Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, kısa süreli ziyareti, Kıbrıs konusunda merak edilen birçok konuyu aydınlığa kavuşturdu...
Önemli beklentiler içine giren ve kendi halkını her zamanki gibi hayallerle avutmaya çalışan Rum basını ve siyasi liderliği de ‘net mesajı’ almış oldu...
Önce dış politikadan başlayalım...
Erdoğan; Kıbrıs’ta bugünkü durumun sonsuza dek bu şekilde gidemeyeceğini belirttikten sonra, bulunacak çözümün çerçevesini bir kez daha çizdi:
“İki kurucu devletin oluşturacağı federal bir yapı... İki devletli olmazsa olmaz... Siyasi eşitlik olmazsa da olmaz...”
Devam edelim:
“Kıbrıslı Türkler; Rum devletinde azınlık olmayacak... Mevcut fırsat penceresi de sonsuza dek açık kalmayacak...”
Mesaj bu kadar açık...
Kıbrıs sorununun çözümü halinde iki toplumun da bundan yarar sağlayacağını belirten Erdoğan, 2004 referandumunda Rum tarafı ile Yunanistan’ın yan çizmesi nedeniyle bütünlüklü çözüme varılamadığını anımsatırken, verilen sözleri tutmayan Avrupa Birliği’ne de sitemini iletmiş oldu...
Cumhurbaşkanı Eroğlu ile görüşmesi sonrasında düzenlenen basın toplantısında Erdoğan, Rum tarafının bir yalanını daha ortaya çıkardı...
Rum basını, Anastasiadis’in kaleme aldığı bir mektubun, Yunanistan Dışişleri Bakanı Venizelos aracılığıyla Erdoğan’a iletildiğini iddia etmişti...
Hatta, Anastasiadis’in, Erdoğan tarafından muhatap alındığına ilişkin balonlar uçurulmuştu...
Cumhurbaşkanı Erdoğan dünkü açıklamasında bunu da yalanladı...
“Hani o mektup nerede?.. Ben böyle birşey görmedim”dedi...
KKTC’nin kalkınması
Tarihi ziyaretin en önemli kısmına geçelim...
Erdoğan, Anamur suyunun birkaç ay içinde Kıbrıs’a ulaşacağını ve bunun ardından aynı yöntemle elektriğin geleceğini söyledi...
Elektrik gelince, buradaki yaşamı felç eden kesintiler ortadan kalkacak...
Fiyatlar aşağılara çekilecek...
Böylece üretim maliyetleri azalacak...
Dar ve sabit gelirli insanlar maaşlarının yarısını elektrik faturasına yatırmak zorunda kalmayacak...
Bir ülkenin kalkınması için su ne kadar önemli ise elektrik de o kadar önemlidir...
Dolayısıyla artık, herkesin gerçekleri görmesi ve bugüne kadar sürdürülen hatalı ekonomik uygulamaların devam edemeyeceğini anlaması gerekir...
Bir başka önemli mesaj turizm ve eğitimle ilgiliydi...
Ekonominin iki önemli sektörü...
Turizmde yatırımların devam edeceğini ve adanın daha çok turist çekeceğini söyleyen Erdoğan’ın, temas etmediği tek konu, ulaşım konusunda THY’nin yapması gerekenlerdi...
Önümüzdeki günlerde yapılacak girişimlerle bu soruna da el atarak, Kuzey Kıbrıs’a sevindirici mesajlar vermesini umut ediyoruz...
Çünkü; Kuzey Kıbrıs turizminin gelişmesi, THY’nin adaya daha çok sefer düzenlemesi ve dış ülkelerle daha çok bağlantı kurmasıyla mümkündür...
Eğitim konusunda ise, öğrenci sayısının 63 bine ulaştığını belirten Cumhurbaşkanı Erdoğan, bunun da yeterli olmadığını, sayının daha da artacağını söyledi...
Ve 10 yıl sonraki hedefi açıkladı:
Fert başına düşen milli gelir iki katına çıkacak...”
Yani 30 bin dolar olacak...
İşte o zaman, buradaki insanlar, güneydekilerden daha varlıklı bir duruma gelir ve daha mutlu bir yaşam sürmeye başlar...
Herkes bu mesajı iyi okumalı
Erdoğan, gerek dışta, gerekse içte “Türkiye, Kıbrıs’tan elini çeksin” diyenlere de çok açık bir mesaj verdi:
“Garantör ülke olarak Türkiye’nin, her zaman için önceliği Kuzey Kıbrıs’tır. Türkiye’nin eli, Kuzey Kıbrıs’ın üzerindedir...”
Bu sözlerin ne anlama geldiğini herkes iyi tahlil etmelidir...
Bir defa adada kalıcı barış istiyoruz diye, Kuzey Kıbrıs’ın ekonomik kalkınması gözardı edilemez...
Hedef; Kuzey Kıbrıs’ta refah seviyesini daha da yükseltmektir...
İşte bu noktada Sayın Erdoğan; KKTC’nin iç siyasetine ve yönetimine yönelik olarak şu mesajı verdi:
“Bu bağlamda Kıbrıs Türk halkının refah düzeyinin daha da artırılması için adımlar atılırken, saydam, verimli, etkin ve hesap verebilir bir yönetim anlayışının; kamu yönetiminin hakim kılınması gereklidir.”
Herkesin bu mesajı iyi algılamasında fayda vardır...
Kıbrıs’ta olan, biteni kargalar bir şekilde Ankara’ya ulaştırıyor...
Ankara; bunca yıl birçok olayı sineye çekmiş, görmezden, duymazdan gelmiş olabilir...
Ancak; Cumhurbaşkanı düzeyinde bu konunun açık ve net ifadelerle gündeme getirilmesi çok önemlidir...
Güçlü Türkiye’nin, güçlü desteği tek başına yeterli değildir...
Başarı için kendi içimizde sağlam bir yönetim oluşturmalıyız...