fakat ekonomik sorunların çözümüyle uğraşırken, büyük sıkıntıları aşabilmek için siyasi açıdan sergileyeceği duruş da çok önemlidir...
Bir defa, seçim kampanyalarında olduğu gibi, Avrupa’ya olan borçların bir kısmını ödememe gibi bir lüksünün olmadığını kısa zaman içinde anlamalıdır...
Borcu ödememek, güven yitirmektir...
Ayrıca; bundan sonraki kredi taleplerinin reddedilmesi demektir...
Dolayısıyla böyle bir lüksü yoktur...
Öyleyse; fakir halkı bir miktar olsa da umutlandırmak için daha çok borçlanabilir ve sosyal yardımları bir miktar daha artırabilir...
Ancak Yunanistan’ı bugünkü durumdan kurtarabilmek için önünde çok uzun yıllar vardır...
Türkiye’nin bir Cent’e muhtaç olduğu yıllara bakarsa, bunu daha iyi anlayabilir...
Hak ettiklerini yaşıyorlar
Yunanistan’ın bugünkü iflasının temelinde kötü siyaset vardır...
Ülke, hem ekonomik, hem de siyasi açıdan iyi yönetilmedi...
2004-2009 yılları arasında Başbakanlık yapan Yeni Demokrasi Partisi’nin eski Genel Başkanı Kostas Karamanlis, Türkiye ile ilişkiler konusunda herkese büyük umutlar vermişti...
Dönemin Türkiye Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan ile birçok görüşme yaptı...
Erdoğan, iki ülke arasındaki ilişkilerin gelişmesi için çok ciddi girişimler yaptı ve cesur adımlar attı...
O dönemde Rum ve Yunanistan tarafının birinci hedefi, Kıbrıslı Türklerin lideri Rauf Denktaş’tı...
Erdoğan; Kıbrıs sorununun çözümü konusunda esneklik göstermediği gerekçesiyle Denktaş’ı gözden çıkaracak kadar önemli adımlar attı...
Peki Karamanlis?..
Birlikte Burgenstoch’a gittiler...
Perde arkasındaki görüşmelerde, Kıbrıs sorununun çözümü konusunda uzlaşı sağladılar...
Görüşme sonrasında Erdoğan perdenin önüne geçerek, dünya basınına açıklama yapmaya başladı...
Birkaç kez, Karamanlis’in de geleceğini söyledi...
“Kostas neredesin, gel birlikte açıklayalım” dedi...
Dünya televizyonları bunu canlı olarak yayınladı...
Fakat Kostas ortaya çıkmadı...
İçindeki fanatik duygular ve Yunanistan’ın egemen güçleri buna engel oldu...
Papandreu ektiğini biçti
Kostas Karamanlis, Yunan siyaset tarihine damgasını vuran, Konstantin Karamanlis’in yeğenidir...
Başbakanlık görevini tamamladıktan sonra siyasetteki başarısızlığını kabul ederek, partisinin başından da ayrıldı...
PASOK’un liderliğini yapan Yorgo Papandreu ise, Yunanistan’ın 11 yıllık Başbakanı Andreas Papandreu’nun oğludur...
Simitis kabinesinde Dışişleri Bakanlığı yaptığı dönemde, Türkiye’nin Dışişleri Bakanı İsmail Cem ile iyi ilişkiler kurdu...
Yarattığı barış yanlısı imaj sayesinde hızla yükseldi...
Fakat; 2009’da Başbakan olduktan sonra ‘sihirli değnek’ onu da etkisi altına aldı ve Türkiye ile ilişkilerde beklenilen gelişmeler yaşanmadı...
Papandreu; 2004 Annan referandumu döneminde adaya geldiğinde, Kıbrıslı Türk ve Rum basın mensuplarıyla Ledra Palace Otel’de buluşmuştu...
Merhum Tiyatro sanatçılarımızdan, BRT emekli memuru Yücel Köseoğlu eline mikrofonu alarak, mükemmel Rumcası ile Papandreu’ya “Bu işe bir el atınız, biz barış istiyoruz, buna yardımcı olunuz” demişti...
Ama olamadı...
Papandreu da bilinen Yunan siyasetinden bir adım öne gidemedi ve Kıbrıs sorunu çözümsüz kalmaya devam etti...
Paralar silahlanmaya gitti
Yunanistan’daki liderler, uzun yıllar Türkiye ile sorunlarını çözmek ve ekonomik ilişkileri geliştirmek yerine, güç dengesi üzerine fikir geliştirdiler...
Silahlanmaya daha çok yatırım yaptılar...
Türkiye’nin, özellikle Recep Tayyip Erdoğan’ın Başbakanlığından itibaren uzattığı zeytin dalını geri çevirdiler...
Cesur adımlar atmaktan korktular veya atmak istemediler...
Türkiye; çok sayıda Yunan şirketine kapılarını açarken, onlar fanatik duygulardan arınmayıp, engelleme politikasına devam ettiler...
Türkiye’de ‘Ekümenliklik’ Demirel, Ecevit, Erbakan, Çiller dönemlerinde tartışılmazdı bile...
Erdoğan’ın döneminde bu konuda önemli adımlar atıldı...
Sırada Ruhban Okulu’nun açılması vardır...
Peki; Yunanistan’daki azınlıklar konusunda bugüne kadar elle tutulur nelerin yapıldığını kim izah edecek?..
Kıbrıs doping ilacı olur
Gelinen noktada; Kıbrıs’ta çözümsüzlüğün, iki anavatanın ilişkilerini de olumsuz yönde etkilediğini artık herkesin kabul etmesi gerekiyor...
Kıbrıs sorununun çözülmesi halinde, Yunanistan ve Güney Kıbrıs, dev Türkiye pazarından daha çok yararlanır...
Sadece Maraş’ta başlayacak yatırımlar için en az 15 milyar Euro taze para gelir...
Silahlanmaya harcanan paralar, insanların refahını artırmada kullanılır...
Türkiye’nin, AB ile müzakere sürecindeki sıkıntılar ortadan kalkar...
Yaratılacak barış ortamından herkes istifade eder...
Adada bulunacak doğal gaz Türkiye üzerinden çok daha ekonomik bir şekilde Avrupa’ya dağılır...
Önemli olan bu konuda cesur adımları atabilmektir...
Türkiye ve Kıbrıs Türk tarafı hala bir adım öndedir...
Syriza buna yetişirse, tarihe geçer...
Yunan halkı daha kısa sürede normal hayata döner...
Zaten başka çareleri de yoktur...