Yeni yılın şu soğuk günlerinde, sıcak bir gündem yaşıyoruz. Yakın coğrafyamızda, Irak'ın başkenti Bağdat'ta ABD tarafından düzenlenen saldırıda öldürülen Kasım Süleymani ve bu saldırıya cevap verirken İran’ın yanlışlıkla düşürdüğü Ukrayna yolcu uçağı… 
Bölgedeki güçlerin birbirlerine olan güç gösterilerinde, masum olan 176 kişi canından oldu.  İran Genelkurmay Başkanlığının yaptığı açıklamada; Ukrayna uçağının insan hatası sonucu kazayla vurulduğunu tüm dünyaya duyurdu. Tüm bu toz duman içinde bulunduğumuz zamanı en iyi anlatan bir Afrika deyişi vardır; “Filler tepişir, çimenler ezilir.”
Yakın coğrafyamız olan Orta Doğu, hep bir güç gösteri alanı olmuştur. Haçlı seferlerinden günümüze gelene kadar Orta Doğu’nun bu kaderi hiç değişmemiştir. Aynı şekilde tarihten günümüze Orta Doğu’daki bu güç gösterileri sahnelenirken, aktörlerin kullandığı coğrafyalardan birisi de Kıbrıs olmuştur. Kıbrıs, Sicilya ve Sardunya adalarından sonra hep üçüncü büyük ada olarak gösterilirken bir anlamda bölgedeki önemini gözden kaçırılmaktadır. Çünkü Kıbrıs, Orta Doğu’ya en yakın ve Doğu Akdeniz’i kolaylıkla kontrol edebilen en büyük adadır. Aynı zamanda stratejik bir deniz ve hava üssü olarak kabul edilmektedir. Kısacası Kıbrıs her zaman stratejik bir çatışma ve çekişme coğrafyası olmuştur. Bu açıdan Irak topraklarında saldırıya uğrayan ABD’nin, bölgedeki vatandaşlarını ve diplomatlarını acil bir durumda bölgeden uzaklaştırması için Güney Kıbrıs’ta acil müdahale gücü konuşlandırması tarihi bir kez daha haklı çıkarmaktadır.
Bizler yakın coğrafyadaki gelişmeleri medya üzerinden takip ederken, coğrafyamızdaki ana gündem maddesi ise Nisan ayında gerçekleşecek olan Cumhurbaşkanlığı seçimidir. Şu ana kadar iki aday resmi açıklama yaparak seçime katılacağını açıkladı. Aday sayısının artacağı elbette bir gerçek ama içinde bulunduğumuz durumu gerçekçi bir değerlendirme ile ele alırsak tüm bu çalkantılı dönem içerisinde, tek bir ses, tek bir nefes gibi kendimizi ifade edebileceğimiz bir aday üzerinde uzlaşılması gerekliliğine inanıyorum. 
Böylesi sıcak bir gündemde, böylesine ezber bozan bir karar hem Kıbrıs Türk halkının mutlak değerlerinin oluşturulmasına yardımcı olacak, hem de uluslararası platformlarda dikkat çekecektir. Oluşturacak ortak bir bilinç ile Orta Doğu’daki gelişmelere etki edemeyeceğiz belki ama bu coğrafyada bizimde bir fikrimizin olduğunu herkese dinletebileceğimiz bir gerçektir.
Herkese güzel bir hafta dileklerimle, iyi pazarlar.